Tahvil, devlet veya şirketlerin borçlanma aracı olarak piyasaya sürdüğü bir yatırım aracıdır. Tahvil çeşitleri, vadesine, ihraç eden kuruma, ihraç şekline, getiri yöntemine ve belli başlı özelliklerine göre farklılık gösterir. Tahvil yatırımı yapmak isteyenler, tahvilin özelliklerini, getiri potansiyelini, risk seviyesini ve piyasa koşullarını iyi analiz etmelidir. Tahvilin avantajları arasında düşük risk, sabit getiri, vergi muafiyeti, ikincil piyasada alım satım imkanı sayılabilir. Tahvilin riskleri arasında ise faiz oranı riski, enflasyon riski, kredi riski, likidite riski ve kur riski bulunur.
Tahvil, yatırımcıların tasarruflarını değerlendirebileceği farklı niteliklerde ve kategorilerde sayısız enstrümandan biridir. Tahvil, tahvili çıkaran kamu ya da şirketler için bir tür borçlanma aracıdır. Bir başka deyişle devletlerin hazineleri veya şirketler finans birimlerinin nakit akışı sağlamak için piyasadan nakit girdisi sağlayabileceği bir borç senedidir. Yatırımcılar açısından tahvil ise kendisine finansal kaynak sağlamak isteyen devletler ya da şirketler tarafından ihraç edilen kıymetli evrak statüsü taşıyan bir yatırım aracıdır. Tahvil yatırımlarında, yatırımcılar tahvil ihracı aşamasında belirlenen sabit ya da değişken faiz oranı üzerinden vade sonunda bir getiri elde eder. Peki, tahvil çeşitleri nelerdir? Tahvil yatırımı nasıl yapılır? Tahvilin avantajları ve riskleri nelerdir? İşte, tahvil hakkında merak edilenler.
Tahviller, vadesine, ihraç eden kuruma, ihraç şekline, getiri yöntemine ve belli başlı özelliklerine göre farklı türlerde piyasaya sürülebilir. Ancak Türkiye’de en çok işlem hacmine sahip tahvil türleri olarak devlet tahvilleri, hazine bonoları, özel sektör tahvilleri, sabit veya değişken faizli tahviller olmak üzere adlandırabiliriz. Bunların dışında garantili ve garantisiz tahviller; ikramiyeli tahviller, endeksli tahviller gibi farklı özelliklere sahip olan tahvil türleri de mevcuttur.
Devlet tahvilleri: Türkiye’de Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından piyasaya sürülen 1 yıldan daha uzun vadeli borçlanma senetleridir. Tahvili ihraç eden kurumun devlet olmasından ötürü en risksiz tahviller çeşididir. Ayrıca gelir vergisinden muaf tutulurlar. Hem Hazine Bonoları hem de Devlet Tahvilleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Merkez Bankası aracılığıyla ihale yöntemiyle ihraç edilerek piyasaya sürülür.
Hazine Bonoları: Yine devlet tarafından piyasaya sürülen borçlanma aracı olan hazine bonoları; 1 yıldan daha kısa vadeye sahip bir tahvil çeşididir. Bu tanım “tahvil ile bono arasındaki fark nedir?” sorusunun yanıtı niteliğindedir. Özetle, tahvil ile hazine bonosu arasındaki fark; devletin borçlanırken belirlediği vade tarihidir.
Özel sektör Tahvilleri: Türkiye’de şartları kanunlarca belirlenen ve SPK, Merkez Bankası gibi kurumlarca denetlenerek ve izin alınması kaydıyla özel sektör şirketleri tarafından piyasaya sürülen borçlanma senetleridir. Devlet tahvillerine göre, risk seviyesi daha yüksek olan özel sektör tahvillerinde getiri potansiyeli çoğu zaman daha yüksektir. Özel sektör tahvilleri, şirketlerin finansman kaynağı yaratması için tercih edebileceği bir yöntemdir.
