TMMOB'tan Kazdağları tespiti! "Üretim değil, sömürü madenciliği"

1181

 Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 45’inci Dönem 4’üncü Danışma Kurulu toplantısını Kazdağları’nda yaşanan doğa katliamı ve altın madeni faaliyetine tepki göstermek için Çanakkale’de yapıldı. Türkiye’nin her yerinden temsilcinin geldiği toplantı, Çanakkale Belediye Çalışanları, Eğitim, Sosyal Tesisi ve Sendika Binası Ercan Adsız Toplantı Salonu’nda yapıldı. Tarım, inşaat, maden, ekonomi, sanayinin konuşulduğu toplantıda, Kazdağları direnişi için önemli kararlar alındı. Toplantıda ayrıca, kamu yararı olmayan hiçbir ekonomik faaliyete bulunulmaması gerektiği ifade edildi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve oda başkanları konuşma yaptılar. Konuşmaların ardından Kanadalı şirket Alamos Gold ve yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından Kirazlı-Balaban’da yürütülen doğa katliamı ve altın madeni faaliyetinin yapıldığı alana gidildi. Alanda yapılan basın açıklaması ile birlikte, toplantıda alınan kararlar açıklandı. Basın açıklamasında; “Madenlerimizin üretim süreçleri, yağmacı bir anlayışla değil, haklin ortak çıkarı esas alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçları da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanmalıdır” denildi. Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay da konuyla ilgili değerlendirmede bulundu. Mutluay, 12 Ekim tarihinde Büyük Su ve Vicdan Nöbeti Mitingi yapılacağını söyleyerek, miting çağrısında bulundu. Mutluay; “13 Eylül tarihinde yapılan encümen toplantısında 12 Ekim tarihinde Çanakkale’de tüm Türkiye’nin bir arada olacağı büyük bir miting yapılması, mitingin adının da Su ve Vicdan Mitingi olması kararı alındı” dedi. 

 
“Çevreye onarılamaz zararlar veren bu anlayışı kınıyoruz”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 45’inci Dönem 4’üncü Danışma Kurulu Toplantısı’nda konuşma yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz; “Danışma Kurulumuzun bugün Çanakkale’de toplanmasına vesile olan şey, bugün Kirazlı’da yaşanan ve ardından Lapseki, Bayramiç, Çan ve Yenice ilçeleri ile Küçükkuyu beldesine kadar Kaz dağları coğrafyasına yayılacak olan  doğayı ve insan yaşamını yok sayan madencilik anlayışıdır. Örneklerini daha önceki yıllarda Artvin Cerattepe’de, Uşak Eşme’de, İzmir Efemçukuru’nda ve Bergama Ovacık’ta da gördüğümüz bu madencilik anlayışı bir tür yağmacılık faaliyetidir. Ekosistemi tahrip eden, ormanlarımızı yok eden, çevreye onarılamaz zararlar veren bu anlayışı kınıyoruz. Anadolu coğrafyası maden çeşitliliği ve zenginliği bakımından dünyanın sayılı yerleri arasında yer alıyor. Bu topraklarda yaşayan insanlar binlerce yıl boyunca madencilikle uğraşmıştır. Çıkarılan bu madenler Anadolu’ya yaşayan medeniyetlerin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Tarımdan sanayiye, enerjiden inşaata, mutfaktan temizliğe kadar hayatımızın her alanında bu madenler kullanılmaktadır. Dolayısıyla madenlerin ve madencilik faaliyetlerinin diğer sektörlerdeki üretim faaliyetlerine göre daha ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır. Her şeyden önce bilinmelidir ki, ülke topraklarımızın parçası olan madenlerimiz üzerinde bu ülkede yaşayan herkesin hakkı bulunmaktadır. Dahası, üretildikleri anda tükendikleri ve yenilenemedikleri için, gelecek nesillerimizin de bu madenler üzerinde hakkı vardır. Dolayısıyla madenlerimizin üretim süreçleri, halkın ortak çıkarı esas alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçları da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanmalıdır” dedi.
 
