Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Boşuna uğraşma başkan !...

"Pelikan dosyası" adlı blokta AKP içerisinde yaşanan, özelikle Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki iç ve dış politikadaki farklı yaklaşımların getirmiş olduğu sorunların ortaya çıkmasından sonra AKP'nin yönetemezlik krizine ilişkin bulgular daha yakından hissedilmeye başlandı. Bu yazıyı büyük bir merakla beklenen Cumhurbaşkanı ve Başbakan görüşmesinden önce yazıyorum. Bu görüşme sonrasında daha net mesajların ortaya çıkacağını söyleyebilirim. Ancak AKP'nin duvara toslama halleri ayan beyan ortada, izliyoruz. Meclisteki şiddet uygulamaları ile milletvekillerine yapılan saldırılardan, tek adam diktatörlüğünün yolunu açmak adına dokunulmazlıkların kaldırılması kamuflajı ile kurulan tuzaklara kadar birçok alanda sürdürülen politikaların sonucu; AKP içerisindeki sorunları üzeri kapatılmayacak şekilde gösteriyor.

1451

 AKP’deki bu ruh hali doğal olarak yereldeki politikalarına da yansıyor.

AKP Çanakkale’de bir gerginlik hali mevcut, öyle ki belediye meclis oturumlarında bile yanlış, eksik bilgiler ile muhalefet yapmak adına; aslında kendi yetersizliklerini, ilgisizliklerini bizzat canlı yayın önünde Çanakkale halkına göstererek kendilerine zarar veriyorlar.

Ancak bunun farkında olmamaları ise bir başka sorun.

AKP, Çanakkale Belediyesi çalışmaları hakkında böylesine bir tavır sürdürdüğü sürece Başkan Gökhan’ın Çanakkale halkına vereceği mesajların altında ezilip gideceklerdir.

Gelinciklerin ekilmesinden, kurbağa seslerini derelerin ıslahının bir kriteri olarak ele alan bir yaklaşıma kadar mesnetsiz değerlendirmeler ile muhalefet yapılmaya çalışılırsa olacağı budur.

Bilgisiz ve ilgisiz bir yaklaşım ile doğru olamayan bilgilere dayanarak muhalefet yapmak her zaman ters teper ve siyasi prestij itibarıyla onarılamayacak yaralar açar.

Böylesi bir tarz,  karalama ve gerçeklerden uzaklaşma aynı zamanda inandırıcılık noktasında da ciddi zararlar verir.

Böylesine bir tarzın en belirgin özelliği; olayları içinde bulunulan koşullardan kopararak servis etme halidir.

Belge olarak sunulan bir şey bakarsınız;  iddia edilen duruma ait değil, bir başka koşulda gerçekleşen bir durumdur.

Yine bu tarzın en çok başvurduğu yöntemlerden biri de olayları kendi akışının dışında ele almalarıdır.

Bir çöp konteynırının yanına dikilip bekleyin, muhakkak bir zaman sonra orada bir dağınıklıkla birlikte var olacak rahatsız edici bir görüntüyü yakalarsınız.

Madem beklediniz, beklemeyi sürdürün; o çöp konteynırına müdahale edilmiyorsa, belirlenmiş bir program temelinde çöpler toplanmıyorsa ya da o rahatsızlığa neden olan davranışın ne olduğunu görmenize rağmen siz görmezden gelip bir eleştiri konusu olarak sürdürüyorsanız o zaman durum farklıdır, iyi niyetiniz tartışılır.

Bu şuna benzer; evinizde bile bir yemek yaparken mutfağınız geçici bir süre dağılır, çeşitli malzeme artıkları dağınık bir görüntü oluşturabilir,   tencerenizi ocağa koyup mutfak tezgahınızın üzerini toparlar ve gerekli düzeni sağlarsınız.

Şimdi mutfak tezgahınızın o andaki geçici dağınıklığını bahane ederek, size düzensiz dağınık bir insan muamelesi yapılsa; haksızlık yapılmış olmaz mı?

