Dördüncü Murat yasaklarını andıran yasaklar ile hazırladıkları yasa tasarısını revize ederek, halkın tepkisini göze alamadıklarını bir kez daha gördük.
Getirilen taslak ile hedeflenenler için peki ne denilecek?
Adeta içki içilmesini yasaklayacak, satışını engelleyecek bu düzenlemeler için; “biz insanların yaşam tarzlarına müdahale etmiyoruz” denilebilir mi?
Bakın komisyona gönderilen kanun teklifi neleri içeriyor; sonuçlarını varın siz düşünün…
Yaşam tarzına müdahale mi değil mi siz karar verin!
“Ayırım yapılmadan, İbadethaneler ile her türlü eğitim ve öğretim kurumlarına 100 metre uzaklıkta, alkol satışı yapılamaz’ deniyor.
Bu durumda 100 metre yakınında sürücü ya bilgisayar kursu bile olan, turistik tesis, içkili restoran, otel, bakkal ya da market içki satamayacak.
100 metre kuralı, bakkal, market ve büfelere de uygulanacak.
Teklif ile alkol ruhsatı verme yetkisi de Belediyelerden alınıp Valiliklere geçiyor.
Lokanta ve benzeri yerlerde de içki içildiği dışarıdan bakılınca görülmeyecek.
Bu durumda restoranların bahçe veya camlarını, tente, buzlu cam ya da perde ile kapatmaları gerekecek.
Bu yasak içki satan büfe, bakkal ve marketler için de geçerli olacak ve yasağa uymayanlara 50 bin liraya kadar para cezası verilecek.
Restoran önlerine de içki yasağı geliyor. Bu yasak ile sokağa konulan masalar da kaldırılacak.
Her türlü içki reklamı ve içki firmalarının sponsor uygulamaları kaldırılacak”
Bu yasaklar ile içkili yerleri tesettüre sokan uygulamaları nasıl olurda yaşam koşullarına müdahale edilmemiştir şeklinde okuyabiliriz?
Bu yıl 19 Mayıs daha anlamlı
Bağımsızlık mücadelesin ilk ateşinin yakıldığı 94 yıl önce çeşitli milliyetlerden Türkiye Halkı emperyalizme karşı mücadele ateşini yaktığı bir günde bugün Başbakan ne yazık ki ABD Devlet Başkanı Obama ile bölgede emperyalist çıkarlara uygun bazı pazarlıklar içersindedir.
Şimdi her şey daha iyi anlaşılmaktadır.
AKP hükümeti ülkemizi her geçen gün uluslararası kapitalist sistemin bir parçası haline dönüştürmekte ve bu sistemin uygulamaları ile başta işçi sınıfı ve tüm emekçiler emperyalizmin gizli işgali koşullarında her geçen gün daha olumsuz koşullara maruz kalmaktadır.
O günlerde orduları ile ülkemizi işgal eden emperyalist güçler bugün uluslararası sermayenin politikaları ile ülkemizin değerlerini sömürmektedir.
Bundan dolayıdır ki her geçen gün emekçiler açısından daha olumsuz koşullar oluşmaktadır.
19 Mayıs 1919 ‘da ortaya çıkan bağımsız bir ülke yaratma iradesini bugün emekçilerin her alandaki mücadelesinde görebilmekteyiz.
Grevlerde, direnişlerde, her türlü mücadele alanında var olan bu iradedir.
Bölgemizde savaş yanlısı bir politika izleyerek, daha dün Reyhanlı’da yaşadığımız insanlık dışı olayın sorumlularının, işbirlikçi vizyonu ile ABD’de bulunması her şeyi net olarak ortaya koyuyor.
Taşlar yerli yerine oturmaya başlamıştır.
Esenlerde ki su kesintileri bıktırdı.
Bu konuda çok yazdım, bu kadar tekrar yapmaktan gerçekten bıktım.
Ne yazık ki yetkililer bu sorunu çözememişlerdir.
Su gibi yaşamınızın her dakikasında en temel ihtiyacımız olan bir konuda böylesi bir performans kabul edilemez.
Bu konuda Çanakkale Belediyesi Esenler halkından özür dilemelidir.
Hatasını kabul ederek, alacağı önlemler konusunda Esenler halkını ikna edecek bir çalışma başlatmalıdır.
Esenlerde su konusu tarafımca kapatılmıştır.
Bundan böyle bu sorunun aynı şekilde devamı noktasında sorgulayacağım konular daha farklı olacaktır.
Susuz bir hayatın düşünülemeyeceği gerçeği ile sularımıza sahip çıkmak adına Çanakkale Çevre Platformu, hepimizi 22/05/2013 günü saat 18.00 de İskele meydanında yapılacak kitlesel basın açıklamasına davet ediyor.
Sularımıza sahip çıkalım, görev hepimizin
