İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, TBMM’de parti grubu adına bir konuşma yaptı. Sözlerine “Sizler Habil yerine Kabil, Musa yerine Firavun, Yusuf yerine Züleyha olmayı tercih edebilirsiniz. Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; İYİ Parti Grubum adına, 19'uncu madde üzerine söz almış bulunuyorum.” diyerek başlayan Uz, şunları söyledi:
“Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. Kıymetli milletvekilleri, torba yasa marifetiyle Meclisimize getirilen kanun teklifinin yanlışlarını her bir milletvekilimiz bu kürsüden milletimize arz ettiler.
Bu sebeple adaletin arkasından dolanmayı marifet sayan bu anlayışınıza itirazen bir konuşma yapmayı arzu ettim. Bize yaşattığınız bu dönem, milletimizin yorgun düştüğü, gençlerin hayal kuramadığı, emeklinin ay sonunu getiremediği, mülakatla yarınlarının çalındığı, tarım ve hayvancılığın bittiği bir dönem.
Bu dönemin mimarı elbette ki AK Parti ve sizlersiniz. Unutmamalısınız ki siz bu Meclisi sadece yasama organı değil Türk milletinin geleceğini, iradesini, onurunu temsil eden çatı olarak gördüğünüzde yol almaya başlayabiliriz. Bu sebeple seçilmişlerin dahi güvende olmadığı bir Türkiye kabul edilemez.
“DEVLET SADECE BİNA, KURUM TABELADAN İBARET DEĞİLDİR”
Devlet sadece bina, kurum, tabeladan ibaret değildir; devlet adaletle ancak ayakta durur. Konuşmamın başında bir tercihten bahsettim. Habil yerine Kabil, Musa yerine Firavun, Yusuf yerine Züleyha olmak elbette sizin tercihiniz.
Bunu niye ve niçin söylüyorum?
Çünkü milletimizin helal oylarıyla her birimiz seçildik, bu Mecliste görev yapıyoruz ve bu Meclis bir Komisyon kurdu Kartalkaya'yla ilgili. Bu Komisyonumuz bir çalışma yaptı, yerinde inceledi ve herkesi dinledi, sadece bakanlar hariç.
36'sı çocuk ve genç olmak üzere 78 canımızı kaybettik ve burada hem bilirkişi raporları, aynı zamanda yargı yani savcılık bu konuyla ilgili itfaiyeyi, il özel idaresini birinci derecede suçlu bulmak suretiyle, aynı zamanda Turizm Bakanlığını ve Çalışma Bakanlığını birinci derecede suçlu ilan etti ve bunun yargılanması talebinde bulundu.
Aynı zamanda, İçişleri Bakanlığı ve Çevre Bakanlığını da tali kusurlu bulmak suretiyle bir sonuç yayınladı. Mecliste Komisyon olarak gücümüzün yetmediği bir ortam oluştu.
Nedir o?
Çünkü Turizm Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı Komisyona gelip ifade vermediği gibi, Bakanlar gelmediği gibi, kendisine bağlı memurların da yargılanmasına müsaade etmedi.
Yani Meclis Komisyonu, Meclis ve yargının gücü yetmedi çünkü Bakanlar dedi ki: "Biz bir seçmene tabiyiz, bizi seçen bir kişi o da Sayın Recep Tayyip Erdoğan." Ama unutmayın ki Sayın Cumhurbaşkanını da seçen 86 milyon. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki her bir vekili, her birimizi seçen de bu millet, 86 milyon kişi.
Eğer siz Bakanın Komisyona gelmesine "Ben seçtim." diyerek müsaade etmiyorsanız, eğer "Onu seçen benim." diyorsanız, sizi seçen Türk milletine onların bir şekilde gelip orada aydınlatma görevini yapmasını arzu etmiyorsanız, oraya Sayın Cumhurbaşkanı olarak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan olarak sizin gelip bunu açıklamanız lazım.
Çünkü orada 78 can kaybettik, aileler kayboldu, orada Alp'i, Yiğit'i kaybettik, orada 16 yaşında ve 13 yaşında çocuklarımıza kaybettik.
Orada sorumluluğu olan itfaiye tutuklu efendim, orada sorumluluğu olan il özel idaresi mensupları tutuklu ama asıl sorumlular, orayı denetlemeyenler can ve mal güvenliğinden kanunen sorumlu olduğu bilinen Turizm Bakanlığının hiçbir çalışanı, hiçbir memuru; Çalışma Bakanlığının hiçbir çalışanı, hiçbir memuru maalesef, savcının talebi olmasına rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin talebi olmasına rağmen buradan milletimize sesleniyorum, bizim gücümüz onları tam yüz beş gündür adaletin karşısına çıkarmaya yetmiyor.
İşte, parlamenter sistemden ödün vermenin ve tek adam sistemine geçmenin ne kadar zararlı ve sıkıntılı olduğunu da hep birlikte görmüş ve yaşamış olduk.
Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.”
(HABER MERKEZİ)