Değişken ve sabit faizli tahviller: Bu tahvil çeşitleri adından anlaşılacağı üzere getiri yöntemine göre göre isimlendirilirler. Sabit faizli tahvillerde, yatırımcılar tahvilin nominal değeri üzerinden belirlenen sabit bir faiz oranı ile vade sonunda getiri elde ederler. Değişken faizli tahvillerde ise, yatırımcılar tahvilin nominal değeri üzerinden belirlenen değişken bir faiz oranı ile vade sonunda getiri elde ederler. Değişken faiz oranı, genellikle piyasa faiz oranlarına endekslenir. Örneğin, TÜFE artış oranı, LIBOR, EURIBOR gibi referans faiz oranları kullanılabilir.
Tahvil yatırımı yapmak isteyenler, öncelikle bir yatırım hesabı açmalıdır. Yatırım hesabı, bankalar veya aracı kurumlar tarafından açılabilir. Yatırım hesabı açıldıktan sonra, yatırımcılar tahvil alım satım işlemlerini internet bankacılığı, mobil uygulamalar veya telefon bankacılığı aracılığıyla gerçekleştirebilir. Tahvil alım satım işlemleri, birincil piyasada veya ikincil piyasada yapılabilir. Birincil piyasa, tahvilin ihraç edildiği piyasadır. İkincil piyasa ise, tahvilin el değiştirdiği piyasadır. Tahvil yatırımı yaparken, yatırımcılar tahvilin özelliklerini, getiri potansiyelini, risk seviyesini ve piyasa koşullarını iyi analiz etmelidir. Tahvilin değeri, piyasa faiz oranları ile ters orantılı olarak değişir. Piyasa faiz oranları yükseldiğinde, tahvilin değeri düşer. Piyasa faiz oranları düştüğünde ise, tahvilin değeri yükselir. Bu nedenle, yatırımcılar faiz oranı beklentilerine göre tahvil alım satım kararı vermelidir. Ayrıca, tahvilin vadesi, kupon faiz oranı, ihraç eden kurumun kredi notu, tahvilin likiditesi gibi faktörler de tahvilin değerini etkiler. Bu faktörlerin de dikkate alınması gerekir.
Tahvil, yatırımcılar için birçok avantaj sunan bir yatırım aracıdır. Tahvilin avantajları arasında şunlar sayılabilir:
Düşük risk: Tahvil, ihraç eden kurumun borcunu temsil eder. Bu nedenle, tahvilin ödenmeme riski çok düşüktür. Özellikle devlet tahvilleri, devletin güvencesi altındadır. Özel sektör tahvillerinde ise, şirketlerin kredi notlarına göre risk seviyesi belirlenir. Yatırımcılar, risk seviyesi düşük olan tahvilleri tercih edebilirler.
Sabit getiri: Tahvil, yatırımcılara vade sonunda sabit bir getiri sağlar. Tahvilin kupon faiz oranı, tahvilin ihraç edildiği tarihte belirlenir ve vade boyunca değişmez. Bu sayede, yatırımcılar tahvil yatırımından ne kadar getiri elde edeceklerini önceden bilirler. Tahvilin getirisi, piyasa faiz oranlarından bağımsızdır. Bu da, yatırımcıların faiz oranı dalgalanmalarından etkilenmeden yatırım yapmalarını sağlar.
Vergi muafiyeti: Türkiye’de devlet tahvillerinden elde edilen gelirler, gelir vergisinden muaf tutulur. Bu da, yatırımcıların vergi avantajı sağlar. Özel sektör tahvillerinden elde edilen gelirler ise, stopaj vergisine tabidir. Stopaj vergisi oranı, tahvilin vadesine göre değişir. Tahvilin vadesi 1 yıldan az ise, stopaj vergisi oranı %10’dur. Tahvilin vadesi 1 yıldan fazla ise, stopaj vergisi oranı %0’dır.
