Hilal Gök, ömrünü kumaşlara, tasarımlara verdi. 10 yaşında çırak olarak başladığı mesleğinde 40 yılı geride bırakan terzi Gök, terzilik mesleğinin inceliklerini, gelecekteki yerini gazetemiz Çanakkale OLAY`a anlattı. Yaşamına İstanbul`da başlayan Gök, "İlkokul 3`üncü sınıfa giderken terzide `Çırak Aranıyor` yazısını gördüm. Ustam, okula gittiğim için `Nasıl olacak` diye sorduğunda `Öğleden sonraları gelirim` dedim. Öğren 12`de okuldan çıkıp, akşam 10`a kadar çıraklık yapıyordum. Sevmeye başladım. Atatürk`ün 4 terzisi de Yozgatlıymış. Yozgat`ın terzileri meşhur. Manevi olarak bu işe doymadım" dedi.
"İşimi, gücüm yettiğince yapacağım"
Maddi olarak terziliğe doysa da kıyafet diktiği zaman mutlu olduğunu belirten Gök, "İşimi, gücüm yettiğince yapacağım. 91 yılında Cemil İpekçi`nin terzileri sınavla alınıyordu. Girdim, kazandım. Taksim`deki büronun şefliğini yaptım. Amsterdam`a, Danimarka`ya gittim. Mısır`daki, Paris`teki, Berlin`deki fuarlarında bulundum. İstanbul`da 1990 yılında 2016`da Çanakkale`ye gelene kadar kendim çalıştım. Burada da insanların tavsiyesiyle tekrar başladım. Çanakkale`de talep çok ama karşılayabilecek terzi çok azdı" ifadelerine yer verdi.
"Çekirdekten yetişmeyim"
10 yaşında ustasından öğrendiği mesleğine duyduğu saygıyı anlata Gök, "Çekirdekten yetişmeyim. Çok kimse yapamaz. Genelde bir alanda uzmanlaşır. Ben, kadın abiyesini de takım elbiseyi de aynı şekilde, laikiyle yapabiliyorum. Uluslararası diplomam var. Dünyanın her yerinde bu işi yapabilirim. Manevi olarak doyunca maddiyat geride kalıyor" dedi.
"İnsanlar, konfeksiyon ürün tercih ediyor"
Gök, kıyafet diktirmek için gelen müşterilerin azaldığını kaydederek, "Ismarlama kıyafet isteyen çok yok. Herkes hazır giyimi tercih ediyor. Fiyat olarak daha uygun görünüyor. Biz elimizden geldiği kadar tadilat yapmaya çalışıyoruz. Biz mesleği bırakmayacağız, meslek bizi bırakacak gibi gözüküyor. Hazır giyim sektörünün yaygınlaşmasının bizim açımızdan en büyük dezavantajı alttan gelen terzi yetişmiyor. Konfeksiyonu insanlar daha çok tercih ediyor. Terzilerin çoğuna gidin, bizim deyimimizle konfeksiyondan bozma terziler. Kesimi ve prova eksikliği olduğu için terziden saymıyoruz. Terzi, kendi diktiği her ürünü kesip, prova yapabilecek kapasitede olması gerekiyor. Bu dönemde bu tarz insanlar çok az" sözlerine yer verdi.
"En son 20 yıl önce çırak yetiştirdim"
Geçmiş yıllarda yaşanan usta-çırak ilişkisine dair Gök, "En son 20 yıl önce çırak yetiştirdim. Terzide 2 yıl çırak olarak çalışarak mesleğe başlamıştım. Maaş, haftalık almazdım. Sadece harçlık aldım. İnsanlardan bunu talep edemiyorsun ama istedikleri fiyatlarda bizi aşıyor. 40 yıldır yapıyorum ve hala bilmediğim çok şey var. Ben son yetiştirilen terzilerden biriyim. Eskiden bizi bir mesleğe verdikleri zaman; `Eti senin, kemiği bizim` derlerdi. Ücret sormazlardı. Şimdi işe başlamak isteyen kişi direk ücret soruyor. Cüzi rakamlarda tadilat yapıyoruz, buna da karşılık veremiyoruz. Bizim seviyemizdeki insan bu fiyatlara çalışmıyor. Yeni gelen insan da maddi olarak doyuramıyoruz" diye belirtti.
"Terziliği öldürüyorlar"
Giyim teknolojisindeki değişimlere dair ise Gök, "Konfeksiyonla rekabet yapamayız. Takım elbise konusunda mesela bir terzi kadar muazzam çalışan insanlar var. Teknoloji o kadar çok ilerledi ki her işin bir makinesi var. Makineler yapılırken de bu işin profesyonelleri, terziler nasıl çalıştığına dair akıl alarak üretiyorlar. Bir nevi terziliği öldürüyorlar. Adet çok yüksek olduğu için fiyat düşüyor. İşler böyle olunca da terziler, tadilatla hayatta kalmaya çalışıyor" dedi.
"İşimi parayla ölçmüyorum"
Gök, terziliğin zamanla parçalanarak ayrı iş kollarına bölündüğünü anlatarak, "Terziliğin içine kalıp alma, resim çizimi, dikimi, ütüsü de giriyor. Artık bu işi parçaladılar. Son ütücü, kalıpçı, modelist gibi ayrıldıkça iş de dağıldı" diye belirtti. Terzilik mesleğinin yaşayabilmesinin çok zor olduğunu vurgulayan Gök, "Terzilik mesleği için umutlu olabilmek için arkadan insanların yetişmesi lazım. Belki çok büyük işler yapıp çok para kazanmazsın ama asla işsiz kalmazsın. Sanatını iyi yaparsan iyi değer görürsün. Yeni nesil 1 ayda bu işi öğrenip, dükkan açacağını düşünüyor. Sabırsızlık var. Bizim mesleğimizde bunu düşünürsen, yolda kalırsın. Bir kıyafeti daraltıp yada dikip, sizin üzerinizde durması gerektiği gibi duruyorsa, bunun değeri parayla ölçülmez. Bu olduğu için işimi devam ettiriyorum. Çanakkale`de en ucuza yapan kişi benim. İşimi parayla ölçmüyorum" diye sözlerini sonlandırdı.
(Damla Yeltekin)