Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Yanılmadım

1604
“Demokrasi” paketinin açıklanacağı gün ‘umarım yanılırım’ başlığı ile bir yazı yazmıştım.
Demokrasi paketi ile ülkemizdeki demokrasi sorunlarının çözümü anlamında bir gelişme sağlanamayacağı konusunda kaygılarımı dile getirmiş, yine de demokrasiye verdiğim önem gereği yanılmak umudu taşıdığımı belirtmiştim.
Bazı basın kuruluşlarının basın açıklamasına katılmalarının engellenerek; daha ilk nefesinde can veren paket tam bir hüsran yarattı.
Bir kez daha AKP hükümetinin ülkemizin sorunları ile ilgisinin göstermelik olduğunu, tribünlere oynayan, seçim hesapları ile hareket eden yönünü gördük.
Özetle paket; eski hamamda yeni bir tas bile olamadı.
Kanunların torbada, demokrasinin paketlerde olduğu bu ülkede beklenti yaratmaktan öte adım atmayan siyasal irade yeni paketlerle ihtiyaçların karşılanacağını da söyleyerek seçimlere ilişkin beklenti yaratmak huyundan da  bir türlü vazgeçmiyor. 
Öncelikli olarak basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü konusunda herhangi bir adımın atılmamış olması nedeniyle önümüzdeki günlerde gazetecilerin yine fikirlerinden, yazdıklarından ötürü cezaevlerine tıkılacağı haklarında davaların açılacağı eski uygulamaların süreceği gerçeği ile karşı karşıyayız.
Q, W, X harflerinin serbest olması fikirlerin serbest olması anlamına gelmez.
Klavyelere özgürlük, yerine beklentimiz düşüncelerimizi özgürce ifade edeceğimiz gerçek bir basın özgürlüğü şeklindeydi.
Açıklanan paket bugüne kadar fiili olarak uygulanmak zorunda kalan; malumun ilanından başka bir şey değil.
Bu paket ile bir kez daha gördük ki demokrasi paketlerle olacak bir konu olmayıp bir mücadele perspektifinin sonrasındaki bir süreçtir.
“Al paketi başına çal” tepkisinin haklı olduğu o kadar çok gerekçe var ki …
Çalışma hayatının sorunları tamamıyla devre dışı bırakılmış; sendikal haklar, sendikal baraj iş cinayetleri taşeron sistem gibi emek dünyasının onca sorunu göz ardı edilmiştir.
 12 Eylül tahribatlarının ortadan kaldırılması için örgütlenme özgürlüğü, gösteri, toplantı özgürlüğü gibi konular  es geçilerek bir demokrasi ayıbı olarak bundan böyle demokratik talepler için yapılan her türlü protesto ve gösteri yine bildik yöntemler ile engellenecektir.
Gaza ,suya, copa devam  anlayacağınız.
Kadın cinayetlerinin engellememesi ,çevresel değerlerimize yapılan saldırılar ile doğamızın tahrip edilmesinin  önüne geçilememesi,her türlü insan hakları ihlalleri ,yargının bağımsız bir şekilde görev yapıp savunma üzerindeki kısıtların kaldırılması , eğitim ve öğretim sisteminin sorunları,insanların inançlarından, kimliklerinden dolayı ötekileştirilmediği inançlarını özgürce yaşayacağı, sürek avına dönüştürülmüş gözaltı ve tutuklamaların engellenmesi , gibi bir çok sorun bir başka bahara kalmıştır.
 
Çanakkale’nin termikçilerden  ne bu çektiği ?
 
Biga yarımadasından sonra termikçiler şimdi gözlerini antik yerleşim noktalarına çok yakın aynı zamanda bir turizm bölgesi olan Ayvacık Babadere bölgesine dikti.
Sanki kuyumcular çarşısı gibi hepsinin bir bölgede toplanması çabaları; Çanakkale’ye yeni bir kimlik kazandıracak “termik çarşı Çanakkale”.
Öncelikle bu tehdit ve riske karşı hemen tepkisini koyan Bozcaadalıları kutlarım.
Bu bölgeye kurulacak termik santralın, Bozcaada’yı da yakından etkileyecek olmasının bilinciyle tepki gösteren Bozcaadalılar bu mücadelenin destekçisi olacaklarını bildirdiler.
Bu kent için termik santraller bir ölüm fermanıdır.
Eğer bu termik santraller devreye girerse saçağı ölüm tehlikesi;  yavaş yavaş acı çektire çektire bu kentin tüm değerlerini yok edecek karakterdedir.
Bu gerçeği kafamıza yerleştirelim ve tepkilerimizi, tavrımızı buna göre belirleyelim.
Termikçilerin bu bölgeye sokulmaması lazımdır; bu böyle bilinmelidir, başka alternatif yoktur geleceğimiz için!
 
Fahri doktora unvanı
 
Ne zaman 12 Eylül askeri cuntasının başı Kenan Evren’e İstanbul üniversitesi tarafından  “fahri hukuk doktoru” ödülü verildi ;o günden beri fahri doktora ödüllerine hep şüphe ile yaklaştım.
Son yıllarda ÇOMÜ’de bu uygulamayı oldukça yoğun bir şekilde sürdürüyor.
Son olarak ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin ve Biga Belediye Başkanı Mehmet Özkan’a fahri doktora unvanı verildi.
Bu arada fahri doktora törenine öğrencilerin katılımı için yapılan zorlamalar, yoklamanın salonda alınması şeklindeki uygulama törene gölge düşürmüş aynı zamanda ödül olayının propaganda yönü ile bir başka boyutunu gündeme getirmiştir.
Bu arada Kenan Evren’e verilen “fahri doktora” ödülünün geri alınması için bazı hukukçuların girişimlerinin sürdüğünü de belirtmek isterim.
Bilmem anlayabildiniz mi?