İlçe ve köylerde içme ve tarımsal kullanma suyu sıkıntısı sık sık gündem olurken, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da önceki gün Eylül ayı Çanakkale Belediyesi Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Çanakkale’nin içme ve kullanma suyunun tehlikede olduğunu belirtti. Gökhan, Çanakkale’nin bir yıllık içme ve kullanma suyu olduğunu ancak bir yıl sonra ne olacağının bilinmediğini belirtirken, ZMO Şube Başkanı Hicri Nalbant gazetemiz Çanakkale OLAY’a yaptığı açıklamada barajlardaki doluluk oranının ilk defa bu kadar düşük olduğunu ifade etti. Çanakkale’nin içme ve kullanma suyu havzası Atikhisar Barajı’ndaki suyun yüzde 33’lere düştüğünü belirten Nalbant, gelecek yıl için yalnızca 6 milyon ton suyun rezerv olarak bırakılabileceğini söyledi. Yine Bayramiç Barajı’nın ilk kez yüzde 55 seviyelerine düştüğünü ifade eden Nalbant, dünyadaki küresel değişikliğe göre planlanma yapılması gerektiğini belirterek; “Tarımda su tasarrufu sağlayan ‘damlama, sızdırma, yağmurlama…’ gibi yeni sistemlere geçmemiz lazım. Salma sulamadan vazgeçmemiz lazım” dedi. Su kaynaklarının azalması sonucu sudaki ağır metallerinde artmaya başladığını belirten Nalbant özellikle köylerde su arıtma sistemlerinin biran önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Yine artan maden projeleri ve plansız orman kesimlerinin su konusunda büyük tehdit oluşturduğunu belirten Nalbant; “Geleceğimiz tehdit altında” dedi.
“Bir yıl sonra, bu durum devam ederse ne olacağını bilemiyoruz”
Suyumuzun tehlikede olduğunu belirten Gökhan Belediye Meclisi’nde yaptığı konuşmada; "Suyumuzu çok dikkatli kullanmamız lazım. Çünkü maalesef çok kurak bir sezon geçiriyoruz. Şuan için bir tehlike yok ama tehlikeli hizaya gelme riski ile karşı karşıyayız. Yani bizim bir yıllık ihtiyacı karşılamanın üzerinde suyumuz var ama bir yıl sonra bu böyle devam ederse ne olacağını bilemiyoruz. Onun için barajımız dolmadan bu tehlikeyi şimdiden öngörmemiz lazım. Bununla ilgili arkadaşlarımız çalışıyorlar. Kuyu arıyoruz, kuyu açtırıyoruz. Lütfen sularımızı çok dikkatli kullanalım. Artık araba yıkamayalım, bahçelerimizi sulamayalım ya da daha dikkatli şekilde sulayalım. Çünkü su başka bir şeye benzemez biliyorsunuz çok önemli hele şimdi çok daha önemli. Covid-19 sürecinde temizlik, hijyen çok daha önemli” dedi.
“Atikhisar Barajı’nda su oranı yüzde 55’lerden yüzde 33’lere düştü”
Yaşanan su sıkıntısı ile ilgili barajlardaki doluluk oranlarını paylaşan ZMO Başkanı Nalbant; “Atikhisar Barajı’nda su oranı yüzde 55’lerden yüzde 33’lere düşmüş. 18 milyon ton su kalmış. Bunun12 Milyon tonunun önümüzdeki yıl su sıkıntısı yaşanırsa rezerv olarak bir tarafta bırakılması gerekiyor. Yani 6 milyon ton su bu yıldan kullanılabilir. Bir taraftan sulamalar devam ediyor. Bir taraftan Çanakkale’nin her bölgesinde içme ve kullanma suyu tüketiminde çok ciddi bir artış var. Pandemiden dolayı insanlar daha fazla su kullanıyor. Her yerde su tüketimi arttı. Buna karşılık hep söylüyoruz. Bir üretim planlaması yapılması lazım. En az bir 3 yıllık plan yapılmalı. Bunu daha öncede ifade ettik. Ancak Tarım Bakanlığı’nın buna öncülük etmesi lazım. Bizim oda olarak tavsiyemiz olur. Biz bilim insanları ile, odamızın üyesi hocalarla yardımcı olabileceğimizi belirttik. Ancak şu anda böyle bir plan yok. Gelinen noktada da tüm barajlarda su seviyesinin önemli ölçüde düştüğü söyleniyor. Bu arada tarımsal üretimde bu koşullar dikkate alınamadan devam ediyor” dedi.
