Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Üç Söylence

2264
Kurt-Kuzu
Kuzu, küçük bir kaynaktan akan sudan içmektedir. Bir ara başına kaldırır ve kaynak tarafında bir canlı görür. İlk kez gördüğü bu canlı ile konuşmak ister. “- Günaydın efendim, nasılsınız…” der. Kuzunun ilk kez gördüğü bu hayvan kurttan başkası değildir. Kurt, kuzuya doğru döner, sevincini belli etmeden: “- hımm, söyle bakalım, neden içtiğim suyu bulandırıyorsun!…” Kuzu şaşırır : “- Aman nasıl olur su sizden bana doğru akıyor!...” Kurt bozulur, sinirlenir: “- Terbiyesiz şey, sen geçen sene bana küfür eden kuzu değil misin?!...” Kuzu iyice şaşırır: “- Ama efendim ben geçen sene daha dünyaya gelmemiştim, size nasıl küfür ederim!...” Kurt iyice öfkelenir: “- Onu bunu bilmem senin soyundan birisi, mutlaka benim soyumdan birine küfür etmiştir!...” der ve kuzunun üzerine atlar!... (Şovenlere ve sosyal-şovenlere)
Güvercin ve Karga
Cehennemin ilk ateşi yakılmıştır. Tüm canlılarda bir telaş, bir korku. Herkes ne yapacağını, nasıl davranacağını kara kara düşünmektedir. Ortalıkta bir panik havası yaşanmaktadır. Kimi canlılar sevinmekte, kimi canlılar ise üzülmektedir. Önce kargalar havalanır. Gagalarına kuru ot parçalarını alan her karga, cehennemin yolunu tutar amaçları otları cehennemin üzerine atarak ateşin daha fazla yanmasına sağlamaktır. Sonra güvercinler havalanır. Onlarda ağızlarını su ile doldurarak cehenneme doğru yola çıkarlar… Güvercinlerin amacı ise, ağızlarındaki suyu ateşin üzerine dökerek cehennem ateşini söndürmektir. Durumu gören bir canlı güvercinlere derki: “- Neden boşuna yoruluyorsunuz, o su ile cehennemin ateşi söner mi?...” Bilge bir güvercin şöyle cevap verir: “- Benim için en önemlisi bir durum karşısında tavır almak, safımı belirlemektir…” (Savaş, barış ve demokrasi konusunda safını belirlememiş olanlara)
Keklik  
Cumhuriyetin ilk yılları… Bir alay, askeri tatbikat yapmaktadır. Birliğin yakınlarındaki köyün muhtarı elinde bir keklik ile alay komutanının huzuruna çıkar: “- Komutanım size bir keklik getirdim.” der…  Komutan teşekkür eder kekliği alır ve emir erini çağırarak: “- Oğlum götür bu kekliği pişir!...” der. Muhtar yerinden fırlar: “- Aman komutanım, bu keklik kesilmez.” “- siz onu bir kayanın üzerine koyacaksınız, o öterek diğer keklikleri yanına çağıracak sizde onları avlayacaksınız…” Komutan, erin elinden kekliği geri alır, iki bacağından tutarak kekliği ikiye ayırır ve yere fırlatır. Sonra muhtara döner: “- Kendi soyuna ihanet eden bir canlıdan kimseye yarar gelmez!...” (ABD işbirlikçilerine, ırakta sivillerin, çocukların ölümüne ‘katkı’ sunanlara ve sessiz kalanlara ithaf olunur!)

Not: Bu üç söylence daha öncede OLAY Gazetesinde yayınlandı. Yazının başlığını ve dipnotlarını güncelleyerek, okurlarla paylaşmanın uygun olacağı düşüncesi ile yeniden yayınladık.