“Şiddeti önlemek için çok katmanlı yaklaşımla hareket edeceğiz”

AK Parti MKYK-Genel Merkez Çevre, Şehir ve Kültür Başkan Yardımcısı ve 27. Dönem AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu ile son günlerde artan ve toplumun tüm kesimlerini etkileyen şiddeti, kentlilerin talebi olan Yüksek Hızlı Tren’in Çanakkale’ye gelmesini ve daha yaşanılabilir bir şehir için yapılabilecekleri konuştuk.

1290

İstanbul’da iki genç kadının vahşice öldürülmesi tüm Türkiye’yi hem yasa boğdu hem de her kesimden insan konu ile ilgili tepkilerini dile getirdi.

Biz de Çanakkale Olay olarak AK Parti MKYK-Genel Merkez Çevre, Şehir ve Kültür Başkan Yardımcısı ve 27. Dönem AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu ile hem bu olayı hem de Çanakkale’yi konuştuk.

“Şiddetin her türlüsüne karşıyız.”

İstanbul’da yaşanan vahşet ile dolayısıyla son derecede üzgün olduğunu belirten İskenderoğlu şunları söyledi:

“Bu elim olaydan dolayı inanılmaz üzgünüm. Sadece bu belki son nokta gibi. Bundan önce başlayan yaşanan çocuk cinayetleri, kadın cinayetleri; bunların hepsini inanılmaz üzülerek izliyoruz. Ne yapabilirizi çalışmaya çalışıyoruz. İşin en önemli kısmı o. Sosyal medyanın hayatımızın içine daha çok girmesiyle, özellikle bu hasta ruhlu insanların biraz daha kendilerine yakın insanları bulma şansları arttı. Tüm dünyada arttı çünkü şiddet. Devletimizin özellikle tespit ettiği birçok vaka var. Aslında sonuçlanmamış, bizim önümüze gelmeden engellenen bu konuda birçok da olay var. Korunma kapsamındaki kadınlarımız var; genç kızlarımızı taciz eden siteleri tespit konusunda çalışan birimler var. Anne babaların bize geldiği ve bizim bunları ilgili makamlara ilettikten sonra yakalanan pek çok vaka var. Tabii ki bunları paylaşmıyoruz. Hem mağdur olan çocuklarımızın, kızlarımızın, kadınlarımızın can güvenliği için hem de insanların kişisel haklarını korumak için. Bu konularda devlet görevini yapmıştır. Ancak inanılmaz bir şiddete eğilim gözlemliyorum. Toplumsal olarak, haberleri izlediğimizde Dünyanın her noktasında şiddete ciddi bir eğilim olduğunu görüyoruz. Savaşlardan tutun da çocuklarımızın izlediği çizgi filmlere, anlatılan hikâyelere kadar hayatımızın her anında alt belleğe işlenen şiddete eğilim, normalleştirme var.

“Ne olmuş ki canım erkek karısına bir tokat attıysa” sözü bile aslında şiddeti normalleştirmektir. Biz, partimiz kurulduğu günden beri yaratılanı seviyoruz yaratandan dolayı düsturundan hareketle ediyoruz.

Şiddetin her türlüsüne karşıyız. Hayvanlara yönelik şiddete kesinlikle karşıyız. Bununla ilgili yasalar çıkarttık. Benim milletvekili olduğum dönemde hayvanlar daha önceki kanunda mal olarak görülürken; canlı statüsü tanındı. Bu devrim niteliğinde bir gelişmedir. Bir hayvanı katlettiğinizde elinizi kolunuzu sallayarak çıkıyordunuz dışarıya, iki yıla kadar yargılanıyorsunuz şu an.

Hükümetimiz kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili pek çok girişimde bulunuldu. Kadına şiddete sıfır tolerans ilkesiyle yol alıyoruz. Ama ne yazıktır ki çok üzülerek söylüyorum bence biraz da sosyal medyanın hayatımıza farklı noktalara girişi ve savaşların patlak vermesiyle artış yaşanıyor.

“Şiddet, şiddeti doğruyor!”

Son olayla ilgili özellikle haberlere kısıtlama getirildi biliyorsunuz, bazen kızıyorlar niye kısıtlama getirildi diye. Ancak düşünün, siz o çocuklarımızın anneleri olsanız evladınızın yaşadığı vahşeti görmek ister miydiniz? Bundan keyif alıp, nemalanan insanlar var. Bunun aslında toplumsal bir birliktelikle çözülebileceğini düşünüyorum. İyi bir eğitim, birbirimizi tekrar sevmeyle başlayarak, ötekileştirmeyi bir kenara bırakarak başarabiliriz. Bizim çok ileri dediğimiz ülkelerde bile bir çocuk eline silah alıp okulu tarıyor. Sadece bizim ülkemizde yok şiddet ancak biz, ülkemizde bu olaylar yaşanmasın istiyoruz. Çalışmalarımız da bunu engellemek için.

Cumhurbaşkanımızın meclis konuşmasını tüm hemşerilerimiz bir kez daha dinlesinler. Orada adalet sistemi ile ilgili bir düzenlemenin geleceğinin sinyallerini verdi. Tez elden toplumun tüm kesimleriyle birlikte şiddeti en aza indirgemeye başlayacağız.

