Mazide kalanlar - Ali Çiftçi

Bu köşede, hep güncel futbol konularını işliyorum.

8309

 

Birazda maziye bakalım diye düşündüm.  Aslında, yorum yaparken, hiç aklımdan çıkmayan veya yazarken aklıma gelen,  o kadar çok güzel ve hüzünlü yaşanmışlıklar var ki, bunları zaman zaman sizlerle paylaşmayı düşündüm.  Ardiles Ali ile , Muzaffer Pehlivan`la, Bülent`le,  Ahmet Duman`la, Yakup Öner’le, Eşref`le,  Çan`lı Alaaddin`le, Katra Ahmet`le, Kaleci Müjdat`la ve Hulusi Aldaç hocayla, 3. ligde şampiyon olmak için, 2. ligden düşmemek için  ne mücadeleler vermiştik. Çanakkale`nin çocukları olarak sanırım alkışı hak etmiştik. Lakin bazen hatalarda yaptık. Hatalar deyince,  aklıma hemen Ayvalıkspor ile deplasmanda oynadığımız müsabaka geldi.  

1985 veya 1986 yılydı. Sezonun bitimine üç dört hafta kalmıştı. Liderdik ve hatırladığım  kadarıyla,  Ayvalıkspor`dan dört puan öndeydik.  Beraberlik veya galibiyette hedefe ulaşmamız hayli kolaylaşacaktı.  Müsabakanın önemi itibarıyla,  güya en üst seviyede güvenlik önlemleri alınmıştı. Tribünler tıklım tıklım doluydu. Çanakkale`den de hatırı sayılır derecede taraftarımız gelmişti. Müsabaka karşılıklı ataklarla çok çekişmeli geçiyordu. Golsüzlük devam ederken,  ilk yarının sonlarında,  Ayvalıkspor`un kullandığı bir köşe vuruşu sonrası oluşan karambolde,  kaleye gelen topu, Çan` lı Alaattin`le ben ortaklaşa tam çizgiden uzaklaştırmıştık. Oh bunu da atlattık derken, maçın hakemi Haşim GÖKALP,  hiç beklemediğimiz bir kararla gecikmeli olarak orta sahayı göstermişti,  yani aleyhimize gol kararı vermişti. Ben gol olmadığından emin olduğum halde, bir de Alaaddin`e  topun çizgiyi geçip, geçmediğini sorduğumda,  o da bana" kaptan kesinlikle geçmedi", diye bir beyanı olunca,  biz tüm takım olarak soluğu yardımcı hakemin yanında aldık. O curcunada itirazlarımızı yaparken, benim ağzımdan "Allah cezanızı versin" diye cümle çıkınca, Haşim Hoca da bunu duymuş ve bana kırmızı kartı göstermişti. Dünyam yıkılmıştı. Kaptan olarak takımımı eksik bırakmıştım. 
O moral bozukluğuyla,  yıkılmış bir şekilde soyunma odasına giderken, kafamı kaldırdığımda,  hatırladığımda hala etkisinde kaldığım,  beş altı tane yumruk büyüklüğündeki taşların,  bana doğru geldiğini görünce,  başımı ellerimle koruyarak yere kapaklandım. Şükürler  olsun ki,  taşlar kafama isabet etmemişti.  Ufak sıyrıklarla atlatmıştık.  Ama, bu kadar güvenlik önlemleri alındığı halde,   bu taşlar tribünlere nasıl gelmişti, hala anlayamıyorum. Müsabakayı  bu golle kaybetmiştik.   Maç bitiminde de,  Ayvalık taraftarlarıyla,  bizim taraftarlar arasında,   küçük bir taşlı,  sopalı meydan muharebesi olmuştu.  Ancak,  üzücü bir olay meydana gelmemişti.  O sezon İnegölspor`a son maçta 1-0 yenilerek şampiyonluktan olmuştuk. Buna rağmen, sadece bir sezon sonra amacımıza ulaşmıştık.