"Türk milleti size kölelik yapmak zorunda değil!"

Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin geneli üzerine Meclis'teki İYİ Parti grubu adına konuşan İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, söz konusu kanun teklifinin Türk milletinin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik olmaktan ziyade, bazı yabancı yatırımcıların talepleri doğrultusunda hazırlandığı gördüklerini belirterek "Türk milleti size kölelik yapmak zorunda değil." dedi.

760

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin geneli üzerine Meclis'teki İYİ Parti grubu adına söz aldı.

"Bu teklif bir yangından mal kaçırma hadisesinden başka bir şey değildir"

Komisyonların bir tür baştan savma süreci olarak görüldüğünü belirten Uz, "Uygulamada yasama çalışmalarının mutfağı niteliğindeki komisyonlar, bir tür baştan savma süreç olarak görülmekte; Genel Kurul'da ise, sağlıklı müzakere süreci işletilememektedir. Söz konusu kanun teklifinin, 23.07.2024 günü saat 14.00'te Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nun yapacağı toplantının gündemine alındığı; söz konusu teklife ilişkin komisyon toplantısının yapılacağı sabah saat 10.00'da tüm komisyon üyelerine, gayri resmi bir bilgilendirme toplantısı yapılacağı bildirilmiştir. Bilgilendirme toplantısı yaklaşık 2 saat sürmüştür.

14 maddelik kanun teklifi Komisyonu'nun saat 14.00'te başlayan birleşiminde 10 saatlik bir çalışma süreci sonunda kabul edilmiştir. Bu teklif bir yangından mal kaçırma hadisesinden başka bir şey değildir.

Bununla birlikte, söz konusu kanun teklifinin tali komisyon olarak görevlendirilen Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmemiştir. Ayrıca, Komisyon görüşmeleri esnasında etki analizi adı altında birkaç sayfalık bir çalışmanın, dağıtılmış olması doğru bir kanun yapım sürecini ifade etmediği gibi, devlet ciddiyetine de yakışmayan bir uygulamadır.

Alelacele çıkarılan kanunların, anayasa mahkemesinden dönen kanuni düzenlemelerin ve “çok mahzurlu bir kanun yapma tekniği olan torba kanunlarla ile” sürekli saygınlığı zedelenen yüce meclisimize verdiğiniz zararlara dikkat çekmek istiyorum." dedi.

"Hem zaman hem emek kaybı"

Söz konusu kanunların anayasaya ve kanun yapma tekniğine aykırı olduğunu dile getiren İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz konuşmasına şöyle devam etti:

"İçeriğini doğru düzgün bilmediğiniz, anayasaya ve kanun yapma tekniğine aykırı kanunları meclise getirmekten vazgeçin! Hem zaman kaybına hem de çok büyük emek kaybına sebebiyet veriyorsunuz!

Üzerinde tartıştığımız torba kanunun ilk iki maddesi anayasa mahkemesi tarafından yapılan iptalin düzeltilmesi ile ilgili olması yüce meclise saygısızlıktır!

Genel kurul gündemimize gelen teklifin 3,4,5, ve 6. maddeleri internet bankacılığına yönelik düzenlemeleri içermektedir. Bu kanun teklifi ile; bankacılık mevzuatına uyum sağlanması amacıyla, tüketicilere yönelik kredi sözleşmelerinde şartlar yeniden düzenlenmekte ve tüketici kredisine internet kanalıyla ulaşım kolaylaştırılmaya çalışılmaktadır.

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum, Ülkemizin dijital dönüşümünü destekliyoruz. Dijital dönüşüm ile birlikte hayatımızın bazı alanda kolaylaştıracağını düşünmekle birlikte; bunun arka planına bakmamız gerekmektedir. Dijital bankacılığın yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel bankacılık şubelerinin kapanması ve bunun sonucunda birçoğu alanında uzman bankacının işsiz kalma riski de göz ardı edilmemelidir.

Ne yazık ki birçok alanda olduğu gibi dijital dönüşüm konusunda da kervan yolda dizilir anlayışı ile hareket eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Herhangi bir düzenleme yapılmadan Türkiye’de üç dijital banka geçtiğimiz yıl kuruldu. Bunlar arasında yabancı sermaye ağırlıklı bankacılık kuruluşları da var.

