Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yaşam kazandı.

1840
Cezaevlerindeki açlık grevlerinin yaşam kayıpları olmadan sonuçlanması son derece sevindirici bir gelişmedir. Ölmelerini bekleyenleri , bu konuda yazıp çizenleri tarihe havale ederek insanlığın kazanmış olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
 
Bu süreç aynı zamanda iyi bir şekilde değerlendirilmelidir.
Bu gelişmenin Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için dönüm noktası olması yeni bir umut olarak da önümüzde durmaktadır.
Barıştan, demokrasi ve özgürlüklerden yana tüm kesimler bu süreçte bu iradelerini tüm baskılara rağmen ortaya koymuşlardır.
İşte bu irade gelişmelerin belirleyicisi olmuştur.
Örgütlenmiş halkın gücü geleceğimiz için son derece önemli bir kriterdir.
Açlık grevlerinin gelişimine ilişkin özellik ile ırkçı duygular ile yaklaşımda bulunan kesimler, insan yaşamının kutsallığını ve önemini görmezden gelerek ötekileştirmenin en iğrenç fütursuzluğu ile yaklaşarak bir kez daha insani değerler noktasında sınıfta kaldılar.
Açlık grevi için şimdi herkesin bir kez daha bu yönü ile düşünmesini öneriyorum.
Özellik ile açlık grevinin sonlandırılması konusundaki gelişmeleri iyi değerlendirdiğiniz zaman belki bugüne kadar kavramakta zorlandığınız önemli bazı gerçekleri algılayabilirsiniz.
Ön yargılarınızdan kurtularak; insanca, barış içersinde, kardeşçe yeni bir yaşam için yeni ufuklar kazanabilirsiniz.
 
İşte böylesi bir algı değişimi ülkemizi daha uygun bir iklime taşıyabilir ve böylece hepimizi yıllardır acılara boğan sorunların çözümünün bir parçası olabiliriz.
Yeter ki önyargılarımızdan kurtulalım, barış ve demokrasi isteyen bir taraf olarak Kürt halkını da anlamaya çalışalım.
Açlık grevlerinin ölümler ile sonuçlanmadan bitirilmesinin olumlu iklimini geliştirecek yeni bir anlayışa hepimizin ihtiyacı acildir.
Bu şekilde bu süreci de olumlu bir noktaya taşıyabiliriz.
Fakat şunu da unutmayalım, bu konu yine halkın örgütlü iradesinin belirleyici olduğu mekanizmaların gelişimi ile sağlanacaktır.
 
Gökçeada gündemimize oturdu.
Hafta sonu Gökçeada’da gelişen iki olay, üzerinde durulması gerekli önemdedir.
Birinci olarak , bir gazetecinin görevi esnasında saldırıya uğraması gibi bir olay yaşandı.
Bu durum kesinlik ile kabul edilemez.
 
Şiddet ile protesto ediyor ve tüm Çanakkale basınının bu konuda tepki göstermesinin altını çiziyorum.
Olayın nedeninden bağımsız olarak, öncelik ile böylesi bir saldırıya tepki gösterilmelidir.
Böylesi saldırılara karşı tepkimizi koymadığımız süre içersinde gelecekte karşımıza çıkacağını unutmayalım.
 
Her dönem gerçeklerden rahatsız olanlar olacaktır.
 
Gerçeklerin kamuoyuna iletilmesini ilke haline getirmiş gazeteciler için böylesi saldırılar her zaman başlarına gelebilir.
 
İşte bunun için; gazetecilere yönelik şiddete, hangi amaç ile yapılırsa yapılsın gazeteciler tarafından güçlü tepkiler verilmelidir.
 
Yine Gökçeada açısından gündem olan diğer bir konu Gökçeada Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksek Okulu Gastronomi bölümünün Gökçeada’dan taşınması konusunda gelişen durum.
 
Gökçeada Kent Konseyi Başkanı Bülent Aylı, 4 yıllık Gökçeada Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksek Okulunun iki bölümünden biri olan Gastronomi bölümünün Çanakkale’ye sessiz sedasız taşınmak istenmesinin üzerine Gökçeada halkının tepkilerini dile getirdi.
 
ÇOMÜ yönetiminin her fırsatta üniversiteye sahip çıkılmadığı noktasındaki eleştirilerini sürdürdüğü bir durumda Gökçeadalıların bu talebi karşısında ÇOMÜ yönetimi şimdi bir samimiyet sınavı verecek.
Bu bölümün kurulması için yaptıkları fedakarlıklardan başlayarak bu bölümün Gökçeada’da eğitimini sürdürmesinin Gökçeada için önemine kadar net tercihler ile hareket eden Gökçeada halkının bu talepleri karşısında bu bölümün taşınması bir ilçe halkının iradesinin yok sayılması olur ki; bu gelişme ÇOMÜ’ nün kent ile ilişkilerinde geri dönüşü imkansız bazı olumsuzluklara yol açabilir.
 
Bu gelişmeyi hep birlikte izleyeceğiz.