Türkeş; “Mini buzul çağından söz edilemez”
Küresel soğuma, mini buzul çağı tartışmalarına iklimbilimci Prof. Dr. Murat Türkeş son noktayı koydu.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, yaşanan kısa süreli iklimsel olaylarla küresel soğumadan söz edilemeyeceğini bildirdi.
Prof. Dr. Türkeş; “Egemen olan iklim değişikliği açısından küresel ısınmadır. Önümüzdeki 30-50-70 yılda sıcaklık artışı ve buna bağlı olarak kuraklaşma dünyanın birçok yerinde donlu gün sayısının azalması, akarsu akımlarının azalması gibi genel olarak su kaynaklarının zayıflaması gibi sonuçlar üretiyor. Bütün, Akdeniz havzasında önümüzdeki 100 yıl içerisinde Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu alanda benzer etkiler olacağını gösteriyor” dedi.
Prof. Dr. Türkeş şunları söyledi; ”Her yıl özellikle havaların soğuduğu dönemlerde kışın sert geçtiği zamanlarda batıda ve bizde bu tür haberler çıkıyor. Bir anlamda uçuruluyor. Küresel iklim değişikliği konusunda bugün küresel ölçekte uzlaşma olmakla birlikte bazı sanayileşmiş ülkeler özellikle enerji ve fosil yakıt lobileri ve bunlara bağlı bazı az sayıdaki, bilim insanları ve yayın organları bu soğuk havaları hava, iklim, iklim değişikliği arasında çok net bir ayrım olmasına karşın gündeme geliyor. Havaların soğuk olduğu dönemlerde özellikle kışın çok sert geçtiği zamanlarda küresel iklim değişikliği insanın iklim değişikliği üzerinde etkisi yok, havalar bir ısınıyor bir soğuyor, iki senedir hava soğuk geçiyor gibi yapay bir gündem oluşturuyor. Gözlenen ve geçmiş iklim değişikliği dahil iklim modelleri ile konuyu tüm boyutlarıyla çalışıyorum. Biz bilim insanları açısından bugün için elimizde bir küresel soğumadan söz edilebilecek klimatolojik kanıtlar yok. Ancak bölgesel olarak yerkürenin bazı bölgelerinde görece daha fazla ısınma gözlenirken bazı bölgelerinde ise daha az ısınma, hatta zayıf soğuma emarelerini görebiliyoruz. Bu değişim geçirimli eğilimlerin hiçbirisi bugün için küresel ölçekte bir soğumanın varlığını göstermiyor. Böyle bir şey yok. Geçmiş iklim kayıtlarına baktığımızda bugünkü iklim son 10 bin yılda evrimleşmiştir. Yaklaşık günümüzden 20 bin yıl önce son buzul çağı en şiddetli dönemini yaşamıştır ama son on binyıldan beri bugünkü iklim evrimleşmiştir. Bizde son on bin yıla baktığımızda daha sıcak daha soğuk dönemler görüyoruz. Örnek olarak M.S. 1000-13000 yılları arasında sıcak ortaçağ yaşandı. Ama hemen ardından da MS. 1450-1850 döneminde daha çok kuzey yarımküre Avrupa da etkili olan küçük buzul çağı yaşanmıştır. Ama bunlar, 1-2 yıllık hava durumları değildir. Bunlar, birkaç on bin yıldan birkaç yüz bin yıla kadar değişen çeşitli zaman ölçeklerindeki değişikliklerdir. Bugün için esas olan, insan kaynaklı iklim değişikliği küresel ısınma yaşanıyor. Hem doğal iklim değişikliği hem de insanın etkisi ile atmosferdeki sera gazlarının birikimiyle artmasından kaynaklanan bir küresel iklim değişikliği ve en önemli en kolay algılanan sonucu olan bir küresel ısınma söz konusudur. Bu sadece sıcaklık artışı ile söz konusu değil, yanında kuraklık, karlı, buzlu, dondurucu soğukların azalması kar yağışının azalması kar ve buzul örtüsünün azalması su kaynaklarının azalması buharlaşmanın artması hidrolojik döngünün kuvvetlenmesi gibi daha çok ısınmanın ve bunun sonucunda doğrudan ya da dolaylı olarak ortaya çıkan değişiklikler vardır. Başka deyişle egemen olan iklim değişikliği açısından küresel ısınmadır, egemen olan ekstrem hava ve iklim olaylarının sıcak hava olaylarının sellerin, taşkınların yaşanmasıdır. Kar, buz örtüsünün azalmasıdır. Bütün iklim modelleri de en gelişmişinden orta düzeyde olana kadar çeşitli senaryolara dayalı bunun sonuçlarına baktığımızda önümüzdeki 30-50-70 yılda sıcaklık artışı ve buna bağlı olarak kuraklaşma dünyanın birçok yerinde donlu gün sayısının azalması, akarsu akımlarının azalması gibi genel olarak su kaynaklarının zayıflaması gibi sonuçlar üretiyor. Bütün, Akdeniz havzasında önümüzdeki 100 yıl içerisinde Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu alanda benzer etkiler olacağını gösteriyor.”