Çanakkale’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında yola sprey boyayla yazı yazdığı gerekçesiyle 6 yıla kadar hapsi istenen 13 yaşındaki B.T.İ sadece Çanakkale`nin değil, ülkenin de gündeminde. "Abiler sloganlar atıp, yazılar yazıyordu. Değişik geldi ve ben de yazmak istedim. Yarım kalan spreylerden istedim ve ben de belirli yerlere yazılar yazdım" diyerek, yaptığının etkisi noktasındaki bilinç düzeyini de gösteren B.T.İ`ye siyasilerden de destek geldi. CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan konuyla ilgili açıklama yaptılar. Yaşanan durumun hukuk sistemindeki sorunları da gündeme getirdiğini dile getiren siyasiler, küçük çocuğun hapis ya da yetiştirme yurdu ile karşı karşıya kalmasının üzücü olduğunu ifade ettiler. Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, “13 yaşındaki bir çocuğun yargılanmasını hem hukuken hem de insan haklarına göre doğru bulmuyorum. Türkiye`de böyle bir şeyin yaşanması, çok kötü bir örnek olacaktır” dedi. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Ne olacak şimdi? Hapse mi atacağız? Yani böyle bir şey olabilir mi? Bu noktada çok üzgünüm. Özellikle o çocuk adına çok üzgünüm. Ben bunu çok yanlış buluyorum” derken, Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, “Ne hapishaneye ne yetiştirme yurduna, umarım fen lisesine girer ve bu ülkeye de ciddi anlamda faydalar sağlayan bir insan olur. Ben sağduyunun hakim olacağına, böyle bir kanaatin gelişeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Türkiye açısından çok kötü bir örnek”
CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, 13 yaşında bir çocuğun yazı yazması nedeniyle ağır bir suçlama ile karşı karşıya kalmasının hukuken doğru olmadığını söyledi. Sarıbaş; “Kendi düşüncesinin dışındaki tüm demokratik hareketler ve yapılacak her türlü eylemde insanlar baskı altına alınıyor. 13 yaşındaki bir çocuğun yargılanmasını hem hukuken hem de insan haklarına göre doğru bulmuyorum. Türkiye`de böyle bir şeyin yaşanması, çok kötü bir örnek olacaktır. Bütün bunları bir kenara bırakın, o çocuğun psikolojisinin nasıl olduğunu bir düşünün. Çocuğun bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti`ne bakışının nasıl olabileceğini düşünün. Bizimde çocukluk yıllarında yaşadığımız konuların etkileri hala üzerimizdedir. Çocuk yaştaki insanın bir yazı yazması çok doğaldır. Bunu yazan bir çocuğa bu kadar ağır bir suçlama yapılmasına anlam veremiyorum. Özellikle 13 yaşındaki bir çocuğun yargılanması hukuken de çok doğru değildir” dedi.
“Bu çocuk daha 13 yaşında”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Bu konu Türkiye`deki hukuk anlayışımızın nerede olduğunun bir göstergesidir” diyerek yaptığı açıklamasında “Bir kere bu bir çocuk, daha 13 yaşında. Yani yaptığı işin bilincinde olamayacağı yönünde bir rapor da var bildiğimiz kadarıyla. Yani burada sadece belki bir nasihatle yaklaşılmalıdır. `Bu bir kamu malıdır. Sağa sola yazı yazma` diye bir yaklaşım gösterilmelidir. Bir uzlaşı yolu ile topluma kazandırmamız gerekir. Çocukları böyle yaparak kazanabiliriz. O çocuğun başına bundan dolayı bir şeylerin geldiğini beklemek son derece yanlış. O çocuk şimdi bir stres hali içinde. O çocuk bunu anlayamaz. Çünkü daha 13 yaşında. Dolayısıyla bir kere polis özellikle bu konuda çocukların yanında yer almalı. Her kolundan tuttuğu çocuğu mahkemenin önüne çıkardığınızda o çocuklardan hayır gelir mi? Onun siciline böyle bir olayı bu yaşında işlemiş oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Bu yanlıştan dönülecektir”
“Bunlar özellikle Çanakkale gibi özgürlüklerin kentinde, barışın kentinde yaşanmamalı” diyen Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, “Çocuklar yola yazmışlar olabilir. Nasihat edilir, eğitilir. Ne olacak şimdi? Hapse mi atacağız? Savcı `Yetiştirme yurduna veririz` demiş. Yani böyle bir şey olabilir mi? Yetiştirme yurtlarındaki çocukları, aile ortamlarında barındırmaya çalışırken, bu nasıl bir anlayıştır? Onun için bu noktada çok üzgünüm. Özellikle o çocuk adına çok üzgünüm. Ben bunu çok yanlış buluyorum. Umarım bu yanlıştan dönülecektir diye umut ediyorum” şeklinde konuştu.
