"Yönetmelik koşullarından ödün verilmemeli"

439

Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda tecrübesi ve uzmanlığı ile marka olmuş uzmanların katılımıyla düzenlenen "ÇTSO Söyleşileri"nin Mayıs Ayı konuğu İnşaat Fakültesi Yapı Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki oldu. ÇTSO Kongre Fuar Merkezi`nde gerçekleştirilen konferansa, ÇTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ersin Kahraman, Meclis Başkanı Osman Okyay, Yönetim Kurulu, Meclis, Komite ve Kadın Girişimciler Kurulu Üyeleri, Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda sektör temsilcisi katılım sağladı.

"2000 öncesi yapılarda beton kalitesi çok düşük"
Prof. Dr. İlki 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş`ta başlayan depremlerin 11 ili ağır şekilde etkilediğini ifade ederek, yapılaşmanın deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılması gerektiğine dikkat çekti. İlki, "Felaket bölgesindeki yapı stoklarına baktığımızda çoğu 2000 yılı öncesine aitler. Bu binaların yıkılma oranı yeni binalara göre daha fazla oldu çünkü eski yönetmelikler doğrultusunda inşa edilmişlerdi. Burada asıl önemli olan güncel deprem yönetmeliğine uygun malzeme kullanımı, bina yapımı ve denetlemedir. Yönetmelik koşullarına tamamen uymakla birlikte, beton, betonarme, demir kalitesi ve bunların işçiliğinden de ödün verilmemesi gerekiyordu. Örneğin 2000 öncesi yapılarda beton kalitesi çok düşük, dayanımı çok az" dedi.

"Herhangi bir eksikliği bulunmayan binalar ayakta kaldı"
İlki, yönetmeliğe uygun yapılan binaların ayakta kaldığına dikkat çekere, "Elbette ki depremin boyutları çok büyüktü bunu atlamamak gerekiyor. Türkiye`nin 30 yılda yaşadığı bütün depremlerden çok daha büyük hatta dünyadaki en büyük ölçekli depremlerden biri olarak kayda girdi. 99 depremleriyle kıyaslandığında yaklaşık 4 katı büyüklüğünde ve yıkıcı etkiye sahip olduğu ölçümlendi. Bu kadar büyük boyutlu bir felaketten bu kadar çok hasar alınması beklenebilir bir sonuçtur. Ancak, yine de yapı stoklarının incelenmesiyle elde edilen raporlarda gördük ki yönetmeliğe uygun yapılan herhangi bir eksikliği bulunmayan binalar ayakta kaldı. Yıkılan bütün binalarda fahiş hatalar ve büyük eksiklikler mevcut. Bu da gösteriyor ki yönetmeliklere uymak, doğru malzeme kullanmak, doğru bir denetim uygulamak bu büyüklükteki bir depremde bile insanları kurtarır. Hastane, okul, ibadethane gibi alanlar içinse daha üst seviyede bir süreç gerekiyor. Özellikle yıkılan ve kullanılamaz hale gelen birçok hastane gördük, çoğu çalışamaz hale geldi. Bu yapıların yönetmelik koşullarındaki sınırı daha da yükseltmeleri mecburi" sözlerine yer verdi.

"Öncelikli çalışma zemin iyileştirme olmalıdır"
Çanakkale bölgesinin de deprem açısından riskli bir bölge olduğunu hatırlatan Prof. Fr. İlki Türkiye`nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatarak, "Çanakkale ile ilgili de bilgiler paylaşacağım. Bildiğiniz gibi Çanakkale, beklenen olası Marmara depreminde yüksek risk altında bir bölge. Üstelik Hatay, İskenderun ve Malatya gibi zemin sıvılaşmasına çok müsait bir yapısı var. Zemin özellikleri ve Ezine fay hattına yakınlığı düşünülecek olursa öncelikli çalışma zemin iyileştirme olmalıdır. Daha derin temeller atılarak ya da uygun kat yüksekliği belirlenerek yapılacak yapılar büyük ölçüde az hasar alınmasını sağlayacaktır. Tabi burada da İstanbul`da olduğu gibi 2000 öncesi yapılar ve yönetmeliğe yeterince uyulmayarak yapılan binalar olduğunu öngörüyoruz. Çanakkale`deki konutların iyileştirilmesi için yapılabilecek her çalışma iş yerleri ve üretim tesisleri için de geçerli" diye belirtti.

"Güçlendirmenin etkisini göz ardı etmemek gerekiyor"Prof. Dr. İlki, eski yönetmelikler doğrultusunda yapılmış ya da 2000 öncesi yapılar için güçlendirme çalışmalarının çok etkili olduğunun altını çizerek Hatay`da güçlendirme çalışmasına dâhil olduğu projenin örneğini verdi. İlki, "Hatay`da 4 bloktan oluşan bir grup yapıdan bir bloğa proje kapsamında güçlendirme çalışması yapmıştık. Şubat depremlerinde sadece güçlendirme çalışması yaptığımız bina ayakta kaldı. Bu da güçlendirmenin ne derece önem arz ettiğini bizlere gösteriyor. Bir binayı yıkıp yeniden yapacağınız zaman ve bütçe ile 4 binayı güçlendirebilirsiniz. Bu da çok daha fazla insanı kurtarabilmek demek. Bu sebeple güçlendirmenin etkisini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu çalışma ile duvarlar, kolonlar ve zemin iyileştirmeleri yapılabiliyor" dedi.
(Yusuf Sonkurt)

Paylaş