İkincil piyasada alım satım imkanı: Tahvil yatırımcıları, tahvilin vadesini beklemeden, ikincil piyasada tahvillerini alıp satabilirler. İkincil piyasa, tahvilin el değiştirdiği piyasadır. İkincil piyasada, tahvilin değeri, piyasa faiz oranlarına göre belirlenir. Piyasa faiz oranları yükseldiğinde, tahvilin değeri düşer. Piyasa faiz oranları düştüğünde ise, tahvilin değeri yükselir. Bu sayede, yatırımcılar piyasa koşullarına göre tahvil alım satım kararı verebilirler.
Tahvil, yatırımcılar için birçok avantaj sunmasına rağmen, bazı riskler de taşır. Tahvilin riskleri arasında şunlar sayılabilir :
Faiz oranı riski: Tahvilin değeri, piyasa faiz oranları ile ters orantılı olarak değişir. Piyasa faiz oranları yükseldiğinde, tahvilin değeri düşer. Piyasa faiz oranları düştüğünde ise, tahvilin değeri yükselir. Bu nedenle, yatırımcılar faiz oranı beklentilerine göre tahvil alım satım kararı vermelidir. Faiz oranı riski, tahvilin vadesi ile doğru orantılıdır. Vadesi uzun olan tahviller, faiz oranı riskine daha fazla maruz kalır.
Enflasyon riski: Tahvil, yatırımcılara sabit bir getiri sağlar. Ancak, enflasyon oranı, tahvilin getirisinden daha yüksek olursa, yatırımcılar reel olarak zarar ederler. Enflasyon oranı, tahvilin alım gücünü azaltır. Bu nedenle, yatırımcılar enflasyon beklentilerine göre tahvil alım satım kararı vermelidir. Enflasyon riski, tahvilin vadesi ile doğru orantılıdır. Vadesi uzun olan tahviller, enflasyon riskine daha fazla maruz kalır.
Kredi riski: Tahvil, ihraç eden kurumun borcunu temsil eder. Bu nedenle, ihraç eden kurumun borcunu ödeyememe riski, tahvilin kredi riskini oluşturur. Kredi riski, özel sektör tahvillerinde daha yüksektir. Çünkü, özel sektör şirketleri, devlete göre daha fazla iflas riski taşır. Bu nedenle, yatırımcılar özel sektör tahvillerini alırken, şirketlerin kredi notlarına dikkat etmelidir. Kredi notu, şirketin borcunu ödeme gücünü ve güvenilirliğini gösteren bir derecelendirmedir. Kredi notu yüksek olan şirketlerin tahvilleri, kredi riski düşük olan tahvillerdir.
Likidite riski: Tahvil, ikincil piyasada alınıp satılabilen bir yatırım aracıdır. Ancak, ikincil piyasada tahvilin alıcı bulması veya satılması, piyasa koşullarına ve tahvilin özelliklerine bağlıdır. Bazı tahviller, ikincil piyasada çok işlem görmez. Bu da, yatırımcıların tahvillerini istedikleri zaman alıp satamama riski oluşturur. Bu risk, likidite riski olarak adlandırılır. Likidite riski, tahvilin vadesi ile doğru orantılıdır. Vadesi uzun olan tahviller, likidite riskine daha fazla maruz kalır.
Kur riski: Tahvil, farklı para birimleri cinsinden ihraç edilebilir. Örneğin, Türkiye’de TL cinsinden veya döviz cinsinden tahviller piyasaya sürülebilir. Yatırımcılar, döviz cinsinden tahvilleri alırken, kur dalgalanmalarına dikkat etmelidir. Kur dalgalanmaları, tahvilin değerini ve getirisini etkiler. Kur riski, döviz cinsinden tahviller için geçerlidir. TL cinsinden tahviller, kur riskine maruz kalmaz. (Yunus Erzincanlı)