Vicdanınız hiç sızlamayacak mı?

Bir anneler gününü daha yaşayacağız.
Tüm annelerin bu günlerini kapitalist sistemin anneler üzerinden geliştirdiği istismar ve metalaştırma duygularından arındırılmış bir şekilde ele almak, annelerimize verilecek gerçek ve samimi değerlerin göstergesi haline gelmiştir.

494
Hiç şüphe yok ki, herkes için annesi en değerli varlığıdır.
Ya içinde bulunduğumuz kapitalist sistemin bu alandaki değerleri nedir?
İşte bu sorunun cevabı hepimizi tavır almaya götürecek kadar olumsuzluklarla doludur.
 
Bu yıl Anneler Günü dendiği zaman; hemen aklıma ÇOMÜ’de işten atılan bir annenin meydandaki feryat ve isyanı aklıma geliyor.
ÇOMÜ’de işten atılan işçilerin büyük bir çoğunluğunu kadınlar, anneler oluşturuyor.
İşten atılmalarının hemen sonrasında yapmış oldukları bir basın açıklamasında “hamileyim işten atıldım” dövizi ile katılan bir anne adayının ruh halini ne kadarımız anlayabildi?
Şimdi anneler günü için şatafatlı mesajlar verenler ne yaptılar acaba bu vicdansızlık karşısında?.
Hatta vicdanları sızlamadan bu karara imza atanlar şimdi çıkıp bir de Anneler Günü kutlaması yapacaklar!
Tüm bunları sorgulamalıyız, göstermelik olan her tavrı mahkum etmeliyiz ki ;gerçekler ortaya çıksın.
 
Ya Raboski de çocukları katledilen annelerin feryatlarını duyabiliyor musunuz ?
135 gün geçti üzerinden ne yapıldı sorumlular için.
Koca bir hiç…
Sadece  annelik duygusunun istismarı için söylenen güzel sözler ortalığı kapladı.
 
İşte böylesi koşullarda böylesi bir ülkede annelik değerinin toplumsal sistemde hiçbir karşılık bulmadığı koşullarda bizlere çok daha büyük sorumluluklar düşmektedir.
 
Ya çocuklarını işkencede, gözaltında kaybeden, 371 haftadır onları arayan Cumartesi Anne’lerine  ne diyeceğiz.
Nasıl kutlayacağız onların Anneler Günü’nü.
 
Bir kulak verelim bir cumartesi annesinin haykırışına;
“Oğlumun kemiklerini istiyorum, oğlumun mezarını istiyorum, bana onun kemiklerini getirin, bana oğlumun mezarını verin...”
 
Ülkemizdeki annelik gerçeği acılar ile dolu.
Bu acıları paylaşarak, acıların umut ve daha iyi bir geleceğe dönüşümü yine bizlerin elinde.
Bunun için hepimizin yapacağı bir şeyler var.
Gelin bu anneler gününde hamasetten arınmış gerçekçi bir çıkışın başlangıcına imza atın.
ÇOMÜ’de işten atılan annelerin mücadelesine destek verin.
Bu karara imza atanları kınayın, teşhir edin.
Gerçekçi olun.
 
İstanbul insan Hakları Derneği’nin Cumartesi Anneleri için yaptığı 372. Buluşma çağrısını sizler ile paylaşarak bir kez daha tüm annelerin Anneler  Günü’nü kutlarım
 
KAYIPLARIMIZI İSTİYORUZ!
(372. Kez Galatasaray’dayız.)
 
37 yaşındaki Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994`de eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte akraba ziyareti dönüşü, İstanbul/Kanarya’daki evinin önünden kimliklerini gösteren polisler tarafından gözaltına alındı.
 
30 yaşındaki Kasım Alpsoy, 18 Mayıs 1994`te sabaha karşı Adana`daki evi basılarak polislerce gözaltına alınıp Adana İstihbarat Dairesi`ne götürüldü.
 
Onlar bir daha evlerine dönemediler.
18 yıldır devlet iki kuzenin gözaltına alındıklarını hep inkar etti.
18 yıldır yargı “devletin yüksek çıkarları”nı koruma refleksiyle davrandı.
18 yıldır onları katledenler, kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu.
 
Kasım ve Halil Alpsoy’un çocukları Galatasaray’da büyüdü.Şimdi de torunları Galatasaray’da büyüyor…
Onların 3 kuşaktır süren adalet taleplerine kulaklarını tıkayanlara “yalnız değiller” demek için, sizi de kırmızı bir karanfille Galatasaray’a çağırıyoruz.
 
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara karşı Komisyon
 
Tarih : 12 Mayıs 2012
Saat : 12:00
Yer : GALATASARAY MEYDANI
Paylaş