Çanakkale Çevre Platformu ve Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi tarafından, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle etkinlik düzenlendi. Etkinlik, önceki gün Golf Aile Çay Bahçesi önünde başladı. Dünya Çevre Günü’ne dikkat çekme amacıyla yapılan etkinliğe, Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, CHP Çanakkale İl Örgütü temsilcileri, İyi Parti Milletvekili adayı İsmet Balkan, HDP Çanakkale Milletvekili adayı Bülent Köreği, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Prof. Dr. Türker Savaş’ın yaptığı konuşmadan sonra başlayan etkinlik, ilginç anlara sahne oldu. Etkinlik kapsamında yere konulan pankartlardaki ‘Siyanürlü su içmek ister misiniz?’ yazısı vatandaşların dikkatinden kaçmadı. Vatandaşlar, Dünya Çevre Günü’ne dikkat çekmek amacıyla kordon boyunda insan zinciri oluşturdular. Çanakkale Boğazı’na doğru dönen vatandaşlar, ellerinde taşıdıkları döviz ve pankartlarla günün anlam ve önemini belirttiler. Etkinlik öncesinde konuşma yapan Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Savaş, Dünya Çevre Günü’nün bu yılki temasının ‘Suyumuza sahip çıkıyoruz’ olarak belirlendiğini söyledi.
“Atikhisar’a müdahale etmezsek Çanakkale susuz kalacaktır”
Türkiye’nin su azlığı çeken ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Türker Savaş; “Bu yıl, Çanakkale Çevre Platformu olarak 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün temasını ‘Suyumuza Sahip Çıkıyoruz’ olarak belirledik. Zira hepinizin çok iyi bildiği gibi Kentimize su sağlayan Atikhisar Baraj havzası metalik madenciliğin tehdidi altındadır. Müdahale etmezsek Çanakkale Kenti susuz kalacaktır! Sanılanın aksine ülkemiz su zengini bir ülke değildir. Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2 bin metre küpten az olan ülkeler su azlığı çeken, bin metre küpün altındaki ülkeler ise su fakiri ülkeler olarak tanımlanmaktadır. Türkiye ortalaması yıllık kişi başı bin 500 metre küptür ve su azlığı çeken ülkeler arasında yer almaktadır. 2030 yılında ülke nüfusu 100 milyonu bulacağı tahmin edilmektedir. Mevcut su kaynaklarımızın değişmeyeceği göz önüne alındığında dahi yaklaşık 15 yıl sonra ülke ortalamamız bin metre küp civarında olacak ve su fakiri ülkeler arasında yer alacağız. Mevcut su kaynaklarımızı korumak ve suyumuzu etkin kullanmak dışında başka çaremiz yoktur!” dedi.
“Metalik madencilik Çanakkale için önemli bir tehdittir”
Çanakkale’nin dışarıya vereceği bir damla suyu olmadığını söyleyen Savaş, metalik madenciliğin yaptığı çalışmaların sonucunda iklimin değişeceğini ve daha da su sorunu yaşanacağını ifade ederek; “Çanakkale’ye baktığımızda,1930’lu yıllardan bu yana takip edilebilen yıllık ortalama sıcaklıklarda, yıllık ortalama minimum sıcaklıkların yükselmesi nedeniyle 1,5 santigrat derecelik bir artış gerçekleşmiştir. İklimsel değişim nedeniyle Çanakkale yeterince ‘soğuyamamaktadır’. Bu değişimin sonucunun en önemli etkisi kar yağışlarının azalmasıdır. Kar yağışlarının azalması demek, yaz boyunca barajlarımızı besleyen yüzey su kaynaklarından mahrum kalmamız demektir. İnsanca yaşamak için gerekli olan faaliyetlerde su yönetimini, bir damla israf etmeyecek şekilde düzenlememiz gerekmektedir. Bu anlamda Çanakkale’mizin, yaşamımızı sürdürülebilmek için gerekli elzem faaliyetler dışında kullanılabilecek bir damla fazladan suyu yoktur. Bu nedenle tonlarca suyu gereksiz olarak kullanacak olan metalik madencilik faaliyetleri Çanakkale için önemli bir tehdittir. Termik santraller ve metalik madencilik faaliyetleri yalnızca yaşamımızı sürdürebilmek için elzem olan suyumuzu kullanmakla kalmıyor, çevreyi kirleterek, ormansızlaştırarak yağışların da azalmasına ya da düzensizleşmesine neden oluyor” dedi.
“Çanakkale, Orman Bölge Müdürlüğü eliyle ormansızlaştırılmaktadır”
Yürütülen Danıştay kararlarına rağmen Orman Bölge Müdürlüğünün ruhsat alanını ağaçlardan temizlemeye devam ettiğini ifade eden Savaş; “Çanakkale, ne yazık ki ormanlarımızı koruması gereken bir kurum olan Orman Bölge Müdürlüğü eliyle ormansızlaştırılmaktadır. Bilindiği gibi sağlıklı yaşam hakkımızın elimizden alınması anlamına gelen Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Ocağı Projesinde hazırlanan ÇED raporunun iptal edilmesi için dava açılmış, dava Çanakkale İdare Mahkemesi’nce reddedilmiştir. Temyiz edilen Çanakkale İdare Mahkemesinin kararı Danıştay tarafından bozulmuştur. Tüm bunlar yaşanırken söz konusu altın şirketinin başvurusu üzerine Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü ruhsat alanını ağaçlardan ‘temizlemeye’ başlamıştır. Gayri sıhhi işletme ruhsatı olmamasına rağmen söz konusu işletme alanı içinde ağaç katliamı yapılmaktadır. Orman Bölge Müdürlüğü bunu hiçbir mevzuat ile açıklayamaz. Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü işletme ruhsatı dahi olmayan bir şirketin hukuksuz talebini yerine getirmek için neden çırpınmaktadır? Burada kamuoyundan gizlenen gerçekler nelerdir? Burada kimlere fayda sağlanmaya çalışılmaktadır?” dedi.
“Çanakkale halkını orman katliamı karşısında duyarlı olmaya çağırıyoruz”
Vatandaşlara orman katliamı karşısında duyarlı olmaya davet eden Savaş; “Şu anda bölgede, binlerce hayvan ve bitki türünün habitatı olan 6 bin dekar orman alanındaki ağaçlar, Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü eliyle kesilerek ormansızlaştırılmıştır. Çanakkale halkını, bitkimizi, hayvanımızı, insanımızı susuz bırakacak olan Kirazlı altın madeni ile ekosistemin bozularak hem hayvan ve bitkilerin yok olmasına ve iklimin değişmesine neden olacak olan orman katliamı karşısında duyarlı olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
(Baykal Sağlam)