Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Tebrikler Halkevi Gençliğine…

1896

Çanakkale’de gelişen çevre bilincine bağlı olarak; tarafların mücadelelerinin, beraberinde çeşitli açılım ve etkinliklerin ivme kazandığını gözlemekteyiz. Çanakkale Halkı, başta Kazdağları olmak üzere yaşam alanlarına yapılacak saldırılara karşı olmak konusunda kararlı. Altın üretimi noktasında ısrarlı olan kesimlerde bu konuda boş durmuyorlar. Çeşitli kanalları kullanarak kendi çıkarları için bir kamuoyu yaratma peşindeler. Şimdilik bu konuda Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasını basamak olarak kullanmak konusunda bir tavır geliştirdiler. En güzel cevap kendilerine dün Cumhuriyet meydanında toplanan Çanakkale halkından geldi. Özellik ile Halkevi gençliği hazırlamış olduğu skeç ile Kazdağlarındaki altın üretimi noktasındaki gerçekleri hoş bir şekilde kamuoyuna iletti.  
Halkevi gençliği aynı zamanda bir başka gerçeklik konusunda da katkı sundu.
Çanakkale’de var olan duyarlığa rağmen; tepkiye dönüşmeyen bu potansiyelin harekete geçirilmesi noktasında, yöntemsellik anlamında farklı bir ufuk oluşturdu.
Emeği geçen bu gençleri başta olmak üzere, katılım sağlayarak destek veren Çanakkalelileri kutlarım.
Anlaşılan şudur ki; bu mücadele önümüzdeki günlerde, nice gelişmelere gebedir.
“Altıncı Filo” Çanakkale’de siyasi bir destek bulamamıştır.
Bunun için ÇTSO gibi bir sivil toplum örgütünü basamak olarak kullanmak istese de şimdiden ters tepmiştir.
Özellik ile Turizm sektörü temsilcileri Çanakkale’nin vizyonu itibarıyla bu gelişmenin kabul edilemeyeceğini net gerekçeler ile sunmuşlardır.
Daha evvelki bir yazımda da belirtmiştim; ÇTSO yönetimi bir sınav eşiğindedir.
Ya havasına, suyuna, toprağına, geleceğine, bir bütün olarak yaşam alanlarına sahip çıkacak, ya da geleceğimizin yok edilmesinin işbirlikçileri olarak anılacaktır.
Yalnız Altın lobilerinin çalışmalarını da küçümsemeyelim;.daha şimdiden kendilerine yandaş bir basın yaratma konusunda ilk adımlarını attılar.
Bir yerel gazetenin ısrar ile ‘Kazdağlarındaki altın üretiminin zararı olmayacağına’ dair haberlerini üzülerek okuyorum.
Öyle bir kampanya içersindeler ki; siyasi partilerin programlarından alıntılar yaparak, siyasi partiler adına ahkâm keserek, bu siyasi partilerin altın üretimi yanında olmaları gerektiğini söyleyecek kadar bir fütursuzluk içersindeler.
Bu meslektaşlarımız ateş ile oynamaktadırlar.
Fakat bir yönü ile de doğal bir gelişmedir, altın lobileri bu süreçlerde kendi yandaşlarını, kendi medyasını da yaratma çabası içersinde olacaklardır.
Unutulmasın ki; asıl olan halkın iradesidir.
Halka rağmen hiçbir şey olmaz.
İşte Mısır, Tunus, Libya halkları.
Çok şey anlatıyor olsa gerek…

Nefret kültürü mü desem, öküz altında buzağı aramak mı?
Yorumu en iyisi siz yapın ben sadece hatırlatayım.
Çanakkale Güzel Sanatlar galerisinin restorasyon çalışmaları yarım kaldı ve yeniden çıkarılacak ödeneğe bağlı olarak yeni bir ihale süreci sonrasında tamamlanacak.
Bu gelişmenin nedenini  “restorasyonu esnasında daha önceden öngörülmeyen imalatların ortaya çıktığını belirterek, bunun da işin ihale keşfini artırdığını” belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü bakın sonrasında neler söylemiş:
“Bu bina Çanakkale Belediyesinin binası. 99 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsisli. Binanın sahipleri bu bina dökülürken kayıtsız kaldılar. Onun için onlar tarihi eserleri koruma gibi, tarihi eserlere sahip çıkma gibi herhangi bir şeyden bahsedemezler."
Şimdi buna ne dersiniz?
Müdürün bu Çanakkale Belediyesi nefreti, her fırsatta Çanakkale Belediyesini suçlayan bu tavrı bir nefret kültürü müdür?
Yoksa öküz altında  buzağı aramak mı ?

Sermet ATADİNÇ