Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Keyfilik ve çifte cezalandırma

882
Yargısız infaz ve keyfilik modunun getirdiği hukuksuzluklar ülkemizde hepimizin başına gelebilen; haklarımızın, özgürlüklerimizin gasp edildiği uygulamalardır.
Demokrasimizin yapısal özelliği buna çok uygundur.
Hele birde siyasal erkin değerlerine uygun olmayan bir durumunuz varsa yandınız(!)
Başınıza gelecekleri tahmin etmek bile zordur.
“ Ayıkla pirincin taşını” deyimi bile gelişmeleri açıklamaya yetmez.
Tüm haklarınız bir anda yok sayılır, ciddi mahrumiyetler yaşarsınız…
Üstelik bunca olumsuzluk, son derece basit gerekçeler ile başınıza gelir.
Alkollü araç kullananlar için getirilen cezaların caydırıcılığı var mıdır, yok mudur tartışmasına girmeden, alkollü araç kullandığı için sürücü belgelerine el konulmuş sürücülerin belgelerini geri almaları konusunda yaşadıklarının tam bir yargısız infaz uygulamasına dönüştüğünü söyleyebilirim.
İkinci defa sürücü belgelerine el konulan alkollü araç kullananlar, belgelerine 2 yıl süre ile el konulduktan sonra yeniden belgelerini almadan önce ‘sürücü davranışlarını geliştirme’ eğitimine tabi tutulmaktadırlar.
Bu eğitimi verecek halk sağlığı merkezi Çanakkale’de eleman eksikliği kapasite sorunu gibi nedenlerle belgelerini 2 yıl sonra alması gereken sürücülere bu eğitimi zamanında veremediği için adeta yeniden bir cezalandırma durumu yaratılmaktadır.
İki yıllık süre geçmiştir, ancak alması gerekli eğitim daha ileri tarihlere atılarak; kelimenin tam anlamıyla bir hak kaybı oluşturulmaktadır.
Gerekli süre geçmesine rağmen bu eğitimi alamayan sürücü bu seferde bu eğitim için kendisine verilen süreyi beklemek zorunda kalarak ikinci defa cezalandırılmaktadır.
İhmal ve gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle yaşanan bu mağduriyet bir hak ihlalidir.
Muhafazakar yaşam tarzı konusunda dayatmalarıyla ünlü olan siyasal iradenin, alkol aldığı için sürücü belgesine el konulmuş vatandaşları, birde böyle cezalandırıyor olması çok da alışık olmadığımız bir durum değil doğrusu(!)
Düşünsenize; geçen hafta Balıkesir’de yapılan deve güreşlerinde içki içilmesinin yasaklandığı uygulamalara tanıklık ettik(!)
Siz içki içilmeyen bir deve güreşinin olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Muhafazakar yaşam tarzının dayatmaları ve buna uygun akıl almaz mantıksız uygulamaların fütursuzca hayata geçirildiği günleri yaşıyoruz.
Hak gaspları, yaşam tarzına müdahale böyle böyle başlar, bir bakarsınız kendinizi tüm özgürlüklerinizin gasp edildiği bir ortamda bulursunuz.
Alkol ile ilgili olarak, hükümet olduğu günden bu yana her fırsatta yasakçı tavrını sürdüren, türlü türlü uygulamalarla bu alanda hak gasplarını yaratan bir siyasal iradenin varlığı özgürlükler açısından son derece tehlikelidir.
Bakalım daha neler neler göreceğiz(!)
Hele birde, tam bir polis devleti dönüşümüne zemin hazırlayacak iç güvenlik yasasının yasallaşması durumunda ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalınacaktır.
Özgürlükler konusundaki saldırılar toplumu tamamıyla kontrol altına almak, dikensiz gül bahçesi yaratmak misali her noktada azgınca sürdürülen bir biçime doğru yönelmiştir.
7 Haziran seçimlerinin önemi, böylesi nedenlere bağlı olarak daha çok kendisini hissettirmektedir.
Bu saldırıları boşa çıkarmak adına sürdürülecek mücadeleye destek olacak bir parlemento matematiğini yaratacak performans oluşturulmasının gerektiği göz ardı edilmemelidir..
Siyasal gericiliğin bu saldırılarını boşa çıkaracak olan süreç;  HDP’nin barajı aşarak parlamentoya girmesi ile destek bulacaktır.
Bu gelişme küçümsenemez.
Bir kez daha demokrasi özgürlük güçlerinin bu konuyu gözden geçirmeleri, buna uygun somut tavırlarını belirlemeleri gerekir.
Genel birtakım söylevlerle halkın karşısına çıkmanın bugüne kadar bir kazanım yaratmadığını biliyoruz.
7 Haziran’da halkın ilgisini çeken demokrasi ve özgürlük konusunda bir çekim alanı olan HDP’nin desteklenmesini anlaşılır bir şekilde, dile getirmekten çekinmemek gerekir.
Seçimlere bağlı olarak görev budur; genel söylevler gölgesine sığınarak, somut hedeflerini belirleyememiş, kendi içinde eklektik ve anlaşılır olmayan politikaların AKP gericiliğine karşı verilecek mücadeleye olumlu katkısı olmayacaktır.