Olayların başından beri, siyasi irade bu süreci gerçek olmayan söylevler ve dezenformasyon yöntemleriyle sürdürerek geldi.
Tüm gericilerin dillerine doladığı “marjinal” olma “terör” odaklı olma söylevleri üzerinden bir bütün olarak halkın demokratik tepkileri bastırılmaya, şiddet meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Uygulanan yöntemler hepimizin malumu.
Yalan, iftira, tertip tezgahlarından üretilmiş aşırı şiddet halka dayatılmaya çalışıldı.
Fakat bu sefer tutmadı; halk demokratik taleplerine sahip çıktı, 15. gününde hala direniyor.
Başbakanın halkı kışkırtma çabaları , yandaş medyanın ve kalemlerinin itibarsızlaştırma gayretleri ile sürdürülen itibarsızlaştırma faaliyetlerinin geldiği noktada; iyi gösterici, kötü gösterici ayrımı üzerinden halkın iradesinin bölünmesi ve mücadelenin temsiliyet sorunu boyutunda geliştirilecek yeni tertipleri izleyeceğiz.
Tüm bu yaşanılanları halkın demokratik taleplerinin sahiplenilmesi olarak ele almayan her türlü anlayış, yarın kendilerinin de hukuksuzluklar, adaletsizlikler ve her türlü anti demokratik uygulamaya maruz kalacağını unutmasın.
Diktatörlük gün gelir kendi yandaşlarını da yok ederek varlığını sürdürür.
Aynı zamanda “Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız , zalimin tarafını seçmişsiniz demektir."( Desmond Tutu)
Halkın Gezi parkı nedeniyle geliştirmiş olduğu demokratik tepkilerinin bu boyutta bir şiddet ile acımasızca bastırılamaya çalışılması noktasında muhalefet partilerine önemli görevler düşmesine rağmen aldıkları tutum ayrıca değerlendirilmelidir.
Bir iki şey söylemeden geçemeyeceğim;
MHP her stratejik konumda olduğu gibi hükümet yanlısı bir politika geliştirdi.
CHP’nin genel merkez düzeyindeki duyarlılığını yerellerde özellikle Çanakkale’de CHP tabanından duyarlı insanların verdiği destek dışında, örgütün kayda değer bir katkısını görmek mümkün olmadı.
Çanakkale’de gelişen tepki açısından dikkatimi çeken bir durum, her gün destek eylemlerine farklı insanların katılıyor olması.
Katılan insanlar belki bir devamlılık arz etmiyorlarsa da, anti demokratik baskıcı uygulamaların halkın üzerindeki etkilerini ve buna karşı gelişen memnuniyetsizliği Çanakkale’de görmek çok olası.
Çanakkale’de gelişen bu tepki özellikle AKP yandaşı olma noktasında rol üstlenmiş bilim insanı kimliklerini maske olarak kullanan bazılarını telaşa sevk etti.
Hemen gelişen tepkiyi eşkıyalık olarak değerlendirerek işe koyuldular.
Kalkan ve tetikçi sitelerini, müstear isimli yazarlarını devreye soktular.
Öyle bir telaş içersine girdiler ki 14 aydır yazı yazmayan, bir öğretim üyesinin hakkında açtığı dava sonucu bir yerel gazetenin sorumlu yazı işleri müdürünün adeta suçu üstlenmesi misali FerideK. Yavaş benim demesi sonrası yazı hayatına veda eden kişi tekrar hortlatıldı.
Şimdi bu konuda yargıyı yanıltarak Feride K. Yavaş kimliğini üstlenen yazı işleri müdürüne bir çağrım var.
Mahkemede verdiğiniz ifadede Feride K. Yavaş adıyla ben yazıyorum dediniz.
Ben meslek etiği olarak sizi kamuoyuna deşifre etmedim.
Fakat bu müstear isimle yine ilerici, demokrat kamuoyu için kin kusan yalan iftira dolu yazılar ile dönüş yapan bu şahıs için gerekli açıklamayı yapınız.
Bu kişinin, siz olmadığınız 4 Ekim 2012 tarihli Olay Gazetesi’nde ispatlanmış ve mahkemeye yalan ifade vermekle hiç de doğru bir şey yapmadığınız belirtilmişti.
Belki gelişmeler sizin kontrolünüzde değil.
Ama kendinizi kullandırmayınız.
Tetikçi ve kalkan bu sitede yapmış olduğunuz görevden ayrılarak bu tertiplerin parçası olmayınız.
Bu önerimi dikkate almanızı tavsiye ederim.
Feride K. Yavaş, şimdi sözüm size tekrar hortlatıldınız.
Sizi ve üstlenmiş olduğunuz vizyonu çok iyi biliyorum.
Çanakkale’deki Gezi Parkı desteğini karalamak için iftira dolu yazılar yazmak halkı kışkırtmak sizin ve ağa babalarınızın bildik yöntemi
Ama bu çabalardan size Çanakkale’de ekmek çıkmaz.
Yaratmak istediğiniz tertibin altında kalacaksınız, tıpkı bundan önce yaptıklarınız gibi.