Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

YEREL BASIN ÜZERİNE

2013
Geçtiğimiz hafta gündemin başat konularından birisini tutuklu gazetecilerin yargılanmaları oluşturdu.
 
Dava, iddianamenin içeriği, savunma hakları, yargıçların tutumu, avukatların mahkeme salonunu terk etmeleri, ifade ve basın özgürlüğü gibi tartışmalarla ve iki gazetecinin tahliyesiyle ileri bir tarihe ertelendi.
 
Ancak, bu yazının konusu tutuklu gazeteciler davasının doğrudan anlatılması olmayacak. Belki bu davanın da etkisiyle basın ama özellikle yerel basın üzerine düşüncelerimizin paylaşıldığı bir yazı olacak.
 
Türkiye’de ulusal basın; televizyonu, gazete ve dergileri, radyoları ve internet yayınları ile büyük ölçüde dev medya tekelleri/medya imparatorlukları haline gelmiştir.
 
Çoğu kez, çoğu durumda ve yerde bu medya tekellerinin kendileri sistemin, statükonun önemli kurumları, dayanakları haline gelmiştir.
 
Buna direnen, sistem ve statüko ile çatışan, hükümet politikalarına karsı çıkan basın kuruluşları, yazarlar, çalışanlar, çeşitli baskılarla susturulmak, sindirilmek, isine son verilmek gibi sonuçlara maruz kalmışlardır.
 
İstenilen şey genel olarak ve büyük ölçüde haberin metalaştırılması, yorumun “resmileştirilerek” egemen hükümet politikalarına “iliştirilmesi” dir.
 
Veya, şöyle söyleyelim.
Halkın haber alma hakkı, haberin objektifliği, ifadenin ve yorumun özgür olması gibi ilkeler ötelenerek; piyasanın, ticaretin kurallarına, hükümetlerin politikalarına endekslenmiş, onaylayan bir yayın çizgisinin izlenmesi!...
 
Eğer bu yayın çizgisine, egemen politika tarafından dikte edilen, çerçevesi çizilen bir rotaya girilmezse, başınıza nelerin geleceğini kestirmenin güç olduğu bir sonuçla karşılaşabilirsiniz.
 
Hal böyle olunca sorun yalnızca medya sorunu değil, aynı zamanda demokrasi sorunu, siyasal sistem sorununa kadar genişleyen; sorunlar yumağı olarak ülkenin karsısına çıkmış oluyor.
 
Kuskusuz ulusal medya sorunu bu yazılanlardan ibaret değil. Daha karmaşık, daha girift, çok yönlü ve çok boyutlu, arka plan ilişkileri olan geniş bir alanı kapsamaktadır.
 
Ama biz buradan yerel basınla ilgili ve kısaca görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz.
 
Basit bir soru soralım.
Yerel basının olmadığı bir kentin sosyal, kültürel, günlük hayatı ve ilişkileri nasıl olurdu?
 
Bu soruya her kentli bulunduğu yerden sosyal, kültürel, dinsel ve politik pozisyonlarına göre farklı yanıtlar verebilir sanıyorum.
 
Ama genel ilkeler açısından büyük, derin ve önemli bir eksikliğin olacağını öngörebilir, söyleyebiliriz.
Ulusal basının göremediği, ulaşamadığı, ilgi duymadığı sorunlar, problemler, haberler gün yüzüne çıkmaz, gündeme taşınamazdı. Kent yönetimlerinin çalışmaları, uygulamaları eleştiriden, onaylanmaktan, sorgulanmaktan yoksun kalırdı.
 
Yerel basın genel olarak büyük sermayeye dayanmaz. Başka yönlerinin var olması yanı sıra bu durum aynı zamanda yerel basını daha özgür kılan temel bir dinamik olarak olumlu olanaklar sunmaktadır.
Ancak kent hayatı farklılaşmış, farklı ekonomik, sosyal ve politik grupları barındırdığı için çeşitli basın kuruluşlarını ortaya çıkarmaktadır.
 
Dönemsel, geçici, farklı ekonomik ve politik amaçlarla yerel gazeteler, basın organlarının gelip geçtiği görülmüştür.
 
Kalıcı olan, kurumsallaşan, kendine bir yayın kültürü, geleneği, yayın politikası yaratabilen gazete sayısı son derece ve ne yazık ki az sayıdadır. Dahası, bu kurumlar haberde objektif, yorumda özgür olma ilkesine uyuyorsa, kimi güçlerin çıkarına engel oluyor, yolsuzluklara, hukuk dışı hak ihlallerine karsı duruyorsa baskılara, tehditlere, iftiralara uğraması kaçınılmaz hale geliyor.
 
Çanakkale açısından söylersek Olay Gazetesi; yayın ilkeleri ve yayın politikası kristalize olmuş, kurumsallaşmış; evrensel basın ilkelerine uyan, objektif habercilik yapan, yazarlarının görüşlerine müdahale etmeyen bir gazetecilik hattı izlemektedir.
 
Yaptığı haberleri metalaştırmayan, gerçekleri arayan ve bu nedenle de dostları her gün çoğalan, inanılır, itibarlı bir gazete olmanın onurunu yasamaktadır.
 
Olay Gazetesi aynı zamanda farklı görüşlerin, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, demokratik bir platformdur. Haktan, hukuktan, halkın çıkarlarından ve en önemlisi gerçeklerden yana taraftır.
Bu durum ona düşmandan daha çok dost kazandırmaktadır.
 
Olay Gazetesi karsısında ve belki sırf bu nedenle “karşı medya” oluşturma çabaları, yayın çizgisinin doğruluğunun ve haklılığının başka bir açıdan göstergesi ve kanıtıdır.
 
Gazetenin kurucusu Rahmetli Turhan NARLER`den devralınan tüm gelenekler, ilkeli tutum, zorluklarla başa çıkma, sağduyusu ve kararlılığı devam ediyor, devam edecek.
 
Sonuç olarak; yerel basının özgür olmadığı bir kent, özgürlüğü hak etmez.
 
Manşetlerini güç odaklarının estirdiği rüzgara göre atanların, haberi metalaştıranların geleceği, çizgisi kırık olanların gölgesinin olamayacağı unutulmamalıdır.