Başkan Gökhan`dan aileye destek
“Ben de ailesi ile görüştüm” diyen Başkan Gökhan, “Zaten babasını tanıyorum, benim arkadaşım. Geçen gün de, İnsan Hakları Günü`nde de bahsetmiştim. Yani o kadar kötü bir şey ki; bütün televizyonlar babanın feryadını yayınladılar. Babanın ifadeleri beni çok üzdü. Yani bu polisler, savcılar, kendi çocuklarının başına böyle bir şey geldiğini düşünsünler. Hata olmaz mı? Ne hatalar yapıyor çocuklarımız. Adı üzerinde çocuk zaten. Çocuk hata yapar. Çocuğu savcının hakimin önüne çıkardığınızda kaybedersiniz, çocuğu kazanamazsınız. O çocuk cezadan anlamaz. O çocuk bu işin bilincinde olamaz. Özenmiş, büyükleri yazarken o da yazmış. Televizyonda çocuğa soruyorlar; `Faşizm ne demek?` diyorlar, `kötü bir şey` diyor. Bakın çocuk ne kadar safiyane bir cevap veriyor. Büyükleri bağırıyor, `Kahrolsun faşizm` diye. Çocuk faşizmin kötü bir şey olduğunu anlıyor. Doğru anlıyor, ama ne olduğunun bilincinde değil. Ben bilmiyorum ki 21 Ocak`taki mahkemede o çocuk zedelenmeden güzel bir kararla bu durumdan kurtulur. Yoksa insanlarımızı kaybetmekle bir yere varamayız. Bakın bu hoyratlık, Türkiye`yi bakın ne hallere getirdi. Neler konuşuluyor? Sonuçta bakanların çocuklarına kadar gitti iş. Neden? Çünkü iş hep yanlış yolda gidiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Kırma yok, dökme yok”
Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan ise, “B.T.İ, Zannediyorum, Gezi olaylarının en küçük yargılanan protestocusu bildiğim kadarıyla. Gezi olayları sadece İstanbul`daki Gezi Parkı ile sınırlı kalmadı. Demokratik hak ve özgürlükler noktasında bireyler istek ve taleplerini kitlesel bir takım eylemliklerle, basın açıklamaları ile ve benzeri bir takım şekillerle topluma yansıtmaya, kamuoyu oluşturmaya çalıştılar” dedi. “Bu süreçle alakalı olarak 13 yaşındaki delikanlı da düşüncelerini duygularını, kendi ifadesiyle `ağabeylerinden aldığı yarım sprey boya ile, belki de onlardan kopyaladığı sloganlarla zannediyorum kaldırımlara yazmış” diyen Mutan, “Kaldırımlar tabiki kamuya ait ama sonuçta zarar verici bir unsur değildir boya. Kırma yok, dökme yok. Biliyorsunuz son zamanlarda hemen hemen bir çok noktada, özellikle İstanbul`da başlayan bir dünyayı renklendirme çabası var. ben bu delikanlının kendi dünyasından hareketle, kendi dünyası dışındaki insanlara dönük bir renklendirme uğraşısı olduğu inancındayım. Tabi ki içerikleri ile ilgili yazılanlar, gazetelerden okuduğumuz kadarıyla olağan sloganlar. Ben bir hakim, savcı ya da avukat değilim. Ama suç unsuru içerdiğini zannetmiyorum. Sonuçta Gezi Parkı`ndaki yargılama daha mahkemeye çıkmadan beraat ile sonuçlandı. Yani bunun üzerine bir de böyle tuz biber hikayesi var. Umarım sağduyu hakim olur” temennisinde bulundu.
“Umarım fen lisesini kazanır”
“Çocuk da şuanda 8`inci sınıf öğrencisi olarak sınav döneminde” diyen Mutan, “İnşallah sınavlarını falan etkilemez. Umarım bu olay onu daha çok motive eder ve sınavlarında başarılı olur. Ne hapishaneye ne yetiştirme yurduna, umarım fen lisesine girer ve bu ülkeye de ciddi anlamda faydalar sağlayan bir insan olur. Adli tıp raporu var. Orada bu çocuğumuzun işi bilerek yaptığına dair kanaat var. Yani yargılanmasına mahal görmeyen bir teknik rapor var. Bir hekim olarak da hekim arkadaşlarımın kanaatleri benim için de esastır. Sonuçta bu inceleme yapılmış olmasına rağmen dava açılması ilginç, ilk mahkemeye çağrılması daha da ilginç. Umarım ikinci mahkemeye çağrılmadan bu iş kapanır. Bir de ilk mahkemeye gelmeden, `mevcutlu getirilmesi` gibi psişik anlamda henüz daha reşit noktaya taşınmayan bir çocuğun psikolojik olarak etkilenmesi, toplumun ve devletin bu kurallarının bu kadar acımasız olduğunu içselleştirmesi, sonuç itibariyle bu işi bu noktaya taşıyanların vebali olur diye düşünüyorum. Ben sağduyunun hakim olacağına, böyle bir kanaatin gelişeceğine inanıyorum” sözleri ile açıklamasını sonlandırdı.
