Yaklaşan seçimler nedeniyle AKP’nin kaybetmiş olduğu prestiji kazanmak adına başvurulan oyunlardan birinin yeniden startı verildi.
İstikrar, huzur, terör karşıtı olmak adına oynanan bu oyun gerçeklerin üzerini örtmeye artık yetmiyor.
Ortada demokrasi ve özgürlüklerin bu denli yok sayıldığı, hukukun ayaklar altına alındığı onlarca uygulamanın olduğu bir noktada artık mızrak çuvala sığmıyor.
Daha dün Cuma pazarında bildiri dağıtan Halkevi üyelerinin demokratik hakları yok sayılarak gözaltına alındılar.
Çağlayan adliyesinde yaşanılan olay sonrasında Çanakkale’de devrimci bir genç gözaltına alındı, şu satırları yazdığım sırada hala gözaltında tutuluyordu.
İç güvenlik yasa tasarı böylece hayata geçirilmeye başlandı.
Demokrasi güçlerinin bu yasanın bir sıkıyönetim baskı ve şiddet yasası olmasının bilinciyle yapmış oldukları muhalefetin önemi şimdi daha net olarak ortaya çıkıyor.
Anlaşılıyor ki, seçimlere kadar buna benzer uygulamalar yoğunlaştırılarak sürdürülecek.
Bu baskı ve hukuksuzluklara boyun eğmenin geleceğimizin diktatörlük koşullarında sürdürülmesine şimdiden onay vermek anlamına geldiğini unutmadan demokrasi güçlerinin dayanışma ile verecekleri tepkinin önemi bugünlerde çok daha fazla kendisini hissettirmektedir.
Bu süreçte baskı ve şiddet ortamından nemalanların, bir takım provokasyonlarla halkın algısını değiştirmek adına çabalar içersinde olacağını göz önünde bulundurarak demokratik tepkimizi her alanda geliştirmeliyiz.
Çağlayan olaylarından sonra yaşananlar AKP’yi kurtarma girişimleri olarak sahnelenmektedir.
Tüm bu girişimleri boşa çıkarmak, AKP karşıtı demokrasi güçlerinin görevidir.
CHP örgütü artık toplumsal sorumluluklarını hatırlamalı, aday yarışının ruh halinden kendisini kurtarıp hayata dönmelidir.
Bu konuya ilişkin kentin belediye başkanının gündeme getirdiği tespitlerin gereğinin yapılması CHP tabanının beklentisi olmuştur.
Bunun gerekliklerinin yerine getirilmesi partinin iç işlerinden bağımsız olarak baskı ve şiddet uygulamalarına karşı olmak adına ortaya koyulmalıdır.
En azından milletvekili adayı olarak belirlenmiş olanlar şimdi bu konuda sorumluluk almalılar, demokrasi ve özgürlükler adına samimiyetlerini ortaya koymalıdırlar.
HDP, demokrasinin savunulması, bu anti demokratik saldırılara karşı durulması konusunda vatandaşların beklentisi en yüksek olan siyasal aktörlerden biri olarak özelikle Çanakkale’deki sessizliğini artık bozmalıdır.
Seçimlere yaklaşık iki ay kalan bu dönemde gericiliğin, gelişen demokrasi ve özgürlük eğilimlerini kendi varlıklarını riske sokacak bir yönelişe dönüşmesini engellemek adına tüm güçleriyle her türlü çarpıtma spekülasyon ve beraberinde şiddet ve baskı yöntemlerini kullanırken tavırsız kalanlar bunun bedelini önce kendileri ödeyecekleri gibi, halkın çıkarları açısından da bir ihanet içersinde olacaklarını unutmasınlar.
Toplumu terörize etmek, bugün gericiliğin sıkı bir şekilde sarıldığı bir taktiktir.
Tüm demokrasi güçleri bu taktiği boşa çıkarmak adına yoğun bir teşhir ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmasını başlatmalı ve fiili olarak sürdürülen baskılara karşı da tepkilerini kitlesel bir şekilde vermelidirler.
Bugün,yarın çok geç olmadan demokrasi özgürlük ve barış için sorumluluk alma zamanıdır.