İçimdeki ses ‘işte budur’ dedi bana.
Yıllardır Kürt halkı üzerindeki baskılar öyle anlamsız uygulamalardı ki; küçük bir umut ışığı bile görebilmek veya işareti olacak uygulamalara tanık olmak yüreğimin bir yanında hemen bir sıcaklık oluşturuveriyordu.
İşte böyle bir duygu yaşadım Çanakkale’deki Nevruz kutlamalarında.
Bu bir başlangıç ve örnek olmalıydı; kardeşlik ve barış adına.
Özellik ile çeşitli ırk ,din ve mezhebe mensup halkların omuz omuza vatan savunması yaparak tarih yazdığı bir kent olan Çanakkale’den bu gerçeğin tüm Türkiye’ye ulaştırılması son derece anlamlıydı.
Halkların kardeşliğinin tohumları, o günlerde canlarını yitirerek bu topraklara gömülmüş o kahramanlar tarafından atılmıştı.
Şimdi bizlere düşen; barış ve kardeşlik adına savaşlara, şoven, ötekileştirici politikalara karşı durup, insan hakları ve özgürlükler için demokratik çözüm adına her türlü girişimin yanında durmaktır.
Diyarbakır Sur Belediyesi ve Çanakkale Belediyesi arasında barış köprüsü böyle bir girişimdir..
Bu girişim, bu günlerde Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Aynur Ganiler ile Diyarbakır Özgür Haber Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Naci Sapan ile bir telefon görüşmesi ile kurulan ‘kardeş gazete’ ilişkisi ile yeni bir boyut kazandı.
Bir telefon ile bu ilişki kurulmuştu, çünkü Naci Sapan’ın dediği gibi “Beyin dillerimiz ortaktı”
Bundan böyle Diyarbakır’da bir kardeş gazetemiz var.
Bunun anlamı tüm Çanakkaleliler için çok önemli.
Artık Diyarbakır halkı ile bir empati içersinde olacağız.
Acılarımızı sevinçlerimizi paylaşacağız, duygu ortaklıkları kuracağız.
Yıllardır ötekileştirilen kültüre karşı, kardeşlik ve dostluk motifleri ile karşı duracağız.
Gazetecililik ilkelerimizi her zaman olduğu gibi yine barıştan, dostluktan güzelliklerden yana hayata geçireceğiz.
Halkların kardeşliğinin köprüsü olacak gazetelerimiz.
Biri yapar, biri bozar...
İskele Meydanı’nda Çanakkale Çarşısı Projesinin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmez cinsten.
Burası ile ilgili başlatılan projenin bu kentte eski bir geçmişi var.
Başkan Gökhan bunu çeşitli vesileler ile kamuoyu ile paylaştığı gibi, kentin bir çok kurumunun hafızalarındaki tazeliğini de koruyor.
Peki ne oldu da; vahiy gelmiş gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığı ile Koruma Kuruluna yapılan baskı ve arkasından yapılan müfettiş incelemesi gündeme geldi.
Bunu anlamak için çok çaba sarf etmeye gerek yok.
Ülkemizde AKP’li olmayan yerel yönetimlerin bu uygulamalar sanki kaderi oldu.
Oldu da, olan kime oluyor?
Hepimize…
Bakın, Anafartalar Otelin bulunduğu alanın meydan düzenlemesine dahil edilmesi konusunda yıllardır tavırsız kalan il genel meclisi şimdi bu alanın yıkılarak projeye dahil edilmesini gündeme getiriyor.
Bu sürece kadar birçok masraf yapılarak yapılan çalışmalar üzerine şimdi bir çizgi mi çizeceğiz.
Yapılan masraflar ne olacak?
Bu masraflar sanmayın ki, belediyenin kasasından çıkıyor.
Bizim paramız beyler, bizim paramız.
Birileri siyaseten prim yapacak diye ellerini ceplerimize sokmalarına izin vermeyelim.
Önce Çanakkale halkına bir çağrım olacak
Yapılan siyasal müdahale gereği bu projenin geldiği noktada şimdiye kadar yapılan harcamaların boşa gitmesine izin vermeyelim.
Sonuçta yine halkın cebinden çıkacak olsa da; en azından aptal yerine konulmamıza tepki göstererek şimdiye kadar yapılan masrafların çöpe gitmesine rağmen yeni yapılacak masrafların Çanakkale Belediyesi bütçesinden kullanılmasına karşı çıkalım.
Sanki çok zengin bir kentiz, yap boz at…
Pardon, gelişmişlik düzeyi 2. olan Adana, Kayseri, Denizli, Konya kadar gelişmiş düzeyimiz var, teşvik yasasına göre ya, unutmuşum!...
Çanakkale Belediyesi kent halkının çıkarlarını savunmalıdır.
Gerekir ise o alan iktidarın utancının belgesi olarak öyle bırakılmalıdır.
Bir de bir tabela ile bu utanç belgelendirilmelidir.
‘Böyle yapacaktık, böyle bıraktırıldı’ içerikli bir tabela meydanda bu utancı çok iyi sergileyecektir..
Böylesi siyasi müdahalelerin getirdiği israflara karşı çıkmanın zamanıdır.
Bu ayıp sineye çekilemez.
Çanakkaleliler duyarlılıklarını göstermelidirler.