Soydan’dan TBMM’ye çevre uyarısı

Dünya Çevre Günü nedeniyle TBMM’de söz alan CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, çevre felaketlerine karşı milletvekilleri uyardı.

447
TBMM kürsüsünden seslenen Soydan, TBMM olarak çevre felaketlerine artık dur demek zorunda olduklarını söyledi. Çevre sorunlarına karşı gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ifade eden Soydan; “Gerekli tedbirleri almaz isek, yaşadığı toprağı, içtiği suyu, soluduğu havayı acımasızca kirleten, kendini yok eden canavarlara dönüşeceğiz” dedi.
 
TBMM çatısı altında çevre için önemli mesajlar veren Soydan; “Bugün, Uludere’de yaşanan insanlık dramını; memur ve emekliye reva görülen komik zamları; eğitim emekçilerinin, öğretmenlerimizin maaşlarında, tatillerinde gözü olan tarihin ilk başbakanını; perişan olan üreticiyi, esnafı, çiftçiyi, köylüyü, emekliyi konuşmayacağız. Sağlıklı nesiller yetiştirmek amacıyla başlanan süt kampanyasındaki rezaleti, çocuklarımızın sağlığıyla oynayanları konuşmayacağız. Cezaevlerinde adil yargılanmayı bekleyen, tutukluluk süreleri cezaya dönüşmüş aydınlarımızı, bürokratlarımızı, üniversite öğrencilerimizi, gazetecileri, milletvekiline sahip çıkamayan Parlamentoyu, milletvekiline sahip çıkamayan Parlamentoyu, milletvekiline sahip çıkamayan Parlamentoyu da konuşmayacağız. Bugün, insanlığın, her ne şartta olursa olsun sağlıklı bir şekilde yaşamasını ve neslinin devamı için gerekli olan suyumuzu, havamızı, toprağımızı konuşacağız. Tüm insanlığı tehdit eden çevre sorunlarının başlıcaları, iklim değişmesi, ozon tabakasının incelmesi ve hızlı nüfus artışıdır. Bölgesel çevre sorunlarının eko sistemlerinin tahribi ve biyolojik zenginliğin kaybolmasıdır. Mahallî çevre sorunları ise, atık maddeler, çöpler, sanayi ve kimyasal atıklardır. Hava kirliliği, çarpık sanayileşme ve kentleşmenin sonucudur. Suların kirlenmesi sanayi atıklarından kaynaklanmaktadır. Dünyanın derisi olan toprağın üst tabakası erozyonla yok olduğunda yenilenmesi yüz yıllar alır. Erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız yani Kıbrıs Adası büyüklüğünde toprağımızı kaybetmekteyiz. Bu dehşet verici tabloya artık dur demek zorundayız. Gerekli tedbirleri almaz isek, yaşadığı toprağı, içtiği suyu, soluduğu havayı acımasızca kirleten, kendini yok eden canavarlara dönüşeceğiz” diye konuştu.
 
“Çözüm, çevre gönüllüleriyle birlikte hareket etmek”
Çevre ile ilgili konuşmasında Kazdağları’na da değinen Soydan; çevre felaketlerine karşı önlem alınmadığı takdirde, dünyanın oksijen deposu olan Kaz Dağları`nın yanı sıra Marmara Denizi, Ege ve Akdeniz kıyılarını, Karadeniz`in eşsiz bitki örtüsünün yok olacağını belirtti.
 
Toplumların çevre ile uyumlu bir şekilde kalkınması ve gelişmesi gerekliliğini ön plana alıp tüm çevre gönüllüleriyle birlikte hareket ederek, yaşanan çevre sorunlarına çözüm bulunması gerektiğini kaydeden Soydan; şu şekilde konuştu: “Üzülerek ifade ediyorum ki hiçbir Hükûmet yetkilisinden, özellikle Sayın Başbakandan on yıldır çevre konusunda bir eylem, söz ve vaat duymuyoruz. Her konuda sözü olan Sayın Başbakan, acaba çevre konusunda söylenecek olan şeyleri uluslararası maden şirketlerine mi bıraktı, yoksa çevreyi düşünmek ve korumak yerine kendi çevresini mi koruyup kolluyor? Bugün doğayı, Çanakkale’yi, Kaz Dağları`nı korumak ve kollamak için hiçbir kişisel menfaat gözetmeden sokaklara dökülenler, Çanakkale Söğütalan, Şahinli, Kuşçayırı, Kızılelma, Evciler, Halilağa köylüleri ve çevrede yaşayan Çanakkaleliler, Balıkesirliler, onlar, çocuklarına, torunlarına yaşanabilir bir çevre bırakmak isteyen duyarlı insanlar, onların yanında Başbakan yok, temsilcileri yok. Karadeniz’de bitki örtüsünü yok eden, plansız ve denetimsiz işleyen ve yanlış yerlere kurulan HES’lerin mücadelesini veren Karadeniz insanının yanında Hükûmet yok. Erzurum Tortum`da Nafiye teyzenin, Leyla’nın yanında Hükûmet yok. Bugün karşımızda, havasına, suyuna, toprağına sahip çıkanları asker dipçiğiyle, polis copuyla karşılayan, çevre eylemcilerini cezaevlerine dolduran bir Hükûmet var.
 
Çözüm yok mu? Elbette var. Çözüm, sürdürülebilir kalkınma anlayışı çerçevesinde şekillenen iklim değişikliği politikaları üreterek insan-çevre ilişkisini bütünsel bir yaklaşımla ele almaktır. Çözüm, toplumların çevre ile uyumlu bir şekilde kalkınması ve gelişmesi gerekliliğini ön plana almaktır. Çözüm, tüm çevre gönüllüleriyle birlikte hareket etmek, onları dinlemektir. Temiz ve sağlıklı havanın, suyun ve toprağın bulunmadığı, sağlanamadığı yaşam alanlarımızda teknolojiden, gelişmeden, medeniyetten bahsetmek mümkün değildir. Uygar toplumlar, içtiği suyu, soluduğu havayı, beslendiği toprağı kirletmeyen, koruyan toplumlardır. Gelin hep birlikte, hemen şu anda harekete geçelim. Özellikle bilmenizi ve yaşamın her anında herkesin hatırlamasını istiyorum. Geciktiğimiz her bir dakikada 16 hektar ormanımız yok oluyor, 20 hektar verimli toprağımız erozyonla kayboluyor, 32 hektar daha çöl alanı oluşuyor. Gelin, hep birlikte çocuklarımıza, gelecek nesillere temiz bir gelecek, temiz bir dünya bırakalım.”
Paylaş