“Otopark sorunu bitmiş değil”

Kordonumuz daha yeşil olmalı, denizi olan bir şehir olarak denize küsmüş durumdayız. Niye bizim şehrimizde kordondan denize girilmiyor? Arıtma tesisinin çalışması gerekiyor. Deniz temizliğinin geliştirilmesi gerekiyor. Otopark sorununun şu an çözülüyor gibi görünmesinin sebebi, benim belediye başkanlığı için adaylığım sırasında söylediğim yerlerde bahsettiğim Emniyet binası gibi yerler; Valiliğimiz tarafından otopark olarak kullanımına izin verilmiş olması. Yarın oralarda bina inşa edilirse, kent merkezinde yine bir otopark sorunu ile karşı karşıya kalacağız. Özellikle ulaşımın daha ucuz olması gerek, bunu yapabilen iller var.

“Çanakkale’nin ulaşımda demiryoluna ihtiyacı var”

Yüksek hızlı trenle ilgili olarak vekilliğim döneminde şimdiki İçişleri Bakan Yardımcımız Bülent Turan ile birlikte iyi çalışmalar yaptık. Hatta o dönemdeki ulaştırma bakanımız beni görünce “Seni görünce trenden başka hiçbir şey gelmiyor aklıma” diyordu. Biga’ya kadar bile olsa bir demiryolu hattının olması gerektiğini dile getirdik hep. Çünkü bizim gerçekten Çanakkale olarak ulaşımda demiryoluna ihtiyacımız var. Umuyorum ki Ayhan Gider vekilimiz de bu konuyu çalışmaları kapsamına almıştır. Tren yolunun buraya gelmesi gerek.

“Şehir içi ulaşımda yenilenebilir enerji kullanan araçlar artmalı”

Şehir içi için metrobüs konuşuluyor ancak kentimizin sokaklarının yapısı dolayısıyla hızlı tramvay gibi bir şey mümkün değil. Olanı iyileştirmeliyiz. Bence tez elden şehir içi ulaşımda kullanılan araçların yenilenebilir enerji kullanan araçlarla değiştirilmesi önemli. Çevreciyiz diyorsak, elektrikli araçlara geçmemiz lazım. Temiz, güvenli ve sürdürülebilir enerji kullanmalıyız. Sadece “Altın madenine karşıyız” diye bağırmakla değil biz çevreciliği kendi hayatımıza adapte ederek gösterebiliriz.

Bu şehirde çevrecilik ile ilgili yapılabilecek çok güzel projeler var. Mesela ayrıştırma sistemimiz çok iyi gidiyor ancak bunu evlerimize yaygınlaştırmalıyız. Projelerimizden biri evsel atıklar ile kompost gübre üretimiydi. Evlerde, kadınlarımız vasıtasıyla bunu yapabiliriz. Başka illerde var, biz de yapabiliriz.

“Bu şehrin girişinde mor salkımlarla süslenen bir tak görmek istiyoruz”

Çocuklarımızın daha temiz, plastik olmayan çocuk parklarına ihtiyacı var. Çok basit, gittiğinizde bunu diğer illerde görüyorsunuz. Ben hep şuna şaşırırdım; hangi partiden olursa olsun belediye başkanlarımız yurt dışına geziye gidiyorlar, gittiklerinde hiç bakmıyorlar mı acaba dediğim çok şey görüyorum mesela. İskele Meydanında su parkı var. Çok basit bir şey. Yaptık mı yaptık, yaptık demek için yaptık. Kaç kişi onu çalışırken gördü? Işıklandırmayla Çanakkale’ye yakışır olamaz mıydı? Ya da gemiden inen vatandaşın nereye geldiğini gösteren şık bir tabelamız var mı? Mesela elinde zeytin dalı ile güzel bir Helen heykeli istiyorum şehrimde. Bir köşesinde 57. Alay olsun. Benim hayalim şuydu; Muharrem Bey yaparsa çok mutlu olurum benim fikrimi aldı demem, vatandaşın sesine kulak verdi diye düşünürüm. Bu şehrin girişinde mor salkımlar istiyoruz, mor salkımlarla süslenen bir tak yapılabilir.

“Çanakkale ve Atatürk’ü özdeşleştirmeniz için temiz, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir kent oluşturmalıyız”

Çanakkale ile Atatürk’ün nasıl bağdaştığının bir timsalidir. Atatürk’ün Selanik’teki evinin kapı numarası 17. Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’in doğduğu evin kapı numarası bile Çanakkale’yi anlatıyor. Bunlardan bir hikâye yazılabilir. Hikâye yazdığınız her şey markalaşır. Çanakkale ve Atatürk’ü sadece Atatürk’ü seviyorum demek ile özdeşleştiremezsiniz. Bu şehirde Atatürk ilke ve inkılaplarını yaşamamız lazım. Bunun için de temiz, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir kent istiyoruz.”

(HADİYE AYŞE İRİM)
Paylaş