Skandal üzerine skandal
Okullar kapandı, ÇOMÜ’de skandallar bitmiyor. ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesinde öğretim elemanlarından son iki yıla ait sınav kağıtları acilen ve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin istendi.
Sınavlara ilişkin ‘itiraz prosedürü’ gereği itirazın “sınav sonuçlarının ilanından itibaren en geç bir hafta içersinde yapılması gerektiği belirtilirken” son 2 yıla ilişkin tüm sınav kâğıtlarının istenmiş olmasına öğretim üyeleri bir anlam veremezken; aynı zamanda da bu keyfi tutumun arkasından neyle karşılaşacaklarına ilişkin çeşitli kaygılar oluştu. İdarenin amacının ne olduğunu açıklamadan ve herhangi bir gerekçe göstermeden; yani yetki aşımı çerçevesinde yapılan bu girişimin bazı öğretim elemanları için yaratılacak cadı kazanına malzeme olarak kullanılabileceği yorumları fakültede yoğun olarak konuşulmakta.
Aynı fakültenin bir bölümünde daha önce de, isimsiz bazı öğrenci ihbarları dayanak gösterilerek bazı soruşturmaların açıldığı biliniyor.
Engizisyon mahkemeleri gibi
Sözlü müracaatlarla, gizli tanık mantığı ile şimdilerde sürdürülen soruşturma işlemlerine ilaveten, öç alma duygusuyla sürdürülen Fen Edebiyat Fakültesindeki bazı tertipler öğretim üyelerinin tepkisine yol açtı. Kendileri gibi düşünmeyen öğretim üyeleri için idarenin uyguladığı yöntemler hukuksuzluk anlamında herkesi hayrete düşürecek cinsten. Görevden alınan bir bölüm başkanının yargı kararı ile görevine iadesini bile yerine getirmeyen idarenin bu tutumuna şimdi de gerekçesi ve hiçbir yasal dayanağı olmayan yeni bir uygulama daha eklendi. Fakültenin tüm bölümlerindeki öğretim üyelerinden son 2 yıla ilişkin sınav kağıtlarının istenmesinin ardından ne çıkacağı merak konusu olurken ÇOMÜ yönetiminin keyfi uygulamalarının ayyuka çıktığı yorumları yapıldı. Üniversite gibi çok ciddi bir işleyişin olması gerekli ortamda böyle gelişmelerin son dönemde yaşanıyor olması yönetim kadrolarının baskıların bir parçası olarak akademik barışı olumsuzlaştıran bir fonksiyon kazanmaları yaşanılan sorunlara yeni boyut katıyor.
Keyfilik aldı başını gidiyor.
Soruşturma furyasının yoğunlaştırıldığı ÇOMÜ’de; sözlü müracaatlar, isimsiz adressiz e-postalarla, duyumlarla şikayet edenlerin kimliklerinin açıklanmadan, bir anlamda gizli tanık mantığı ile sürdürülen soruşturmalar şimdilerde revaçta. Tüm bu baskılara anlam veremediğini söyleyen baskı altındaki öğretim üyeleri, yaratılmak istenen cadı kazanı uygulamasından vaz geçilmesini ve hukukun geçerli kılınmasını talep etiler. Yaşanılanlar karşısında “öğretim üyelerinin saygınlığıyla birlikte üniversitenin saygınlığı da zarar görmektedir, böyle bir sonucun yaratılmasına kimsenin hakkı olamaz. Yöneticiler gelip geçicidir ama üniversite bu kentindir. Üniversitenin saygınlığına ve imajına kimsenin zarar verme hakkı yoktur” yorumları yapıldı. Keyfi uygulamalar ile sürdürülen bu tür baskıcı yöntemlerin bir üniversitede düşünülemeyeceğini belirten öğretim üyeleri; “kamu görevlilerinin yargılanması hakkındaki kanunun açık ve anlaşılır olduğunu söylediler. Kanun ve yönetmeliklerin yok sayılması üniversiteye hiç mi ama hiç yakışmamaktadır, bu yaklaşım adeta bir soruşturma terörünün yaşanacağının habercisidir. Gelecek günlerde neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz” dediler.