Yeterli kanuni düzenleme ve altyapı oluşturulmadan niçin bu dijital bankalara idari tasarruf ile faaliyet izni verildi? Bu yüce meclise saygısızlık değil mi? Kanuni altyapısı olmadan ciddi iktisadi teşebbüslerin kurulmasının risklerini vatandaşın sırtına yüklediğinizin farkında değil misiniz? Teklifin; 7, 8 ve 9 uncu maddesiyle "doğrudan satış sistemine yönelik yeni düzenleme ve ceza arttırımlarına gidilmesi; 10 uncu maddesiyle Reklam Kurulunun mevcut "hâksiz ticari Uygulamalar" ve "ticari reklam ihlalleri" nedeniyle kestiği cezalara karşı da uzlaşma yolunun açılması sağlanmaktadır. İdari cezaların tahsil edilememesi sorunu kamu yönetimimizin kanayan yarası olarak kalmaya devam etmektedir. Bu kanuni düzenlemenin 11 ve 12. maddeleri en önemli maddeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kanun teklifinin genel çerçevesi ve teklif sahiplerinin komisyondaki yaklaşımları incelendiğinde, 15 maddelik kanun teklifinin esasen yalnızca 2 maddeyi Meclis'e sunma amacı taşıdığı anlaşılmaktadır.

İktidar partisinin acilen yasalaştırmak istediği bu iki madde, tüketici hakları konusunda öncelikli olan birçok konunun ihmal edilmesine ve ertelenmesine yol açmıştır. Bu sebeple, söz konusu kanun teklifinin Türk milletinin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik olmaktan ziyade, bazı yabancı yatırımcıların talepleri doğrultusunda hazırlandığı görüyoruz.

Henüz uygulama sonuçları görülmeyen bir Kanunun ilk kez tahsil edilecek lisans bedelleri düzenlemesini iki yıl içinde değiştiren bu teklif "hızlı yasama" yoluyla sektör içinde sonuçları belirsiz düzenlemeler getirmek anlamına gelmektedir. Israrla, Komisyonda farklı senaryolara göre kendi varsayımlarımızı paylaşmamıza rağmen, Bakanlık ve teklif sahipleri tarafından şirketlerin tabi tutulacağı tutarlar paylaşılmamıştır.

Asıl tartışma lisans bedellerinin düşük tutardan ödenmesi halinde Kanunun "çok kazanandan çok, az kazanandan az" alınmasına dair temel iskeletinin bozulacağına dair uyarıların ısrarla göz ardı edilmesidir.

Bu durumda teklifin lisans bedelinin hesaplanma yöntemi ve dilimlerine "şimdilik" dokunmayarak, lisans bedeline konu net işlem hacminden daha fazla ihracat tutarının ve yatırım harcamasının düşülmesi yoluyla şirketlere daha az lisans bedeli ödetilme imkân sağlamaktadır.

6563 sayılı kanununa göre mevcut lisans bedelini eşikleri ve lisans ücret oranlarına baktığımızda; net işlem hacmi 200 milyar lira civarında olan firmalar %20 lisans ücreti oranı ile 3 milyar TL üzeri bir ödeme yaparken, 410 milyar TL işlem hacmine sahip bir firma yüzde 25 lisans oranıyla 40 milyar TL’nin üzerinde bir ödeme yapmak durumu ile karşı karşıya iken, bu çıkacak düzenlemeyle bu rakam 11 Milyar TL’ye düşmesi öngörülüyor.
Yani bu yasanın tam olarak ‘Trendyol’ Çin adına çıkarıldığının belgesini C bendine koymuşsunuz. Diyorsunuz ki b bendinde haddin aşılıp aşılmadığı tespitinde %15 altında had aşımları dikkate alınmaz.

Şunu diyorsunuz, en büyük Pazar payına sahip ‘Trendyol’un Pazar payı %21-22 aralığında, dolayısıyla katlı ihracat ve yatırım desteğinden yararlanması için %20-23 aralığında tutalım ki, Trendyol’dan lisans ücreti almayalım. Kaldı ki bu Çinli AliBaba şirketinin aldığı bu firma Türki’ye beş yıldır bir kuruş vergi ödememiştir.

Bu da şu demektir. Yaklaşık milletin hanesine girmesi gereken 80 milyar Türk lirası bu düzenlemeyle FAKİR! ÇİN DEVLETİNE bırakılmaktadır. O zaman size soruyorum? Siz Çin vatandaşının mı refahını düşünüyorsunuz? Yoksa Türk vatandaşımızın mı?

Kamunun Vazgeçeceği Gelir Karşılığında Elde Edilecek Fayda Belirsizdir...

Niçin milletin parasını bu şirketlerde bırakıyorsunuz?

