KHK`lar ile ihraç edilen 4 bin 239 KESK`li işlemin iptali için OHAL İşlemleri için İnceleme Komisyonuna başvurmuştu. Başvuru yapanlar arasında yer alan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Çanakkale Şubesi yönetim kurulu üyesi Ayşegül Sandıkçıoğlu ve Devrim Karaca`nın ise başvuruları reddedildi. KESK Çanakkale Şubeler Platformu, Sandıkçıoğlu ve Karaca`nın işlerine iade edilmesini istedi. Burada konuşan Eğitim-Sen Şube Sekreteri Dilek Ural, "Büro Emekçileri Sendikası (BES) Çanakkale Şubesi yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız Ayşegül Sandıkçıoğlu ve Devrim Karaca`nın başvuruları da, OHAL Komisyonunca 5 buçuk yılın ardından hukuksuzca reddedilmiştir. Kamu emekçilerinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihraç edilmesi, vatandaşlık haklarının sınırlandırılması düzenlemesi nasıl bir zorbalıkla karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir" sözlerine yer verdi.
"Sendikal haklar alanlarında yaşanan ihlaller daha ağır hale geldi"
Ural, son yıllarda insan hakları, özgürlükleri ve sendikal haklar alanlarında daha çok ihlallerin yaşandığını belirterek, "15 Temmuz 2016`daki başarısız darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile daha da ağır hale gelmiştir. Kamu emekçileri ve konfederasyonumuz gibi hükümet politikalarına muhalif olan sendika üye, aktivist ve yöneticileri KHK`lar aracılığıyla bir anda ve keyfi bir biçimde kamu görevinden ihraç edilmiştir. İhraç edilen 160 bin civarındaki kamu emekçisi arasında 4 bin 269 KESK üyesi bulunmaktadır. Üye ve yöneticilerimizin haklarını koruma amacımız doğrultusunda, 1 Eylül 2016`da başlayan ihraçlar sonrası, hukuk önünde hak arama süreçlerini başlattık. Yürüttüğümüz çabaları boşa çıkarma ve yargıya erişimimizi geciktirmek için; 23 Ocak 2017`de yayınlanan 685 sayılı KHK uyarınca OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kuruldu. KESK olarak, ilk andan itibaren Komisyonun yetkili bir hukuk organı olmadığı, bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile seçilen üyelerin profili, çalışma güvencelerinin olmaması gibi nedenlerle etkili bir başvuru yolu olmadığı yönündeki kaygı ve eleştirilerimizi ifade ettik. Gelinen aşama haklılığımızı daha da netleştirmiştir. Anayasa Mahkemesi 26 Temmuz 2019 tarihli kararında, KHK`larda ifade edilen ve üyelerimizin ihraç edilmesine gerekçe yapılan "Devletin milli güvenliğine karşı faaliyet yürüten terör örgütleri veya bir başka yasadışı örgüt üyesi olma, ilişkili veya iltisaklı olma" iddiasının herhangi bir hukuki temeli olmadığını tespit etmiştir" dedi.
"Başvuruları hukuksuzca reddedildi "
Ural OHAL komisyonuna Büro Emekçileri Sendikası Çanakkale Şubesi yönetim kurulu üyesi iki arkadaşlarının başvurularına ilişkin ise, "Üye ve yöneticilerimizin ihracına gerekçe yapılan fiiller sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili olmasına, hukuken karmaşık ve uzun incelemeler gerektirmemesine rağmen; OHAL Komisyonu incelemeleri özel olarak geciktirmekte ve Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymaktadır. Büro Emekçileri Sendikası (BES) Çanakkale Şubesi yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız Ayşegül Sandıkçıoğlu ve Devrim Karaca`nın başvuruları da, OHAL Komisyonunca 5 buçuk yılın ardından hukuksuzca reddedilmiştir" sözlerine yer verdi.
"Mücadelemiz kesintisiz devam ediyor"
Genel sekreter Ural hak ve özgürlükler için mücadelelerini sürdüreceklerini ifade ederek, "Kamu emekçilerinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihraç edilmesi, vatandaşlık haklarının sınırlandırılması düzenlemesi nasıl bir zorbalıkla karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir. KESK olarak sendikal hak ve özgürlüklere yönelik ihlallerin artmasına ve ihraç üyelerimizin görevlerine iade edilmelerine yönelik hukuki, fiili ve meşru mücadelemiz kesintisiz devam etmektedir" diye belirtti.
"Hak kayıpları karşılanmalı"
Ural sendika ve konfederasyon olarak taleplerini ise şu şekilde sıraladı, "Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. 375 sayılı KHK`ya eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır. İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır"
"Baskı politikalarına son verilmeli"
KHK ile ihraç edilen arkadaşlarının görevlerine iade edilmesi için mücadelelerini sürdüreceklerini kaydeden Ural, "Toplumsal barış, toplumsal özgürlük, demokratik haklarımız için mücadelemize devam edeceğiz. Bir gider bin geliriz. Son arkadaşımız görevine iade edilinceye, bu zulüm bitinceye kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. KHK`lar gidecek biz kalacağız. İktidar bloğunun temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, Anayasayı hiçe sayan, yargıyı siyasallaştıran uygulamalarından rahatsız olan, hukuksuz ihraçlar olmak üzere bu uygulamalar nedeniyle mağdur olan, demokrasi, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet talebi olan tüm kesimleri bir kez daha dayanışmaya çağırıyoruz" ifadelerine yer verdi.
(Damla Yeltekin)