Pedagog
Bazı lokantalarda “Aşçı tabağı” diye bir servis yöntemi vardır. Sevdiğiniz yemeklerin usulünce azar azar aynı tabakta servis edilmesi yöntemidir. Tadını alarak ve doyarak bu öğün geçiştirme yöntemi bilenler tarafından tercih edilir. Aslında bunun adı kararındalıkdır.
“Ziyade olsun” ne güzel bir sözdür. Her şey kararında, benim için yeterli, tadını aldım anlamını taşır. Peki biz yaşamda ne kadar kararındalığı tercih ediyor, doyum alma noktalarımız nelerdir, hiç düşündünüz mü?
Doğumdan ölüme kadar bir bireyin yaşamdan öncelikli beklentileri neler olabilir?
Düşündüğümüzde; fiziksel ihtiyaçlar, duygusal ihtiyaçlar desek Maslow hiyerarşisini sadeleştirmiş oluruz sanırım. İnsan yapısı gereği gelişmek ister. Gelişimin destekleyici unsurlarının başında sağlıklı yaşam koşulları gelir. Sağlıklı olma halinde birey üst gelişim dönemine sorunsuz geçer, kendisi için sorun olabilecek durumlarla daha güçlü baş etme becerisi geliştirir. Bireyin sağlıklı gelişmesi durumunda başka bir avatajı ise kendisi için en doğru seçenekleri görebilme ve seçebilme becerisidir. Eğer birey doğru kararlar alırsa yaşamdan yeterince doyum alır, huzurlu ve mutlu olur.
Yaşamdan doyum dediğimizde aklınıza neler geliyor? Hadi biraz irdeleyelim isterseniz.
Sorunsuz bir yaşam var mıdır? Her şeye sahip olup sonsuz mutlu olan peki. Ya da her istediğini elde edebilecek bir güce sahip olup da çok mutlu olan. Bana göre bunlar mümkün değildir. Sonsuzluğun kontrolü kimseye ait olmadığı gibi sonsuz mutluluk ve mutsuzluk da yoktur.
Bu yazıyı yazma nedenime gelecek olursak, mutluluğun ve huzurun farkındalığından uzaklaşıp, kendi gelişimine katkı sağlayamayan bireylerin popülasyonun artmasındaki endişemdir. Duygusal bir varlık olmayı unutmak, nelerle huzuru, mutluluğu ve başarıyı yakalayabileceğini keşfedememek gerçekten çok yorucudur. Kendini iyi tanımak, yapabilecekleri için ne kadar ve nasıl çaba harcamak gerektiğinin farkına varmaktır. Başarı ise yapılabilecekler için en öncül güdülenme aracıdır.
Her şeyden azar azar yaşayabilmek, yaşamın anlamlandırılması, tutarlı ve dengede kalabilmek için bana göre çok kıymetlidir. Doyumsuzca maddi güç beklentisi, mutluluğu özentisel bir bilinçle arama tutumu bireyin huzursuz olmasına yeterli nedenlerdir. İhtirasların kemirdiği benliğe sahip olanlar gün gelip yalnız kalabileceklerini akıllarına getirmezler.
Bir sokak hayvanına verilecek bir kap su, ihtiyacı olana yapılan yardımdan sonra huzuru ve mutluluğunu yaşayabilmek, her şeyden azar azar tatmanın sadece iki örneğidir. Elbette ki yaşamın akışı içerisinde huzurumuzun, mutluluğumuzun ve sağlığımızın bozulabileceği zamanlar da olacaktır. Önemli olan bu durumların farkında olabilmek ve uygun çözüm yöntemleri üretmek dengede kalmayı kolaylaştıracaktır.
Yazıya yemek metaforu kullanarak başladım yine öyle bitirmek istiyorum. Aileleriyle tatile giden çocukların ebeveynlerinin açık büfe servis edilen yemekleri kıtlıktan çıkmış gibi tabaklarına doldurmalarını görmeleri acaba çocukların doyumsuz olmalarına nasıl etkisi olur?
Evet sevgili dostlar, huzur, mutluluk, başarı ve sevgi sosuyla harika bir yaşam menüsü olur. Hayatı tadında ve dengede yaşamanız dileklerimle.