Neden, Çin sermayeli bir şirketin göz göre göre piyasada tekelleşmesinin önünü açıyorsunuz? Bu ısrar neden? Ne hikmetse Çinli Ali babaya veya hükümete yakın iş adamlarına gelince; vergiler, lisans paraları bir kalemde silinsin; vatandaşa sıra gelince de ek vergi almak için türlü türlü yeni yollar icat edilsin.

En ucuz otomobili alabilmek için vatandaş en az 500 bin lira vergi ödemek mecburiyetinde kalsın. Hatta bununla da yetinmeyip çift MTV ödesin, bu da yetmesin 4 bin TL hane başı ödesin. Beyler, Devleti dilenci konumuna düşürdünüz!

Bunun sebebi, hatalı teşvik ve ihracat politikası, plan odaklı olmaktan çıkan, kısa vadeli yatırımların cazibesine kapılan ve iktisadi bağımsızlığını yitiren bir zihniyetin sonucudur.

Ülkemiz, son aylarda BYD adında otomobil firmasına yasa yoluyla sağlanan teşvik ve vergi kolaylıklarının ardından, şimdi de Trendyol’un baskıları altında yine plansız ve ayrıcalık içeren, adrese teslim bir ihracat ve yatırım teşviki ile tartışılmaktadır.

"2018-2020 yılları arasında yaşanan pazar payı değişimi incelendiğinde, 2018 yılından sonra sektörde kırılma gerçekleştiği; bu yıldan itibaren en yüksek pazar pay artışının, Trendyol tarafından kaydedildigi; en büyük pazar payı kaybının ise, N11 ve Gitti Gidiyor tarafından gerçekleştiği; Hepsiburada'nın, pazar payını koruma eğiliminde olduğu; 2018 yılında pazara giriş yapan Amazon Türkiye’nin ise, kısıtlı pazar payı artışı sağladığı anlaşılmaktadır

Ak Parti’nin, Gazi Meclise getirdiği bu yasal düzenlemeyle, sizin kime ve neye hizmet ettiğinizi unuttuğunuz anlamına gelir.
Komisyon çalışmalarında yapmış olduğumuz tüm itirazlara rağmen, halen tatminkâr bir cevap alamadık. Bu kadar ağır bir şüpheyi, bu aziz meclisin sırtına yükleyen Ak Parti grubuna bir an evvel bu teklifi yeniden komisyon gündemine çekmesine talep ediyoruz! Mevzuattaki e-ticaret şirketlerinin lisans ücretlerine ilişkin kanun maddeleri incelendiğinde iki ana problem göze çarpmaktadır:

Bunlardan ilki net işlem hacmi üzerinden lisans payının hesaplanması, ikincisi ise pazar payı hesaplanırken de sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payının hesaplanmasıdır. Bu iki etmen birlikte değerlendirdiğinde temel bir problemi doğurmaktadır. Bütün lisanslama ücretinin net işlem hacmi üzerinden yapılması sakıncalıdır zira net işlem hacmi yüksek olan şirketler bir noktadan sonra çok yüksek oranda lisans ücreti ödemeye mahkûm edilmektedir.

Kanun teklifinin ilgili maddeleri; net işlem hacmi üzerinden değil, gelir üzerinden bir lisans ücreti hesaplamasını içerdiğinde ve pazar paylarının kontrol edilmesi amaçlandığında doğru bir hal alacaktır. Mevzuatta yer aldığı gibi teklifteki ilgili maddelerde de sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payının baz alındığı görülmektedir.

Yani sadece pazar yerlerinin pazar payı oranına bakıldığında, birinci büyük şirketin pazar payı yüzde 55 olduğu ama bütün e-ticaret sektörüne bakıldığında yüzde 21 olduğu görülmektedir. Aradaki ciddi fark, birinci olan şirketin piyasa büyüklüğünün neye göre belirlendiği sorusunu akla getirmektedir. Bu çerçevede “Şirketlerin büyüklüğü e-ticaret sektörüne göre mi yoksa pazar yerlerine göre mi belirlenecektir?” sorusu cevaplanamadığından devamında yapılan tüm çalışmalar yetersiz kalacaktır.

"Türk milleti size kölelik yapmak zorunda değil."

22 Yıllardır ülkemizi yöneten AKP hükümeti, vatandaşlarımızın sırtına yeni yükler bindirmeye devam ediyor. Geçim sıkıntıları, eğitimdeki sorunlar, zamlar ve Yeni Vergi Paketi ile milletimiz daha da zor duruma düşürülüyor.

