Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Biga’yı feda etmek…

1576
Çanakkale Mahalli Çevre Kurulu bir karara imza attı; ilimizin bir bölümünde çevre kirliliğine yol açan bazı tesislerin açılmasına izin verilmeyeceği açıklandı.
Açıklandı da, kafalar da karıştı…
Belirlenen sınırlar dışında kalan, Lâpseki’den itibaren Biga’ya kadar olan ilimizin Kuzey bölgesi için çevre kirliliğine sebep olan tesislerin kurulmasına izin verilmesinin nedenini anlayabilmek gerçekten zor.
Belirlenen sınır hattının güney ve batısında kalan bölgelerde yasaklanan bu tesislerin bu sınırlar dışında kirletici etkisinin olmadığını herhalde kimse söyleyemez.
Adeta feda edilen Biga bölgesi için bu kararın anlamını, biraz daha farklı noktalarda aramak lazım.
Kurulmak istenen 14000 MW gücündeki termik santral yatırımları için seçilmiş olan bu bölgede, aynı zamanda demir çelik sektörünün önde gelen kuruluşlarından birinin yatırımlarını sürdürerek hızlı bir büyüme içersinde olduğu gözlenmektedir.
Biga ve çevresinin çevre kurulunun almış olduğu kararın dışında tutulması son derce manidardır.
Bir de, mahalli çevre kurulunun Kazdağlarındaki altın madenciliği konusunda hiçbir görüşünün olmaması son derece garip.
Siyanürlü altın işletmeciliğinin, çevre kirletici etkisi yüksek tesisler arasında adının bile anılmaması dikkat çekici.
Bu durumda alınan kararın çok bir anlamı kalmadığı gibi, insanın sevinesi dahi gelmiyor.
Bilimsel kriterler bazında karar güdük olduğu kadar, özellikle Biga bölgesi halkının iradesini de yansıtmamaktadır.
Çevre konusunda alınan böylesi kararlar, göstermelik kararlar olmaktan öteye gitmemektedir.
Bunu daha iyi anlamak için; çevre kirleticisi etkisi yüksek olan çimento fabrikasının yasaklanmış bölgede ülkenin en büyük çimento fabrikalarından biri olarak faaliyetini sürdürmesi üzerinde düşünmeliyiz.
Böylesi girişimler halkın bu konudaki bilinç ve uyanıklığını köreltmekten başka bir işe yaramaz.
Aynı zamanda çevre hassasiyeti noktasında halkın dayanışmasını olumsuzlaştırmak adına son derece olumsuz etkileri olabilecek girişimlerdir.
‘Benim bölgemde değil oradakiler düşünsün’ derseniz bu tuzağın bir parçası olacağınızı sakın unutmayın.
Biliniz ki; Biga bölgesindeki kirletici etkiler sadece o bölge ile sınırlı kalamayacaktır.
Kirlenen su kaynakları, kirlenen hava, kirlenen toprak bir şekilde gelip bizi de vuracaktır.
Çevre duyarlılığımızı geliştirelim, her türlü çevresel riske karşı mücadelemizi dayanışmamızı büyüterek sürdürelim.
Belirleyici olan budur, doğru karar da budur.
 
Her şey yolsuzluk için!
 
Roboski katliamının 2. yılında, Maraş katliamının 35. yılında geçmişi ile yüzleşemeyen, gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmadığı gelinen noktada farklı inanç gruplarına ve kimliklerine sahip vatandaşlarımıza hala ötekileştirme, nefret söylevi ve ayrımcılık örnekleri uygulanıyorsa bu anti demokratik yapının sonucu olarak kutu kutu dolarların etrafa saçılması son derece normaldir.
2 yıl önce Raboski katlamalarının sorumlularını gizleyenler bugün karşımıza yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama gibi sistemin çürümüşlüklerinin gizlenmesi için yoğun bir çaba ile çıkmaktadırlar.
Değiştirilen güvenlik bürokrasi elemanlarından, çıkarılan yönetmeliklere kadar her şey bu çürümüşlüğün gizlenmesi içindir.
Siyasal erk kendi sorumluluk alanlarındaki denetim mekanizmalarını da rafa kaldırarak ‘benim dediğim dedik, yaptığım yaptık’ mantığı ile ülkeyi diktatörlük edasıyla yönetir duruma gelmiştir.
Roboski’de 33 Kürt yurttaşımızın katledilmesinin sorumlularını gizleyenler, her alanda şeffaflığın yok edildiği bir sistem yaratmaya özel önem göstermektedirler.
Şimdi birilerinin kulaklarını çınlatmak istiyorum.
Hadi gene iyisiniz; hizmet etiğiniz, onlar adına rol üstlendiğiniz, bunun ,için Çanakkale’de kendinizin dışında herkese saldırdığınız organize ekip olarak; sizler de unutulmamışsınız,yolsuzluklar cenneti yaratma çalışmalarında.
Artık,  rektör, dekan gibi her türlü yönetici ve öğretim üyeleri; rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, kanuna uygun karar ve emirleri yerine getirmeme, huzuru bozma, üniversite dışında ücretli iş yapma gibi pek suçu işlerse “görevlerinden alınamayacak.”
Çünkü Danıştay kararları doğrultusunda YÖK, bu suçu işleyenlerin üniversitelerdeki görevlerinden alınamayacağı ve öğretim mesleğinden çıkarılamayacağına ilişkin emir yayımladı  
Hadi bakalım kaymaklı kadayıf tatlısı gibi geldi bu karar.
Yükselsin artık binalar rahat rahat, ne de olsa bundan sonra rüşvet fesat serbest.
Ülkemizde sistem çürümüştür.
Demokratik haklarını kullanarak protesto eyleminde bulunan öğrenciler okuldan atılıp, cezaevlerine doldurulurken rüşvet veya ihaleye fesat suçlamasıyla soruşturma geçiren bir rektör veya dekan, görevinden alınamayacak, üniversiteden atılamayacak sadece “kınanacak, uyarılacak ya da terfi edemeyecek”
Yandaşlar ödüllendirildi, ya siz?