Gazetecilik mi? Eee o zaman biraz saygı.
"BASIN ÖNE EĞİLMESİN"
"Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir."demiş Fakir Baykurt.
Bizde, Gazeteci yalvarmaz, Gazeteci boyun eğmez, Gazeteci el açmaz, Gazeteci haber yazar diyelim...
...
Nice günler kutlanıyor, nedenleri bi çare...
O günlerden biri de 10 Ocak Gazeteciler Günü...
Gazetecilik onurunu, halkın halklı, doğru haber alma hakkını anlatan 10 Ocak 2023 tarihinde kim bilir kaç gazeteci işsizdir?
Kaç gazetecinin gazeteleri, ekonomik ve kağıt krizi nedeniyle kapatılmış ya da kapatılmanın eşiğindedir?
Kaç kalem özgürce yazmakta, kaç gazeteci oto-sansür mekanizmasını çalıştırmaktadır?
Onlarca gün gibi 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü de bağlamından kopmuş gibi gözüküyor. Önce kısa tarihçe bilgisi ardından da gazetecilik onurunu yok sayanlara birkaç söz edelim;
4 Ocak 1961`de kabul edilen ve basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu`nun Resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü; Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah Gazetelerinin patronları birleşti. 212 sayılı yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazetenin patronu imzaladıkları metinle, 3 GÜN gazetelerini kapatma kararını kamuoyuyla paylaştı.
Fikir işçileri durur mu?
Gazeteciler?
Basın emekçileri...
Halkın hakkını, gerçekleri yazan fikir işçileri, haklı haklarının peşinden koştu. 212 sayılı kanuna karşı çıkan gazete patronlarına karşı 3 GÜN gazete çıkarttılar.
3 günlük boykot 3 günlük gazete.
BASIN GAZETESİ.
Basın Gazetesi gazetecileri kendi gazetelerinde, basın emekçilerini yazdı.
Ve böylece Basın Gazetesi manşet haberinde yer alan şu 3 cümle tarihe not olarak düştü;
"FİKİR İŞÇİLERİ HAKLARINI KORUYACAK"
"DAİMA HALKIN HİZMETİNDEYİZ"
"ANKARA GAZETECİLERİ DE SESSİZ YÜRÜYÜŞ YAPTI"
BASIN Gazetesi`nin ilk gününde şunlar yazıyordu; "Temel hak ve hürriyetlerimizin gerçekten kısıtlandığı, basının yalnız basının değil, bütün memleketin gerçekten eşi görülmemiş bir tehlikenin içine sokulduğu günlerde bile gazetelerini kapatmayan ve protesto yoluna gitmeyen gazete sahiplerinin, şimdi bir ilan kurumu için yaptıkları bu hareket, basın tarihimizde herhalde şerefli bir yer kaplamayacaktır. Gazete çıkarmak çorap fabrikası işletmeye benzemez. Basın bir kamu hizmetidir."
10 Ocak 1961`in sloganlarından bir diğeri ise "Çalışan gazeteci bugüne dek simitle ve ümitle yaşadı"
Gazetelerin, gazetecilerin, gazete imtiyaz sahiplerinin bir yığın sorunu kenarda dursun birde meslek etiğinin onuruna bakalım.
"Saha" diye bir terim var bu meslekte. Basın açıklaması, organizasyon, fuar, sergi, açılış... Böyle günlerde gazeteciler, diğer gazetelerde yer alan meslektaşlarıyla birlikte haber takibi yapar. Yerelde çalışan neredeyse her gazetecinin, "yerel" sorunları ise içler acısı.
"Gazetecilik onuru" kavramı ve 10 Ocak`tan ibaret değil.
Gazetecilerin yükümlülükleri, kalemlerinin yazdığı gazete sayfalarından ibaret. Fotoğraflarda, o sayfalarda, haberi en iyi şekilde anlatmak için.
Yani gazeteciler, "kişisel fotoğrafçı" değil.
Ya da gazetecilerin, yemekli programlara katılma nedenleri, "yemek yemek" değil.
Karda kışta, hastalıkta ve sağlıkta haber yapıyor olmamızın nedeni, halkın haber alma hakkı.
Bizim orada olmamızın nedeni, o andaki haberi, kamuoyuyla gazetelerimi aracılığıyla paylaşmak.
Deneyimlediğimiz, tanık olduğumuz bir saygısızlık karşısında; kimi zaman bunu dile getirirken, kimi zaman ise birbirimize bakarak tebessüm ettiğimizi biliyor musunuz?
1961 yılından sloganı hatırlayalım;
"Çalışan gazeteci bugüne dek simitle ve ümitle yaşadı"
"Çalışabilen gazeteci bugüne dek simitle, saygı duyulmayı bekler halde, ümitle yaşadı"
7`den 70`e saygı.
"BASIN ÖNE EĞİLMESİN"