Hane halklarını sürekli borçlandırarak çılgınca bir tüketime teşvik eden çarpık- gayri insani ekonomik düzene itirazımız var. Tasarruf yapmayan bir ekonomi yatırım yapamaz, yatırım yapamayan bir ekonomi de sağlıklı büyüyemez.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, tarih boyunca hiç karşılaşmadıkları kadar büyük bir geçim sıkıntısı ile karşı karşıya. Bu millet, her zorluğun üstesinden gelirken, bugün sırtına bindirilen bu ağır yüklerle nasıl mücadele edecek?

Türk milleti size kölelik yapmak zorunda değil.

Yoksullukla mücadele vaadiyle iktidar oldunuz, Cumhuriyet tarihinin en derin yoksulluk sarmalını inşa ettiniz. Yolsuzlukla mücadele sözüyle iktidara geldiniz eşi benzeri görülmemiş yolsuzlukların çıkmasına sebebiyet verdiniz. Ülkede, bugün itibarıyla yasağın da adı AK Parti, yolsuzluğun da adı AK Parti, yoksulluğun da adı AK Parti.

Buradan Yüce Türk Milletine sesleniyorum; bu gidişata, bu zulme daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Bugün 500 kişi ayda 5 milyon harcayıp, bir kuruş vergi vermiyorsa bu sizin yıllardır uyguladığınız çarpık ekonomik zihniyetin eseridir. Bugün herkes borçlu, herkesin cebinde kredi kartı, herkesin en az bir kredi çeşidinde bankalara kredi borcu var.

Cari-açık sorunu ile karşı karşıyaysak bunun temel sebebi, ithalata dayalı bir sanayi altyapısı sahip olmamız, başta dayanıklı tüketim malları olmak üzere birçok ürünü yurtdışından ithal etmemiz ve ithalatı azaltıcı yatırımları ülkemizde hayata geçirememiş olmamızdır.

Bugün Mehmet Şimşek eliyle uygulanan ekonomi politikalarının temelinde iç talebi kısmak yer alıyor. Yanlış politikalarınız neticesinde yeniden hortlayan enflasyon canavarı ile mücadeleyi geniş halk kesimlerine acı bir reçete ödeterek dizginlemeye çalışıyorsunuz.

Bunun içinde sabit gelirlilerin özellikle de, emekli kesiminin maaşlarını 12500 TL gibi trajikomik bir seviyede tutmaya çalışıyorsunuz. Diğer yandansa, internet bankacılığı kanalları ile tüketici kredisine ulaşmayı kolaylaştırmaya çalışıyorsunuz. Bu ne yaman çelişkidir.

Ey AK Parti,

Eğer vergi alacağız diyorsanız, AKP’li eski vekilin havalimanı VİP’de 60 kilo kaçak altınla yakalanan özel kalem müdüründen alın!

Eğer vergi alacağız diyorsanız, pandemi döneminde dezenfektan şirketi kurup bakanlığa satan eski bakanınızdan vergi alın!

Vergi alacağız diyorsanız, İsrail’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın damadının İsrail ile yaptığı ticaretten alın!

Eğer vergi alacağız diyorsanız, ‘yanlışlıkla yakılan ormanlardan’ ertesi sene çıkan otel zincirlerinden vergi alın.

Eğer vergi alacaksanız, vatandaşın kolunda ki saatten değil, Reza Zarrab’ın, Zafer Çağlayan’a hediye ettiği milyon dolarlık saatten vergi alın!

Eğer vergi alacağız diyorsanız, günün sonunda karı bölüştüğünüz, vergi borçlarını sildiğiniz, gizli ortak olduğunuz 5’li çeteden vergi alın!

Ak Parti sebep; Rant Sonuçtur! Ak Parti sebep; Yolsuzluk Sonuçtur!

Ak Parti Sebep; Hukuksuzluk Sonuçtur! Ak Parti Sebep; Yoksuzluk Sonuçtur!

Ak Parti Sebep; 15 Milyon Sığınmacı Sonuçtur! Ak Parti Sebep; Mülakat Sonuçtur!

Ak Parti Sebep; torpil Sonuçtur! Ak Parti Sebep; Beyin Göçü Sonuçtur!

Ak Parti Sebep; kadın cinayeti Sonuçtur! Ak Parti Sebep; Çocuk İstismarı Sonuçtur!

Yüce Türk Milletini Saygıyla Selamlıyorum."

(HADİYE AYŞE İRİM)
Paylaş