Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

ME – ME – CAN NEREYE BAKIYOR!

2447
Sonunda memleketin insanı bıktıran, üzerimize karabasan gibi çöken ‘dil koparan’ gündeminden ferahlatıcı, bir başka, sevimli tartışmayı yaşama şansına kavuştuk!...
Bay Memecan, ana muhalefetin yıldızı parlayan/parlatılan  lideri Kılıçdaroğlu’nu; mizahi bir tarzda ele alarak karikatürize eyleyip, Sabah’ın sayfalarına dansöz kıyafeti ile çizdirivermiş.
Sonrası mı? Vaveyla, şenlik kopuverdi. Tartışma üstüne tartışma…
Memecan, NTV’de durumu açıkladı. Güzel konuşan, ikna edici bir adam. Sevdim kendisini. Özetle, ne diyor, (niçin iktidarı çizmiyorsun diyenlere karşı) ‘kendisinin de biraz siyasi iktidar gibi düşündüğünü, bu nedenle muhalefeti çizdiğini, muhalefet iktidar olursa, o zaman da iktidarı çizeceğini’ ya da yaklaşık olarak bu anlama gelen şeyler söyledi.
Karikatüristlere kızmayalım. Hele Memecan’a hiç. Mesela, üniversiteyi bitirip kahve köşelerinde dertli dertli oturan gençler, bu tartışmalardan etkilenerek ellerine birer kağıt kalem alıp, muhalefetin önde giden şahsiyetlerini karikatürize edebilirler.
Hiç değilse politikaya ilgi duymaları engellenir, çiziktire çiziktire moral motivasyon kazanabilirler.
Belki içlerinden bazıları Memecan ağabeyleri gibi, muhalefeti yere serebilecek ünlü karikatüristler bile olabilirler.
Benim bile karikatür çiziktiresim geldi.
Düşündüğüm karikatürü birazdan anlatacağım.
Ben Memecan’ı anlıyorum…
Bulunduğun yer, baktığın yön gördüğün şeyi belirler…
Bay Memecan, anlaşıldığı kadarıyla, sırtını günün siyasi iktidarına dayamış. Onun ikliminden besleniyor ve doğal olarak arkada gözü olmadığı için muhalefeti görüyor ve onu çiziyor.
Mesela ben Memecan’ın karikatürünü çizmeye kalkışsam, hani şu masalların ünlü dev anaları var ya, siyasi iktidarı cinsiyetsiz bir biçimde dev anası olarak çizer, Memecan’ı da bu devin memesinden emerken tasvir eylemeye çalışırdım.
‘Kıvırtmayı dansöz olarak çizen’ Memecan’ın mantığına uyarak ve hatta ondan esinlenerek beslenmeyi, meme ve can ilişkisini de hesap ederek, ancak meme emen birisi olarak formüle edebilirdim.
Ama ne yazık ki, Salih Bey’den müthiş etkilenmeme rağmen çizim yeteneğim sıfır. Onun için ancak yarım yamalak bir karikatürü anlatabildim.
Tartışmalar yalnızca işin erbabınca yapılmadı. Sayın Başbakan bile bunca yoğun işinin arasında meseleye dahil oldu ve hem de önemli bir soru ile: “Karikatüristin özgürlüğünün sınırı nereye kadardır?”.
Bay Memecan açısından, özgürlüğün sınırı siyasi iktidarın kültürel iklimini kapsamadığı muhalefet alanlarıdır.
Siyasi iktidarı ve özellikle başbakanı karikatürize eyleyip çizenler açısından, ödeyebileceği tazminat miktarına göre, yatabileceği, dayanabileceği mahpusluk günlerine göre değişebilir.
Velhasıl, karikatür üzerinden gerçekleşen bu tartışmaları küçümsemeyelim, kızmayalım, bağırıp çağırmayalım. Milletçe hepimiz bu tartışmalar sonunda biraz komikleşebiliriz, mizah kültürümüz gelişebilir, sağlıklı bir ruh yapısına ulaşabiliriz.
Böylece ve aynı zamanda hastanelerimizin yükü de azalmış olur. Yani yalnızca işsizliğe değil, sağlık sorunlarımızın çözümüne de önemli bir katkısının olacağını düşünüyorum.
Böyle anlarda, tarih dedenin deklanşörü çalışmaya başlar. Önemli anları, önemli şahsiyetleri birer birer kayıt altına alır.
Ben eminim ki bay Memecan da tarih dedenin dikkatini çekmiştir. Karikatürist olarak olmasa bile, önemli bir karikatür olarak tarihin sayfalarında yerini alacağına bahse girerim.