yusuf@canakkaleolay.com
Her gün birkaç polisimiz veya askerimiz al bayrağa sarılı tabutla sonsuza uğurlanıyor. Bayrağımız Vatan topraklarımızın namusudur üzerinde yaşadığımız ve son yoluculuğun son durakları. Çok eski çağlarda devlet imparatorları aslanlara insan parçalatırlar saltanat sürerler, arena denilen alanda halka kendilerini alkışlatırlardı. İmparator ayağa kalkar iki eliyle Tab'asını selamlardı.
Çağ değişti insan beyni gelişti Nobel barutu buldu, silah icat oldu mertlik bozuldu. İmparator yerini krallar, şahlar, padişahlar aldı. İktidarda kalmak uğuruna oğullarını, kardeşini zindana atıp boğdurmak moda oldu.
Yeniçağda top, tüfek, uçak, gemi, atom bombasıyla binlerce, yüz binlerce insan hayatı bir anda feda edilmeye başlandı, yeter ki iktidar sahipleri hükmetmeye devam etsin.
Geçen yüzyılın en büyük akıllı lideri Mustafa Kemal Atatürk Türk milletine tanrı tarafından hediye edildi. ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ diyerek barışı, savaşa tercih etti.
“Ne Mutlu Türküm Diyene” söyleviyle ahaliyi-millet, ameleyi-işçi, patronu-işveren, memuru-bürokrat, köylüyü-çifti, çobanı-üretici, paşayı-general, saltanatı-cumhuriyet yapan Atatürk’ü unutturmaya, aşağılamaya kalkanlar umutsuzluklarını yitirmek için çeşitli yöntemlere başvuruyorlar, zaman harcıyorlar.
Geçen hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında 50-100 kişi sivil izleyici, iki konuşmacıyla baştan savma törende Cumhurbaşkanı’nın kutlama mesajını 2 kişi dahi alkışlamadı, yazık bu memleketimize, yazık bizleri bu duruma getirenlere yazıklar olsun.
Çanakkale’mizin medarı iftiharı ithal malı AKP milletvekili olacak kişinin kutlama mesajı her cep telefonuna gelmiştir. Tek kelime Atatürk’ten, vazgeçtik bunların deyimiyle Gazi Mustafa Kemal dahi geçmiyor.
Aslında ithal malın gözlerine bakın ne demek istediğini anlarsınız. Büyük şeflerinin deyimiyle dindar ve kindar gençlerden olduğunu anlarısınız.
Barış kenti Çanakkale’miz barış ihraç eden yöredir, şehirdir. 1 Kasım’da millet deterjanıyla temizlenir.
Hoşçakalınız.