“Bayramiç Barajı ilk kez bu kadar düşük seviyede”
Her yıl yüzde yüz doluluk oranına ulaşan Bayramiç Barajı’nın bu yıl yüzde 55 oranlarında kaldığını belirten Nalbant; “Bayramiç Barajı bütün yıllar ağzına kadar dolan bir barajdır. Her yıl yüzde 100 doluluğa ulaşırdı. Bu yıl ise ilk defa yüzde 55’lerde kaldı. Bu ne demek; her yıl dolan bir barajın dolmaması, bütün barajlarda yetersiz su olmasının sebebi ne olabilir? Zaman zaman görülen kuraklık olabilir ama daha önemlisi artık dünyada küresel ısınma iklim değişikliği var. Bu, İklim değişikliğinin Çanakkale’ye yansımasıdır. Bunu için üreteceğimiz ürünleri de seçerek mutlaka tarımsal alanda yeni koşullara göre, yeni planlamalar yapmak durumundayız. Hep söylediğimiz gibi barajlarımız dolu bile olsa suyu tasarruflu kullanmamız lazım. Planlı üretime geçmemiz lazım, tarımda su tasarrufu sağlayan ‘damlama, sızdırma, yağmurlama…’ gibi yeni sistemlere geçmemiz lazım. Salma sulamadan vazgeçmemiz lazım” dedi.
“Sular azaldıkça ağır metaller artıyor”
Yine neredeyse bütün içme su kaynaklarında azalma olduğunu ve bunların bir bölümünde kurumuş olduğunu belirten Nalbant; “Köylerin neredeyse tamamında su sorunu yaşanıyor. İçme su sorununun yaşanmasında su kullanımının artmasının etkisi var ancak yapılan gözlemlerde İstanbul’dan, büyük kentlerden bölgeye yerleştikleri görülüyor. Geçici de olsa artan nüfus sebebi ile de su tüketiminde ciddi bir atı ş olduğu görülüyor. Bunun için bundan böyle içme ve kullanma sularımızı, hem de sulamada kullandığımız suları planlı ve tasarruflu kullanmak zorundayız. Bu su kaynaklarının azalması sonucu çıkan başka sıkıntı da sulardaki ağır metaller. Köylerdeki sularda arıtma tesisi bulunmuyor. Sular azaldıkça ağır metaller artmaya başlamış: Örneğin, ‘arsenik, alüminyum... gibi ağır metaller artmaya başlamış” dedi.
“Yeni dönemde kullanma sularını idareli kullanmak zorundayız”
Nalbant; “Artık yeni bir dönemde kullanma sularını idareli kullanmak zorundayız yeni su kaynakları kullanmamız gerekiyor. Tarım alanında da aynı durumları yaratmamız gerekiyor. Ancak birde ilimizde maden şirketleri aktif faaliyette. Halilağa Muratlar bölgesinde Balaban’daki işletmenin 4 katı büyüklüğünde bir işletme kurulması ve yine başka yerlerde projelerin faaliyete geçmesi düşünülüyor. Bu projeler suyla çalışıyorlar. 1 ton maden cevheri elde etmek için 4 ton su kullanılacağını biliyoruz. Bu projeler faaliyete geçerse büyük bir tehdit olacak. İnsanlar köylerini dahi terk etmek zorunda kalacaklar. Yine ormansızlaştırma konusu var. Son iki yıldır çok şiddetli orman kesimi var. Buna planlı kesim deseler de ilgisi yok. Siyasi iktidar krize girdikçe elinde ne var ne yok satmaya çalışıyor. Orman ağaçları bizim geleceğimiz ve su depolarımız. Ağaçları ölçüsüz keserek bir felaketi de böyle getiriyoruz. Gelecek giderek tehdit altında” dedi.
(Eren Aşnaz)