Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Ah çocuklar…

Okullarınız açıldı, ders başı yaptınız. Okullarınız siz geleceğe hazırlayacak, sizin her türlü gelişiminize cevap verecek eğitim sisteminin özelliklerinden uzak olduğu için ne yazık ki sizleri gelecek adına umutsuzluk beklemektedir. Varsa yoksa, bu düzen sınırları içersinde; düşünmeyen muhalefet etmeyen, sorgulamayan biat eden bireyler olarak yetiştirilmek istenmektesiniz. Dindar nesil yetiştirme amacıyla formüle edilen bu eğitim sistemi; sermayenin sömürü düzeninin istikrarını oluşturmak adına yapılandırılmış bir nevi emniyet sistemi olarak devreye sokulmuştur. Bir yandan da savaş politikalarının, şiddet ve çatışmaların altında; temel talep olan anadilde eğitim hakkından yoksun sürdürülen eğitim gerçeği… Ancak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!...

1199

 Savaş politikaları ile gözleri dönen siyasi irade; geleceğini garanti altına almak, tüm muhalif güçleri susturmak adına hedef gözetmeden saldırıyor.

Çocuklarımız bu saldırılarda öldürülüyor, sokağa çıkma yasakları ile tahkim edilmiş, olağanüstü hal koşulları yaratılmış yerleşim bölgelerinde hedef gözetmeden sıkılan kurşunlar Cizre’de, Bismil’de, Silvan’da olduğu gibi çocuklarımızın canlarını alıyor.

Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz ve Gezi’de yitirdiğimiz diğer gençlerimizin acıları henüz yüreklerimizde tazeliğini korurken siyasal iradenin can almaya devam ettiği bir politik ortam altında sürdürülen eğitimden ne beklenebilir ki!...

Kendileri dışında herkese düşman olan bu irade geleceğimiz olan çocuklara eğitimden başlayarak her alanda geleceksizlikten başka bir şey vaat etmiyor.

Siyasal iradenin bu yaklaşımı her türlü yalan ve entrikal faaliyetlerle biçimlenerek halkımızın önüne koyulmaktadır.

Çanakkale halkı buna yakından tanıktır.

Merkez Ortaokulu’nun imam hatip ortaokuluna dönüştürülmesi ardından,  bir yıl sonra tekrar ilköğretim okulu olarak devam edilmesi sözüne rağmen eğitimin din esaslı sürdürülmesinin temel alınmasına bağlı olarak verilen söz rafa kaldırılmış, vatandaşların talepleri yok sayılmış, görmezden gelinmiştir.

Şimdiler de birileri seçim meydanlarında birlikte yönetmekten söz etmektedirler.

Geçin bunları, demokratik ilkeleri ayaklar altına alarak halkın iradesine müdahale edip, bugüne kadar yapmış oldukları yolsuzluk ve hukuksuzlukları hasır altı edip, yargılanmamak için yaratmak istedikleri tek adam sistemi niyetleri kapsamında anayasa ile güvence altına alınmış seçim düzenine müdahale edecek kadar fütursuzlaşanlara gerekli dersi yine halklar verecektir.

Bu arada Çanakkale ‘de bir seçim toto oynanmaya başlandı.

Özelikle AKP ve MHP propagandalarında çok sık kullanmaktalar; her iki parti de

iki milletvekiline takılmış durumdalar.

Bugünkü koşularda siyaset iddia işidir deyip geçecek kadar masum bir çıkış değil bu durum.

Bu bir tükenmişliğin ifadesi; 1 Kasım seçimleri diğer seçimlerden farklı olarak halkların çok temel taleplerinin yansıması olarak bir başka gerçekliğe sahip.

1 Kasım seçimleri savaş ve şiddet politikalarına karşı, barışın adaletin eşitliğin oylandığı bir seçim olacak.

7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan sonucu kabul etmeyen AKP ve ona bu konuda can simitliği yapan MHP’nin bu konumlamadaki rollerinin savaş ve şiddet politikalarından yana olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Çanakkale’nin barıştan yana olan iradesini,  demokrasi adalet ve eşitlik yanlısı tercihini düşündüğümüzde; bunun karşılığı olarak bu değerlere uygun bir tercihte bulunması beklenmelidir.

Şimdi görev Çanakkale’de bu iradeyi görünür kılmaktır.

Silahların susması, demokratik müzakere yoluyla sorunların çözülmesi talebi, belirleyici bir kriter olarak önümüzde durmaktadır.

Bu iradenin ortaya çıkması yaşanılan savaş ve çatışma ortamına son verilmesi açısından son derece önemlidir.

HDP bu alanda önemli sorumluluk üstlenmiş; demokrasi, barış, adalet ve eşitlik adına ihtiyaç haline gelmiş bir Türkiye partisidir.

Barış ve kardeşlikten yana olan herkesin bu seçimler öncesinde ülkemizin içinde bulunduğu özgün durumu düşünerek tercihlerini oluşturması gerekmektedir.

Siz bakmayın karşınıza çıkıp; orman bölge müdürlüğünü açtık, köprü yaptık, yol yaptık diyen siyasilere.

Onlar ülkeyi karanlığa götürecek, gerçek anlamda bölünmesini sağlayacak şiddet ve savaşı çözüm olarak gündeme getiren, ülkeyi kardeş kavgasına götürecek siyasi iradenin temsilcilerdir.

Başka söyleyecek bir şeyleri kalmadığı içi bu söylevlerde bulunmaktadırlar.

Şimdi onları sandıkta silmek; ülkemizde barışın, kardeşliğin, adalet ve eşitliğin tesisi için yeni bir başlangıç yapmak zamanıdır.

Onun için; “Seni yine başkan yaptırmayacağız”