Vatandaş kredi batağında
Bankaların kolay kredi avantajları sunması, cazip ödemeli ev ve kampanyalı araç kredileri ve hayatın kolaylaştırıcılığına soyunan kredi kartlarına olan borçlarını ödeyemeyen vatandaş borç batağına saplandı.
2012 yılında bireysel kredi kullanımında özellikle ihtiyaç kredilerinde yüzde 14.7 artış gözlemlenirken, son bir yıl içinde tüketici kredilerinde yaşanan toplam artış dikkati çekti. Konut kredilerinin yüzde 14, taşıt kredilerinin yüzde 8, diğer tüketici kredilerinin ise yüzde 15.7 artış gösterdiği Türkiye`de üretmeden tüketen vatandaşlar borçların altından kalkamaz duruma geldi. Merkez Bankası`nın verilerine göre ise sadece 2012 yılında bireysel kredi borcunu ödeyemeyen kişi sayısı yüzde 125.8, bireysel kredisini ödeyemeyen sayısı 423 bini geçerken, kredi kartını ödeyemediği için yasal takibe alınan kişi sayısı ise yüzde 109 artarak 545 bine ulaştı. Çanakkale`de de kredi etkisinin piyasada çekingenlik yarattığını söyleyen uzmanlar Demircioğlu Caddesi`nde bile esnafın siftah yapamadan kepenk kapattığını ve bu darboğazdan çıkmanın tek yolunun hükümetin yapacağı yeni yapılandırma olduğunu düşünüyor.
“Borçlar fışkırmaya başladı”
Ali Rıza Berkit / TTÜKODER Çanakkale Şube Başkanı: “Bu borçlanma ve ödeyememe tablosu bir ülkede tarımda, sanayide her alanda üretmeden tüketmenin bir sonudur. Son yıllarda AKP`nin izlediği politika tüketim odaklıdır. Sürekli tüketimi özendiren ve vatandaşı tüketime teşvik eden ve parası olmayan vatandaşa da borçlanma alternatifi sunma mantığıdır. Bu noktada artık borçlar fışkırmaya başlamıştır. Hükümetin önceki dönemlerde olduğu gibi mağdur olan tüketicye karşı bankalar bazında yeni bir yapılandırma yöntemine gitmesi gerekmektedir. BDDK da bankaların özel işletim ücreti adı altında kestiği paralar denetim altına almalıdır. Bugün tüketicinin en büyük şikayetlerinden biri de budur. Bir tüketicimiz 2005 yılında hesabına 100 Euro yatırmış, çekmek istediğinde yatırmış olduğu hesaptaki paranın erimiş olduğunu görmüş. Yine bir hafta önce hesabına 300 TL yatıran bir tüketicimiz ise çekmek istediğinde, 45 lirasının hesap işletim ücreti nedeniyle kesildiğini fark etmiş. Bir ülkede ekonomi bu kadar zordayken bankaların para kazanması bu kadar kolay olmamalı.”
Erdal Akarsu / Çanakkale Müteahhitler Birliği Derneği Başkanı: “Herkes borçlu. Ev alanlar uzun vadeli borçlandığı ve ailede çalışan iki kişiden birinin maaşına endeskli borçlandığı ve planlamasını ona göre yaptığı için ev kredilerini ödeme noktasında Çanakkale bazında çok ciddi bir sıkıntı yok. Ama ekstra giderler her zaman çıkıyor. Herkesin en büyük hayali ev sahibi olmaktır. Piyasadaki bu daralma yeni planlamaları etkilediği için, yeni ev satışlarına da olumsuz yanıyor. Bunun nedeni genel sistem yanlışlığı. Bakıyorsunuz adamın maaşı 2 bin lira, 30 bin lira bankaya borçlu. Bu şekilde olmamalı. Herkesin gelirine göre ödeme gücü olduğundan ona göre limit belirlenmeli. Bir insanın maaşı azsa cebinde 5 tane kredi kartı varsa, bu sıkıntıdır. Dünyada en çok kar açıklayan da Türk Bankaları. Bankalar çok cazip ve düşük fazilerle kredi vermek için yarışıyorlar. Bu da vatandaşı yanıltıyor. Bankalar düşük ödemeli kredi veriyor, ama yüksek faiz alıyorlar, bu da geçici bir çözüm oluyor.”
“İnsanlarda para varsa harcar, yoksa harcayamaz”
Salih Özkan / Çanakkale TURYAP Temsilcisi: “Piyasada bir çekingenlik var. İnsanlarda para varsa ve insanlar para harcarsa piyasa canlanır. Bol bol kredi kart dağıtıyorlar, ama Mortgage alanlar ve ev kredisi kullananlar kredi kartından önce bu borcu elzem kabul edip ödüyorlar. Kartları ise öteleme yoluna gidiyorlar. İşçi ve memura yapılan zam düşük olduğu için piyasada hareket yok. Çanakkale`de Demiricioğlu Caddesi`nde esnaf bazen siftah yapamadan kepenk kapatıyor. Piyasadaki hareketlilik gelirle orantılıdır. İnsanların cebinde para yoksa, harcayamaz, varsa harcar.”
“Sona yaklaştık”
Cengiz Demirel / S.M.M.M: “İnsanların ev kredilerini ve kredi kartlarını ödeyememesi yeni bir durum değil. Türkiye`de insanlar uzun yıllardan beri borçla yaşıyor. Tüketici kredileri, ev ve araç kredileri yanında kredi kartı ile sistemi ileri götürmeye çalıştılar. Bu borçlanma durumunun da bir sınırı var. Artık bu sona yaklaştık. Üretmeden tüketmenin toplumsal bir sonucu bu. İnsanlar kazanamadığını harcayarak bu noktalara geldi. Bunun neticesini ve etkilerini bir dönem daha yaşamaya devam edeceğiz.”