Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

Esas yapmamız gerekenin yerine yaptıklarımız; bir ceza gibi!

2273

Fesbukta her gün geçmişe ait bir yazım karşıma çıkar. Bakarım, güncelliğini koruyor mu diye. Eğer, ilgimi çekerse yeniden paylaşırım. Bakın bundan beş yıl önce, bu tarihte yazdığım yazıdan kısa bir paragraf vereyim;

"Dolduk, taştık elhamdülillah!
Şekerli ramazan bayramı, oldu tatil bayramı! Ne bayrammış pehh demekten kendimi alamıyorum! Başında gemi kuyruğu, ortasında da gemi kuyruğu, e sonunda da gemi kuyruğu. Milletin iki günü kuyruklarda geçti. Seneye temeli atılacak boğaz köprüsü 1915`e eyvallah dememek imkansız artık!. Çanakkale merkez, Gelibolu, Lapseki ve Eceabat için bakarsak; bu kuyrukların bir faydasını gören var mı, hayır.. Faydasından çok zararını gördük mü, evet. Merkez için konuşuyorum, şehrin tam göbeğindeki iskele ve ona bağlı ana harterler felç oldu bir hafta boyunca. Dolayısıyla buna bağlı olarak şehir içi ulaşım da felç oldu ki, `bu ne ya` diye diye geçirdik bayramı. Trafik böyleyken, tatilcilerin yaşam mücadelesine de bir bakalım. Sıkı durun, bir gecelik oda fiyatları bin lirayı geçti. Bir gece, bir oda, bin lira..." Yazı böyle akıp gidiyor. Tatil yörelerinde insanların yatacak yer bulamadıkları gibi, Bozcaada`da ekmek sıkıntısı, meyhanelerde buz sıkıntısı falan filan.. Ve çok ilginç bir nokta daha; memleket tatil tatil diye inim inim inlerken, bir hafta sonra da 15 Temmuz kalkışması çıkıyor karşımıza!..

İşte böyle yazmışım beş yıl önce. Peki beş yılda ne değişti? Tabi ki hiçbir şey. Yaz kış demeden her tatil döneminde Çanakkale Boğazını geçmeye çalışanlar ve burada yaşayan bizler aynı sıkıntıları çektik durduk. Hala da çekiyoruz. Ve de çekeceğiz. İşte dün bunları düşünürken, birden kafam dank etti. Herhalde rüzgar güzel bir yelleme yaptı beynime. Ya arkadaş dedim ki, biz şehrin içindeki bir çok kurumu dışarı attık. Otogar mezarlığın yanına gitti. Adliye, çevre yoluna gitti. Hastane, `ayrı ayrı tepelere ev kurmasınlar` türküsü söyletiyor, Kepez sırtlarına gitti. Defterdarlık, darmadağın oldu! Orman Bölge`yi bir kapattık bir açtık! Eski mezarlığı kapattık, neredeyse yenisini de doldurduk. Ama Çanakkale trafiğinde hiçbir şey değişmedi. Ve dedim ki, demek ki esas yapmamız gereken neymiş? İSKELEYİ ŞEHRİN GÖBEĞİNDEN ÇIKARMAK MIŞŞŞŞŞ.. Evet bu şehrin trafiğinin rahatlaması için yapmamız gereken tek şey aslında buymuş. (GESTAŞ kurucu müdürü Hasan Yörükçü`nün kulakları çınlasın. Projesini bile yapmıştı da, millete anlatamamıştık. Neymiş, esnaf zarar görürmüş müş!) Ama biz bunun yerine, yüz bin ölçekli bir il merkezinde daha ihtiyaç yokken bir çok kurumumuz dağa bayıra salmışız! Bu yüzden harcadığımız zaman ve enerji heba olmuş. Çektiğimiz çileler de ömrümüzden yemiş!

Benim güzel memleketimin, güzel sakinlerine Allah uzun ömürler versin. Hayatı geride bırakanların kenti Çanakkalemizin, Kepezimizin sakinleri. Hayatı büyük apartmanlara hapsolmuş BÜYÜK HUZUREVİ sakinlerinin memleketi Çanakkalem. Tek katlı evlerinden, apartmanlara tünemiş değerli hemşerilerim. Aslında apartmanlara dağıtılmış bir huzurevi gibi yaşadığımız Çanakkalemizde yine de mutlusunuz biliyorum. Ama, eski günleri ne kadar özlediğinizi de çok iyi biliyorum.

Ayrıca konu açılmışken, zaman zaman `bu şehirde trafik sorunu yok` diyen, ancak yaşanan gerçekliği de görüp kabul eden Belediye Başkanımız Ülgür Gökhan`a da bir hatırlatmada bulunmak isterim. Geçtiğimiz dönem projeleri içinde Atatürk caddesi ile Troya caddesinin tek yöne çevrilmesi gibi bir fikir vardı. Ne oldu o fikre? Biliyorum, işler yoğun. Para sıkıntısı hat safhada. Ama, bu iş çok parayla poulla da ilgili değil. En azından fizibilite çalışmalarına başlansa iyi olmaz mı Sevgili Başkanım. Kayda geçsin diye yazıyorum. Yoksa yüz yüze de söylerim biliyorsunuz.

Gözümden kaçan bir konu!
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası`nda iki istifa yaşandı. ÇTSO Meclis Başkan Yardımcısı Hayrettin Çetinkaya ve Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Ersoy istifa etti. Ersoy`u çok iyi tanımam, ama Çetinkaya`yı iyi tanırım. Şehrin duayeni bir işadamı. Yanında yüzlerce kişi çalışan, her zaman pozitif düşünen, kriz döneminde bile bir tek çalışanını işten çıkarmadan zorlukları aşmayı başaran bir insan. ÇTSO`nun böyle bir insanı kaybetmesi üzücü. Üzücü olduğu kadar da düşündürücü!