“Madencilerimiz üzerine bu ülkede yaşayan herkesin hakkı vardır”
Doğa katliamı ve altın madeni faaliyetinin yapıldığı alanda yapılan basın açıklamasında; “Kentine, doğasına, ormanına, suyuna ve yasam alanlarına sahip olan Çanakkale halkıyla dayanışmak için Kirazlı`dayız. Doğayı ve insan yaşamını yok sayan, yağmacı maden şirketine ve sömürge madenciliğine ‘dur’ demek için Kirazlı`dayız. Yeraltı ve yerüstü varlıklarımızın, ormanlarımızın, suyumuzun, toprağımızın sahipsiz olmadığını göstermek için Kirazlı`dayız.  Balaban Tepesi`nden yükseltilenler bu kararlı mücadeleyi ülke düzeyine taşımak için Kirazlı`dayız.  Bu bereketli topraklar üzerinde yaşayan medeniyetler binlerce yıldır maden işlemiştir.  Bu topraklardan çıkarılan madenler, binlerce yıldır insanlığın gelişimi için kullanılmıştır. Bilinmelidir ki, ülke topraklarımızın parçası olan madencilerimiz üzerine bu ülkede yaşayan herkesin hakkı vardır.  Yine bilinmelidir ki, üretildikleri anda tükendikleri ve yenilenemedikleri için, gelecek nesillerimizin de bu madenler üzerinde hakkı vardı.  İste bu nedenle madenlerimizin üretim süreçleri, yağmacı bir anlayışla değil, haklin ortak çıkarı esas alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçları da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanmalıdır. Oysa bugün ülkemizde yürütülmekte olan faaliyetler kelimenin gerçek anlamıyla ‘Sömürge Madenciliği’dir.  Yeraltı zenginliğimizin mümkün olan en az sürede ülke dışına çıkarıldığı, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş, kirlenmiş ve zehirlenmiş toprak ve suyun bırakıldığı bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir” denildi.
 
“Herkesi 12 Ekim’de yapılacak büyük Su ve Vicdan Mitingi’ne bekliyoruz”
Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay; “Çanakkale, TMMOB’un tarihinde Danışma Kurul Toplantısını Ankara dışında yaptığı ikinci yer oldu. Birincisini, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edilmesinin ahlaki ve hukuki olmadığını düşünerek İstanbul’da gerçekleştirdi. Bir diğeri de Kazdağları’nda yapılan katliama sessiz kalmamak adına 45’inci dönem 4’üncü danışma kurulu toplantısını Çanakkale’de yapma kararı aldı. yapılan basın açıklamasıyla TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, her şeyi özetledi. Buranın, hem ülkenin hem dünyanın en özel alanlarından biri olduğunu söyledi. Dolayısıyla buranın sömürge madenciliği ile yağmalanmak istendiğini ve ekosistemin, yaşam alanlarının tamamen tahrip edileceğini söyledi. Bizim Su ve Vicdan Nöbeti Komitemizin çadırı var. TMMOB da nöbetimizi desteklemek adına ikinci bir çadır kurarak, direnişe katılma kararı aldılar. Kendilerine bu duyarlılıklarından dolayı da teşekkür ediyorum. Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği, 19 Temmuz’da bir basın açıklaması ve bölge ziyareti yapmıştı. O tarihte yapılan basın açıklamasında madencilik faaliyetinin sona erdirilmesi talep edilmişti. Fakat bu talep dikkate alınmadı ve Su ve Vicdan Nöbeti başladı. Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği, o tarihte de burada bir basın açıklaması yapılması, tepkilerin dile getirilmesi, bölgenin ziyaret edilmesi kararını almıştı. Fakat bunun dışında da talepler dikkate alınmadığı taktirde, sonbaharda daha büyük kitlesel mitingle taleplerin yeniden Türkiye ve dünya kamuoyuna ifade edilmesi kararı alınmıştı. 13 Eylül tarihinde yapılan encümen toplantısında 12 Ekim tarihinde Çanakkale’de tüm Türkiye’nin bir arada olacağı büyük bir miting yapılması, mitingin adının da Su ve Vicdan Mitingi olması kararı alındı” dedi. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş