Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Dink Davası “Üzerlerine Çöktü”!...

2085
Bir mahkeme kararı düşünün ki; kararın altında imzası bulunan Mahkeme Başkanı’ndan, Cumhurbaşkanı’na  iddianameyi hazırlayan savcıdan Başbakan’a Adalet Bakanı’ndan Başbakan Yardımcısına geniş bir yetkili ve sorumlu şahsiyet “mahkeme kararını” yeniden “izah” etme ihtiyacı duydular.
 
Bu çevrelerin, “izahatları” konusunda çeşitli ve çok yönlü değerlendirmeler  yapılabilir.
Ama biz durumu tek cümle ile özetlemeye çalışalım;Hrant Dink davasının mahkeme kararı “üzerlerine çöktü!”yargı ve idare /hukuk ile siyaset göçük altında kaldı!..Yapılan tüm açıklamalar,mahkeme kararını izah etme çabaları,göçük altından kurtulma,çıkma gayretinden başka bir anlam taşımıyor.
Halkın vicdanı, ahlaki değerleri,adalet duygusu,kardeşleşme ruhu;Dink davasının doğrudan ve dolaylı sorumluları üzerine karabasan gibi çökmüştür.
 
Geçtiğimiz 10-15 güne damgasını vuran açıklamaların nedeni tam da bu noktadadır.
 
Geçtiğimiz haftanın tek tartışması Hrant Dink davası değildi.
 
Katledilmesinin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen aydınlatılmayan, karanlıklara gömülen Uğur Mumcu cinayeti  ve anma etkinlikleri gündemin diğer bir konusu oldu.
 
Benzer üçüncü bir gündem ise Diyarbakır’da toprağın altından çıkan, faili meçhule(!)giden insanlara ait 23 kafatası ve kemikler oldu.
 
Üç farklı şehirde, birbirinden bağımsız gibi görünen bu katliam ve cinayetler aslında ve özünde bir zincirin halkaları gibi bağlantılı ve ilintili olaylardır.
 
Aynı yönetme merkezinin veya “düşman yaratma konseptinin” hukuk dışı, yasa dışı, ancak hukuk ve yasalarca korunan, kollanan, görmezden gelinen organizasyonların işledikleri cinayetlerdir.
 
Korkakça, alçakça,arkadan kurşunlayarak ,tuzaklar kurarak,kör karanlıklarda işledikleri cinayetler!..
 
Neden bu kadar kesin ifadeler kullandım.
Bu konuda iki esas veri var.
 
Birincisi;”Bir operasyoncu” Mehmet Ağar,Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili olarak; “Bir tuğla çekersek duvar çöker” diyerek cinayetin üzerine gidememişti.
Mehmet Ağar’ın sözünü ettiği, tariflediği “duvar” aslında bir örgüt tanımlaması ve ifadesidir.
Bu “duvarı” aslında örgütü kim kurdu, kurulmasına kimler emir verdi ve kimlerden oluşuyor ve kaç cinayetin altına imza attı…
 
Ve son olarak; duvar çöktüğünde kimler, hangi tanıdık isimler, hangi komuta merkezi açığa çıkacak veya duvarın altında kalacaktı.
Bu soru hala cevabını bekliyor.
 
İkincisi; başbakan Erdoğan diyor ki;”Artık siyasi cinayetler Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak!”
Burada; Ağar için sorulan sorular Başbakana da sorulabilir/sorulmalıdır…
Kim yarattı bu karanlık dehlizleri?
Hangi cinayetler,”Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” planlandı, hangi cinayetler yine bu “karanlık dehlizlerde “kaybedildi?
Bu sorular da cevabını bekliyor.
Diyarbakır’dan çıkan insan kemikleri kimler tarafından toprağa gömüldü?
Katiller, emir verenler, planlayanlar, kulakları sağır, gözleri kör olanlar ne zaman hesap verecekler?
“Diyarbakır’da çıkan kemikler için AKP milletvekili Oya Eronat “heyelan getirmiş olabilir” diyor. Besbelli ki herkesi kör, alemi sersem sanıyor!”
 
Sonuç olarak ve bugüne değin işlenen siyasi cinayetlerin; kamuoyuna ”sus payı” olarak birkaç tetikçisinin gösterilmesinin, yakalanmasının dışında esas komuta merkezleri, azmettiricileri,sürekli ve sistemli olarak gizlenmiş ve korunmuştur.
 
Hüseyin Çelik’in açıklamasını atlarsak ayıp olur.
Çelik;”Hrant Dink,Rahip Santora ve Zirve yayınevi cinayetleri,AKP yi zor durumda bırakmak için işlenmiştir” diyor…
 
Eğer Hüseyin Çelik haklı olsaydı, Dink cinayeti döneminin İstanbul Valisi Muammer Güler milletvekili,Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise Osmaniye Valisi olmazdı.
 
Bay Hüseyin Çelik; halkın hafızası ve zekası ile en hafifinden alay etmeye devam ediyor.
Yani; mahkeme kararı örgüt yok dediğine göre; Yasin Hayal ile Ogün Samast oturmuşlar; “Hrant  Dink’i öldürelim de AKP zor durumda kalsın”diye düşünmüş ve bu cinayeti işlemişler.
 
Bay Hüseyin Çelik bu “derin teorik analizinize” kaç kişi inanır merak ediyorum!
İnandırıcı olmanız için; işlenmiş bütün siyasi cinayetlerin ve faili meçhullerin komuta merkezlerinden tetikçilerine kadar tamamının yargı önüne çıkarılması gerekir.
 
Son söz olarak;Hrant Dink,Uğur Mumcu,Musa Anter,ve diğerleri gibi gerçek insanları öldürdünüz!..
Ama gerçekleri asla öldüremezsiniz…
 
Halkın vicdanı ve gerçekler Mehmet Ağar’ın  tarif ettiği  o duvarları, Başbakanın tanımladığı karanlık dehlizlerin üzerine yıkacak; duvardaki örümcekler dehlizlerdeki köstebekler  tarihin çöplüğüne, alçaklar mezarlığına atılacaklardır.