Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Ölüm yolcuları!

2207
Onların kırmızı, yeşil pasaportları yok. Tekneleri, kotraları, yatları da yok. Özel uçakları ile gökyüzünden sınırları aşamıyorlar. Küresel özgürlüğe de sahip değiller!
Onlar için sınırlar, ulusal çitler, gözetleme kuleleri, barikatlar var !
Onlar; kaçaklar, sığınmacılar,mülteciler.
Adına, “umuda yolculuk” dedikleri,ölüm yolcuları… Mayınların,azgın dalgaların “kimliksiz” ölüleri…
Mülteciler onlar !..
Hani en son,Seferihisar açıklarında resmi kayıtlara göre 50 kişinin ölümü ile sonuçlanan kazanın (!) isimsiz ölüleri !..
Hiç düşündünüz mü, bilmediğiniz bir ülkenin, bilmediğiniz denizlerinin azgın dalgalarında,gece yarıları ölümle pençeleşmek nasıl bir şeydir ?
Boğulmuş, şişmiş, parçalanmış insan bedenlerini sahillerde izlemek, kimsesiz ölümlere tanıklık etmek,insanlık adına hangi duygu ve düşünceleri çağrıştırır ?
Bu utanç verici trajedinin sorumluları kimlerdir?
“Kaçaklar” diye nitelendirerek,bu utanç verici tablonun ayıbından ve sorumluluğundan kurtulabilir mi insanlık!
“Umuda yolculuk” deniliyor; hangi umut ?
Bu “ölüm serüvencileri”ni, sonu bilmez yolculuklara iten, yurdunu-yuvasını terk ettiren gerçekler nedir, nelerdir ?
Kimdir bu kaçaklar (!)…
Evet, biliyoruz ki; ölümü göze alarak,ülkelerini terk edenler; savaşların, iç çatışmaların,etnik ayrımcılığın yaşandığı ülkelerin yoksul insanlarıdır.
Kapitalizmin, dünya ölçeğinde yarattığı eşitsizlik, sömürü ve savaşlar, yıkım politikaları, işbirlikçi-gerici rejimler; mülteciliğin esas nedenini oluşturmaktadır.
Kendi ülkelerinde yaşama,insanca bir gelecek kurma umudunu yitirenler, kapitalizmin merkez ülkelerine gitmek için sonu belirsiz serüvenleri göze almaktadırlar.
Daha çok, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin yurttaşlarıdır, mülteci olarak yollara düşen bu insanlar.
Türkiye,geçiş yollarından birisidir.Bu nedenle de, mülteciler üzerinden rant elde eden bir organizasyon (!) olduğu anlaşılmaktadır.
Devletler ve hükümetler,ülkelerine hangi yollarla girmiş olurlarsa olsunlar mültecilerin hayatlarından sorumludurlar.
Sınırları içerisinde, karasularında gerçekleşen her olay, mültecilerin can güvenliği, ilgili devletlerin sorumluluk alanına girmektedir.
Mülteci haklarını düzenleyen, ulusalüstü belgelerin ilgili devletlere yüklediği bir sorumluluğun gereğidir bu !..
Seferihisar’da yaşanan kaza (!) göstermiştir ki Türkiye, mülteciler sorunu konusunda insan haklarına ve mülteci haklarına daha titiz ve özenli yaklaşarak önlemler almak zorundadır.
Mülteciler, her şeyden önce insandır. Ve hiçbir insan; böylesi bir ölümü, böylesi bir “sonu” hak etmiyor.
Çek Eski Cumhurbaşkanı Havel’in söylediği söz, duruma en uygun sözdür: “İnsanlar, sınırlardan önemlidir.”
Çanakkale’nin de, mültecilerin geçiş noktalarından birisi olduğunu ve zaman zaman sorunlarla karşılaştığımızı hatırlamakta, sorumluluklarımız açısından yarar var.