sermet@canakkaleolay.com
Ankara katliamın 7. gününde yitirdiğimiz barış ve emek dostlarımızı yüreklerimizdeki acıların tazeliğiyle bir kez daha anarak, katillerinden hesap sorulacağı sözünü yineledik. Dayanışmamızı, birlikteliğimizi, inancımızı büyüterek vahşi sömürü düzeninin bu katliamlarının üstesinden gelmek, aydınlık güzel günlere ulaşmanın inancı; yüreklerimizdeki acının etkisiyle daha da bir güçlendi. Yitirdiğimiz dostlarımızı unutursak kalplerimizin kuruyacağı gerçeği; bu katliamda yaralanan arkadaşlarımızın kararlılıklarının verdiği motivasyonla emek barış ve demokrasi güçleri açısından somut bir gerçekliğe dönüştü. "İnadına barış" diyerek kaybettiğimiz dostlarımızı unutmayacağız. Barış ve demokrasiye yapılan bu katliamın faillerini, onları koruyup kollayan güçleri, tüm entrika yalan ve tezgâhlara rağmen, açığa çıkarmaya kararlı irade; dünden daha güçlü bir şekilde vardır,'katileri tanıyoruz hesabını soracağız' talebi 1 Kasım seçimleri açısından özel bir anlam kazanmıştır. Katiller, katliamcılar, savaştan nemalananlar şimdi korku içersindeler.
Savaş,şiddet ve katliamlardan medet umarak varlıklarını sürdürmek isteyen diktatörlük özlemiyle yanıp tutuşan siyasal iradenin çabalarının ne denli nafile çabalar olduğu bugün daha net olarak görülmektedir.
Hele onların emir eri konumundaki tüm iradesini diktatörlük heveslilerine teslim ederek, onların kontrolüne girip, akıllarını ve vicdanlarını kaybeden bazı güçler var ki; ortalıkta varlıklarını sürdürmeye çalışırken ne kadar zavallı duruma düştüklerinin farkında bile değiller…
Kimileri sözde siyasi tahliller yaparak, tamamıyla “duygusal”bazı nedenlerle kendilerini satmış olmanın dayanılmaz hafifliği içersindeler.
Ancak yitirdiğimiz barış ve demokrasi taraftarlarına dil uzatmayı, onları karalamayı sürdürdükleri sürece Türkiye halklarına karşı verecek bir hesabında sorumluğunu alacaklardır.
Halk düşmanı barış ve emek karşıtı savaş politikalarını aklamak adına giriştikleri her tutum kendilerini daha da zavallılaştırmakta, beraberinde gericiliğin ve faşizmin karanlık senaryolarının bir figüranı olarak konumlanmaktadırlar
7 Haziran seçimlerinde umduğunu bulamayan siyasi irade ve saray, 1 Kasım seçimlerini devreye almış; bugüne kadar sürdürdüğü yolsuzluk ve hukuksuzluklar nedeniyle başına geleceklerin bilinciyle durumu kurtarmak adına savaş politikalarını devreye sokmuş, gerçekleştirilen katliamlar bu planın parçası olarak uygulanmaktadır.
Hayata geçirilen bu politikaların geri tepmesi, amaçlarına ulaşamayacağı tarihsel gelişmelerin kendi gerçekleriyle sabittir.
Tarihin her döneminde savaş ve şiddet politikalarından medet umanlar, amaçlarına ulaşamamışlar ve cinayetlerinin, uyguladıkları zulüm politikalarının hesaplarını vermek zorunda kalmışlardır.
İşte bu psikolojidir ki; bugün hakim siyasi iradeyi gerçeklerden uzaklaştırmakta, diktatörlük heveslilerini bu katliamlarla ilişkilendiren eleştirilerde bulunanlar teröristlerle aynı safta olmakla suçlanmakta, Ankara katliamını gerçekleştirilenler hakkında öncesinde önemli bulgu ve deliller olmasına rağmen bu katliamın gerçekleşmesine yol verilerek, göz göre göre gelen bu felaket için hiçbir önlem alınmamış, bırakın önlem alınmasını patlatılan bombalar sonrasında yapılan gazlı saldırılar ile durumun daha da ağırlaşmasına yol açan bir tavır sergilenmiştir.
