turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım ülkemizdeki yangın ve sellerin bu denli yıkım yapması üzerine, Türk gazeteciliğinin duayenlerinden gazeteci ve köşe yazarı Hasan Pulur`un (*) 36 yıl önce Hürriyet gazetesinde kaleme aldığı bir yazısını anımsadım. Arşivden buldum, paylaşarak birilerinin iki elini başına koyup `biz nerde hata yaptık...` demelerine yardımcı olmak istiyorum.
***
Olay Adana Çimento Fabrikasında geçer. Ayni ile vakidir.
Fabrikanın "Duvarcı Ustabaşısı" iş kazası geçirmiş ve hastanede yatmaktadır. Ustanın şefi ziyarete gider ve "Biliyorsun, bu olayla ilgili bir rapor yazmam gerekiyor. Bana olayın nasıl geliştiğini anlatır mısın?" der.
Duvarcı ustası olayı sanki yeniden yaşıyormuş gibi anlatmaya başlar;
"Şefim biliyorsunuz, ben döner fırında refrakter tamiri yapıyordum. Tamiratı bitirdim, bir de baktım ki; aşağı yukarı otuz, kırk adet tuğlanın arttığını gördüm. Hepsini daha önce yukarıya çıkardığım gibi tek tek aşağıya indirmek istemedim. Aşağıda bir varil buldum. Tamiratı yaptığım yere de bir makara bağladım. Makaradan bir halat geçirdim, varile bağladım, varili yukarı çektim ve halatı sağlam bir yere bağladım.
Sonra yukarı çıktım. Varilin içerisine artan tuğlaları doldurdum ve aşağıya indim. İpi çözmemle birlikte, varil aşağıya düşmeye başladı.. Çünkü varilin ağırlığı 150 kilo oldu, ben ise 60 kiloyum. O şaşkınlıkla ipi elimden bırakmayı unuttum ve varilin düşme hızında ben yukarı doğru yükseldim. Zannederim, kaburgalarım, tam ortada ilk çarpışmamızda kırıldı..
Sonra tüm hızımla yukarı çıkınca ellerim makaraya sıkıştı. Herhalde el parmaklarımda o vakit kırıldı.
Varil, aşağıya hızla çarpınca altı çıktı, tuğlalar etrafa saçıldı. Bu sefer varil 10 kilo, ben 60 kilo. Bir önceki olay tersine çalıştı. Ben aşağıya, varil yukarıya. Sağ ayağım bu ikinci çarpışmada kırıldı. Yere inince sol yanıma düştüm. Sol kolum da o zaman kırıldı.
Kırık elimle varilin ipini daha fazla tutamadım, elimden kurtuldu. Ucu boş kalan makaradaki varil, 30 metre yukarıdan başıma düşünce, kafatasım da o zaman çatladı.
Şefim bu işte bir planlama hatası oldu ama anlayamadım bir türlü."
Ustanın anlatımını hayretle dinleyen şef; "Demek ki en basit bir işte bile iyi bir planlama yapma gerekliliği bu olayla somut olarak ortaya çıktı. İnşallah bir daha böyle bir şey bir daha hiç kimsenin başına gelmez."
***
Sevgili Çanakkale OLAY okurları son 20 yıldır ülkemizi planlama hataları ile yönettiler. Yalnızca yangın ve sel faciaları bile bu plansızlığı kanıtlamaya yeterli.
Samsun Salıpazarı ilçesinde kamu binaları Terme Çayının dibine yapılmış. Kastamonu Bozkurt`ta ki felaketin benzerine o da davetiye çıkarıyor. Umalım ki orası o felaketi yaşamasın. Aslında "İmar Barışı" demek; "Kaçak Yapılaşmaya Göz Yummak!" demektir. Şahsen ben böyle anlıyorum. Siz nasıl anlıyorsunuz? AFAD telefonlara mesaj atmış; Yangın ve sel yaralarinin sarilmasinda # BenDeVarim diyoruz; YANGIN veya SEL yaz 1866`ya gönder. Bir SMS 10 TL. Açık söylüyorum, Afrika da ki ülkelere Cami yapımı için para gönderildiği sürece ben AFAD`a 1 kuruş vermem.
Bizim gibi düşünenler bu cennet vatanı bu toprakları ülkemizi seviyoruz.. Sevmeseydik yanlış yapılanları eleştirmez, bizim yurttaşlarımız bin bir güçlükle yaşam savaşı verirken "itibardan tasarruf olmaz!" diyenlerin saflarında olup keyif çatardık.
NOT: Yangın ve sel felaketlerinde yaşamlarını yitiren yurttaşlarımıza Allah`tan rahmet, yakınları ve sevdiklerine sabırlar dilerim... T.Ç.