Gerçekten, Çanakkale Belediyesi’nin faaliyetleri konusunda AKP’nin yaptığı suçlamalar tam da bu kapsamdadır.

Bunlar boş işlerdir, bir kentin gelişmesine katkı sağlamaz.

Belediye meclisi üyeleri böyle davrandıkça; o kentte daha nitelikli işlerin yapılması adına bir katkı verilmemiş olur.

Bunun adı; polemiktir, gerçekleri saptırmaktır, karalamadır, son tahlilde de kötü niyetli bir yaklaşımdır.

Bu tarzın alternatifi olması açısından özelikle AKP grubunun da gelişmeleri daha iyi anlaması açısından, bu noktadaki kavrayışıma bağlı olarak eleştirisel bir yaklaşımda bulunmak istiyorum.

Geçenlerde Çanakkale Belediyesi web sitesinde “Özgürlük Parkı yaza hazırlanıyor” şeklinde bir haber yapıldı.

Çevre düzenlenmesi, çimlerin ağaç ve çiçeklerin, oturma gruplarının, çocuk parkındaki aletlerin bakımına kadar birçok faaliyeti anlatan bir haberdi.

Ancak ben şimdi yetkililere Özgürlük Parkı konusunda yıllardır unuttukları bir faaliyeti hatırlatmak istiyorum.

Gelin artık şu, Özgür Çocuk Kütüphanesini açın.

Ne bekliyorsunuz ki?

Yıllar önce bu girişimi başlattınız, mobilyalarını aldınız, belki kitaplarını bile tedarik ettiniz!

Artık açın o kütüphaneyi, çocuklarımız parka geldikçe kitap ile tanışsınlar kâğıda dokunsunlar, şöyle bir karıştırsınlar, oyun arasında dinlenmek için kitapları seçsinler, özetle kitap onların yaşamına girsin, kitap sevgisi okuma alışkanlığı kazanmada parklardaki kütüphanelerin büyük etkisinin olacağı bir gerçektir.

Bununla da yetinilmesin; parka gelen çocukları oraya çekecek onları kitapla tanıştıracak programlar düzenlensin.

İşte o zaman Özgürlük Parkı eksikliklerini tamamlamış olacaktır.

Görülmesi gerekli, öneride bulunarak harekete geçirilmesi gerekli bu durumdur.

Yoksa geçici bir süre çöp kutularının dolmuş olması üzerinden, Özgürlük parkı bakımsızdır eleştirileri yapmak değil.

Bunları yazmışken, Başkan Gökhan’a da bir önerim olacak.

AKP’nin iyi niyetli olmayan ve dedikodudan öte bir anlamı kalmamış, yanlış bilgiler sonucu karalamaya dönüşmüş yaklaşımlarını dikkate almayın.

Boşuna uğraşmayın, onların ve yanaşmalarının bu konudaki karneleri bellidir, bırakın konuşsunlar.

Sizin muhatabınız Çanakkale halkıdır, Çanakkale halkını bilgilendirmeyi eksik etmeyin, Çanakkale halkının bilgilendirilmesi noktasındaki çalışmalarınızı daha da geliştirin.

Kent halkı ile iletişiminizi güçlendirecek organizasyonlara imza atın, bunu sadece meclis toplantılarına indirgemeyin.

Mahalle meclisleri aracılığıyla çeşitli halk toplantıları, site toplantıları, açık hava buluşmaları, mahalle forumları mahalle piknikleri  gibi etkinlikler  düzenleyerek  Çanakkale halkını bilgilendirin.

Çanakkale Belediyesi çalışmaları hakkında sizin anlatacağınız çok şeyiniz var, çünkü Çanakkale Belediyesi çalışıyor.

Mecliste, niyeti kötü olanlarla vakit geçirmeyin; çünkü onların geçinmeye niyetleri yok, bırakın adlarını da öğrenmeyin!...