Tüm bu gelişmeler sonrasında AKP bir dizi spekülasyon yaparak tüm gerçekleri alt üst etmeye çalışarak, vatandaşın güvenlik kaygısı üzerinden propaganda yapmaya başlayarak ortaya koyduğu savaş politikaları üzerinden kendisini ele vermiştir.
Seçim meydanlarında sürdürülen; “5 aylık bir tecrübe sonrasında “Güçlü Hükümet mi? Koalisyon mu?” yaklaşımıyla katliamlar üzerinden halkın güvenlik kaygısı sömürülmektedir.
Bu propagandanın sahibi Ankara katliamından sonra her türlü çarpıtmayla gerçekleri gizlemeye çalışan AKP milletvekili Bülent Turan’dır.
Bülent Turan şu mesajı vermektedir; ‘ya AKP’ye oy verirsiniz ya da böylesi katliamlar ile sizi yok ederiz’
Açıkça Çanakkale halkını tehdit etmektedir.
Çanakkaleliler böylesi tehditlere gerekli cevabı 1 Kasım’da sandıkta vereceklerdir.
Sarayı suçlayanların terörist ilan edildiği, milletvekilinin AKP politikaları ile yaratılan 5 aylık kaos ortamı üzerinden ‘böyle olmasın istiyorsanız AKP’ye oy verin’ çağrısıyla devreye sokulan tezgah ve beraberinde devletin valisi tarafından ‘barış isteyenlerin terör ile aynı saflarda gösterildiği’ bir ortamda Ankara katliamının ardındaki kodlar ortaya çıkmaktadır.
Tüm bu girişimler halkın barış demokrasi ve emek mücadelesini ezmek adına yapılmaktadır.
Ancak bu girişimler hiçbir zaman onların beklentilerine uygun sonuç vermeyecektir.
Daha dün Ankara katliamında yaralanan arkadaşlarımızın duyguları, kararlı ve onurlu duruşları; bu saldırı, yok etme girişimlerinin hiçbir şekilde başarıya ulaşamayacağını göstermektedir.
Kaybettiğimiz Ercan yoldaşımızın mücadelesi, tüm emek ve barış dostlarının örnek alacağı bir mücadele olarak varlığını sürdürecektir.
Yaralanan barış ve emek dostlarından Damla Yeltekin’in “Biz barış istiyoruz. Barışın gelmesi için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Biz insanlığın ateşini Prometheus`tan aldık. Yoldaşlarımız ile birlikte taşıdık. Bunun uğruna yoldaşlarımızı kaybettik. Kaybettiğimiz yoldaşlarımızın gülüşlerini alanlarda, fabrikalarda üniversitelerde anlatma zamanı"şeklindeki yaklaşımı hepimize örnek olacak bir kararlık örneği oluşturmaktadır.
Yine yaralanan Bülent Koregi arkadaşımız yaralandığı günün akşamında duygularını;”onurlu bir barışa nişan koymuştuk...maalesef beceremedik..sinsice adice kalleşçe bu oyunlarını Ankara’da sergilediler...bunu yapanlar korkak İnsanlardır..ben korkmuyorum...”şeklinde dile getirmiştir.
İhsan arkadaşımız, tedavi gördüğü hastanede, başbakanın göstermelik politikalarına alet olmamak adına kararlılığını ortaya koymuş ve başbakanın ziyaretini ret etmiştir.
Katledilen 102 barış taraftarının acısı emek demokrasi barış mücadelesinin ateşleyici gücü olacaktır.
Bu katliamlarla, emellerine ulaşmak isteyen diktatör heveslileri amaçlarına ulaşamayacak ve bu katliamın hesabını verecekleri günler mutlaka gelecektir.
Bunun için; “İnadına barış”,”İnadına emek”, “İnadına demokrasi”, “İnadına adalet”,”İnadına eşitlik”