Tarihlere yüklenen anlamlar

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Çanakkale’de düzenlenen etkinliğe giderken, diğer zamanlardan farklı bir beklenti içersindeydim.
Barışa olan ihtiyacımızın artık kaçınılmaz bir noktaya geldiği süreçte, barış talebinin daha anlaşılabilir ve insani yönü nedeniyle; etkinliğin diğer etkinliklere göre daha coşkulu olacağını düşünüyordum.
Ülkemizin hemen yakın çevresinde süren çatışma, kan ve gözyaşlarının etkileri hepimizi derinden etkilerken bu yaşananların daha bir duyarlılık yaratacağını bekliyordum.
Gerçekleşme beklentilerime uygun olmadı, diğer etkinliklerden çok farklı bir şekilde olmayan etkinlikte barış değerinin öneminin getirdiği ruhu bulamadım.
Öncelikle, Kürt vatandaşlarımızın etkinliğe katılmamaları dikkatimi çekti.
Bu noktada, böylesi etkinliklerin daha güçlü bir şekilde gerçekleştirilmesi konusunda ayrıca bir değerlendirme yapılması gereğini bir yana bırakarak, barışa destek veren, katkı sunan, barış talebini etkinliğe katılarak görünür kılmaya çalışan herkesi katkılarından dolayı bir kez daha kutlarım.

438
“Barışın kenti” kavramına önemli bir destek sunarak barış kültürü için bugüne kadar elinden gelen her türlü çabayı gösteren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, yine sorumlu davranarak basın açıklamasına katılıp, barış taraftarlarına destek verdi.
Gökhan ile birlikte Belediye Meclisi Eski Üyesi, ismi 2015 milletvekilleri seçimleri için CHP milletvekili aday adayı olarak geçen Av. Muharrem Erkek, bu etkinlikte barış taraftarlarını yalnız bırakmayıp,basın açıklamasına katılım göstererek dikkat çeken isimler arasındaydı.
 
Keşke her gün Barış Günü olsa
Bu yıl kentte 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle İHD Çanakkale Şubesi’nin gündeme getirdiği bir başka tartışmaya tanık olduk.
Dünya Barış Günü 1 Eylül’de mi 21 Eylül’de mi kutlanmalıydı?
İHD genel merkezinin 21 Eylül ile ilgili herhangi bir tasarrufu yokken, İHD Çanakkale Şubesi’nin 21 Eylül için Birleşmiş Milletler kararına atıfta bulunarak gündeme taşıdığı bu tarih tartışmasını oldukça manidar buldum.
Dünya Barış Günü, tarih tartışmasına indirgenemeyecek kadar değerli olan bir kavramdır.
Hele hele bütün dünya ülkelerinde dünya barış günü 21 Eylül’de kutlanıyor gerekçesiyle 1 Eylül kutlamalarını itibarsızlaştırmak girişimine neden olacak böylesi bir yaklaşım kabul edilemez.
Önce 1 Eylül ve 21 Eylül tarihlerinin tarihsel içeriğine bir bakalım.
1 Eylül 1939 yılında Hitler faşizminin Polonya işgali ile başlayan onbinlerce insanın ölümüne neden olan 2. Dünya Savaşı’nın başladığı tarih savaşların yıkıcı etkisine dikkat çekmek ve barışa vurgu yapmak üzere sosyalist ülkelerin öncülüğünde dünya ülkeleri tarafından 1 Eylül, “Dünya Barış Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Sonrasında Birleşmiş Miletler Örgütü  2001 yılında almış olduğu bir kararla 21 Eylül tarihinin Dünya Barış Günü olarak kutlanmasına karar verdi.
Önce 1 Eylül’de kutlanan  barış gününün sonra Birleşmiş Milletler tarafından 21 Eylül olarak değiştirilmesinin muhakkak bir gerekçesi olmalıdır.
Bunu sadece bir barış çanı olayı ile açıklamak siyasal gerçekleri alt üst etmek demektir.
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün bu tavrını anlayabilmek için küreselleşen dünyada kapitalist emperyalist sistemin politikalarını doğru bir şekilde analiz etmeliyiz.
Kapitalist emperyalist sistem, içinde bulunduğu ekonomik krizi aşmak adına savaşlar ihraç eden,
savaşlar vasıtasıyla ihtiyacı olan dönüşümleri yaratan, dünyanın dört bir yanında kendi çıkarları için halkları acı ve gözyaşına boğan politikalar üretmektedir.
Tıpkı Hitler faşizminin 2. Dünya Savaşı’nda yaptığı gibi.
Kapitalist emperyalist sistem bugün Hitler faşizminden devir aldığı bu çirkinlikleri örtmek gizlemek adına;  ilk elden Dünya Barış Günü ile Hitler Faşizmi arasındaki direkt ilgiyi koparmak için 1 Eylül tarihinin tarihsel anlamının içini boşaltmaya çalışmaktadır.
Böylece barışı savunma adına; kapitalist emperyalist sistemin sonucu olarak gündeme gelen savaş, beraberinde barış kavramı içi boşaltılarak; mevcut sistem içersindeki kabul edilebilir değerler olarak sunulmak istenmektedir.
Diğer bir gelişmede sosyalist sistemin yıkılması sonrasında sosyalizmi unutturmak adına ondan kalan değerlerde böylece rafa kaldırılmaya çalışılmaktadır.
21 Eylül işte böylesi bir ihtiyaç nedeniyle Birleşmiş Milletler tarafından gündeme getirilmiştir.
Bu gerçekler ortada iken, 1 Eylül tarihinin sosyalistler açısından önemi bu kadar net iken, 21 Eylül tartışmasını yapmak sonuçta siyasal bir tercihtir.
Herkesin tercihlerine tabiî ki saygı göstermek gerekir.
Fakat durup dururken, bağlı oldukları örgütlenmenin genel merkezinin bu konuda herhangi bir tavrı söz konusu değilken, Çanakkale İHD’nin ısrarla ‘21 Eylül Dünya Barış Günü olarak kutlanacaktır’ çabası çok anlaşılır değil.
Tarihlere yüklendiği anlamlar itibarıyla baktığınızda 1 Eylül; sosyalistler, kapitalizm karşıtları açısından barış kavramını kapitalizme, faşizme, emperyalizme, dini gericiliğe karşı bir mücadele perspektifi ile elen alan siyasal kavrayış nedeniyle Hitler faşizmi nezdinde savaşların kınanması simgeselliğini içeren 1 Eylül tarihinin anlamının yoğunluğu daha iyi idrak edilebilir.
Japon çocuklarının yapmış olduğu barış çanı tabiî ki anlamlıdır, onun 21 Eylül günü çalınması ve 21 Eylül’ün Dünya Barış Günü olarak sunulması değer olarak, 1 Eylül 1939 tarihinde Hitler faşizminin Polonya’yı işgal ederek onbinlerce insanın yok edilmesine neden olan 2. Dünya savaşındaki anlam karşısında daha soyuttur.
Kaldı ki barış değeri açısından; motor ülke olarak sosyalist ülkelerle, 21 Eylül tarihini anlamlandıran Japonya aynılaştırmayız.
Bu sosyalizme yapılan en büyük ihanet olur.
Çanakkale İHD’nin ısrarla 21 Eylül deyip bunun altını doldurma çabasının altından inşallah bir çapanoğlu çıkmaz.
Paylaş