Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

NE YAZMALI!..

2098

Doğrusu, insan ne yazacağını şaşırıyor, bazen…
Örneğin geçtiğimiz günlere dair ne yazmalı , hangi konuyu tartışmalı!..
Diyelim ki; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı üzerine ne yazılabilir?
Ülkeyi yönetenlere bakarsanız, her şey tıkırında…
Çocuklarımızın bugüne ve geleceğe dair tüm sorunları çözülmüş durumda!..
Hamasette sınır yok; at, atabildiğin kadar…
Ve ya, 23 Nisan günü; Başbakan ve muhalefet parti başkanlarının ( onlara “lider” diyemiyorum) üsluplarına, ne demeli…
Ankara’ya gelen yüzlerce çocuk, bu büyüklerin (!) hiddet ve şiddet dolu konuşmalarını nasıl algıladılar…
Yoksa çocuklar da “öfke de bir hitabet sanatıdır.” diyen Başbakan ve “ öfkede” herkese fark atan “muhaliflikten yorgun” Ana muhalefetin Başkanı’nın söz ve üsluplarının “örnek almanın “ telaşına mı düştüler…
Yarınlarda onlar da ülke yönetecekler ya…
Şimdiden tecrübe haneleri zenginleşmeli…
Ve ya ; ulusal bağımsızlıkla, ulusal egemenlik kavramı arasındaki bağlantı üzerine mi yazmalı!...
Ulusal bağımsızlık “ tam olarak “ gerçekleşmeden; gerçek bir ulusal egemenliğin olamayacağını mı tartışmalı…
Ya da; Cumhuriyet ile demokrasi ilişkisini mi ele almalı…
Baykal’ın, kurultay öncesi ve kurultayı unutarak, yaptığı demokrasi tanımlamalarından mı söz etmeliyiz.
Tabi , O ‘ nun partisi , “ parti içi demokrasi “ konusunda dünyaya örnek bir durumda ya !..
Başka, üniversiteler yazılabilir…
Şimdilik “türban” kaynaklı “gerilim” , yerini silaha bırakmış görünüyor…
Akdeniz Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi; hedefte ve sırada hangi üniversite var ? … Tartışılmaya değmez mi? …

Ya liseler!..
Çağdışı hurafeciliğin propaganda yapıldığı, kasetli beyin yıkama çabaları, daha az mı önemli? …
Bilim nerede kalmış, bilimsel yöntem nerelere uçurulmuş!..
Ne demeli, ne söylemeli ; Bay Hüseyin Çelik!..
Haa, bir de “ pirinç “  konusu var ; “ taşının ayıklanması “ gereken… Tütün , şeker derken , şimdi de pirinç !,,
Bu ülkenin tarımı ne hallere düşürülmüş!..
Sorumlusu kim? Tartışılmaya, yazılmaya değmez mi?
Bir de “ ayaklar baş olursa …” meselesi var; yazılmayı, tartışılmayı hak eden…
Ne demeli ; “ Bazıları bir omurga ile idare edebilecekken fazladan bir kafatasına sahip olunca…” (Einstein) işin şirazesi kaçıyor işte…
Görüldüğü üzre; kıyısından, köşesinden sıralasak bile; ne çok yazılacak, tartışılacak konu çıkıyor karşımıza…
Neyse; Ozan ne demiş; “Mayıs ayların gülüdür…”

1 Mayıs, 6 Mayıs yaklaşıyor…
Güllerle, karanfillerle; illerde karanfillerle alanlara…
Cümle âleme cevap olsun ve bir de; Kazdağları’nın gülleri, çiçekleri solmasın, zehirlenmesin, diye…