"Savaşa ve sömürüye hayır" dediler

474
Tüm dünyada olduğu gibi, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, Çanakkale`de de coşkuyla kutlandı. DİSK, KESK, TMMOB gibi demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve derneklerin katılımı ile kutlanan 1 Mayıs`ın gündemi, ekonomik kriz, savaşlar, Türkiye`de artan siyasi baskılar ile işçi ve emekçilerin yaşadıkları sorunlardı. Eski Salı Pazarı`nda bir araya gelen çok sayıda vatandaş, sendikalarının, derneklerinin ve siyasi partilerinin bayrakları ile rengarenk bir görüntü oluştururken, sorunlarına ve taleplerine dönük sloganları ile seslerini Çanakkale`de de yankılattılar. Eski Salı Pazarı`ndan başlayan, İnönü Caddebi ve Mehmetçik Bulvarı üzerinden Cumhuriyet Meydanı`na ulaşan kortejler, alana da sloganları, bayrakları ve pankartları ile giriş yaptılar. Burada yapılan konuşmaların ardından, Bandista Grubunun konseri ve halayları ile 1 Mayıs`ı tamamladılar. 
DİSK Genel İş Şube Başkanı Ceylan konuşma yaptı 
DİSK Genel İş Şube Başkanı Metin Ceylan, 1 Mayıs nedeni ile yaptığı konuşmada, sömürü sistemi olan kapitalizmi eleştirdi. "Bu dünya kapitalizme uygun değil çıkış arıyoruz" diyen Ceylan, "Varlığı işçinin emek gücüne bağlı olan kapitalizm; insanlığın, tüm canlıların ve doğanın geleceğini yok ediyor. Kamusal olan ne varsa parçalayan kapitalist sistemin, içinde bulunduğu yapısal sorunlar salgın ile beraber daha da büyüdü ve kapitalizmin cilası iyiden iyiye dökülmeye başladı. Yaşanan her kapitalist krizde olduğu gibi son salgın sürecinde de insanlık dışı çalışma koşulları yaygınlaştı. Sermaye sahipleri işçi sınıfı üzerindeki tahakkümünü arttırıyor, işçileri daha uzun, daha sağlıksız, daha güvencesiz, daha ucuza çalıştırarak karlarını koruyor. İşçi sınıfı; işsizlik, yoksulluk, yüksek enflasyon, düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve güvencesizlikle ezilmek isteniyor! Haksız gelir ve servet transferleri ile eşitsizlik artarken demokrasinin lime lime edildiği, hukukun siyasallaştığı, insan hak ve özgürlüklerinin otoriter rejim altında ezildiği ülkemizde, iktidarın yanlış ekonomi yönetimi ile yaygınlaşan ve derinleşen bir yoksullukla karşı karşıyayız. Ülkenin kamusal kaynakları bir avuç sermayeye peşkeş çekiliyor, varlıklarımız özelleştirme, kamu - özel işbirliği ve yap-işlet-devret projeleriyle elimizden alınıyor, geleceğimiz yok ediliyor. Milyonlar işsiz, Milyonlar Çaresiz, Milyonlar geçinemiyor! İşsizlik, güvencesiz çalışma ve sefalet artıyor. İşsiz sayısının 9 milyona dayandığı bir ülke olduk. Milyonlarca emekçi açlık sınırının altında bir asgari ücretle çalışmaya mahkum edilmiş durumda. İşçi sınıfı artık temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak duruma geldi. İktidar bunu görüyor, kabul ediyor ancak çözüm üretmiyor. İşçilerin sırtından elde ettikleri nimetlerle her gün biraz daha palazlanan bir avuç sermaye sahibinin aksine işçiler, insanca yaşamanın asgari koşulları için mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Enflasyon, pahalılık, işsizlik, güvencesizliğin yanında kötü çalışma koşullarıyla iş güvenliğinden yoksun bir şekilde sağlıklarında hatta canlarından oluyorlar. Sosyal güvenlik şemsiyesi ise delik deşik edilmiş durumda. Nitelikli, ücretsiz, kamusal sağlık ve eğitimden bahsetmek artık çok zor, sağlık da, eğitim de ticari hale gelmiş durumda. Kısacası işçi sınıfı, sermayenin çıkarları doğrultusunda kurgulanmış kapitalist sistemde hukuksuz ve keyfi bir biçimde türlü haksızlığa maruz kalıyor. Fırsat eşitliği, adil bölüşüm, cinsiyet eşitliği ve temel insan hakları bu sistemde yok; işsizlik, yokluk, güvencesizlik, kriz ve yasaklar var" şeklinde konuştu. 
"Emeğin düzenini kuracağız" 
"Bu düzen böyle gitmez" diyen Ceylan, "Halkı yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, borçluluğa ve güvencesizliğe mahkûm eden bu akıl dışı düzen Türkiye`nin sırtında bir yüktür. 20 yıldır ülkeyi yönetenler ve tüm yetkileri tek kişide toplayanlar sorumluluktan kaçamaz. Ülkenin kanayan sorunlarını kendi dışındaki herkese ve her şeye bağlayan bir yönetim anlayışına artık yeter diyoruz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm sömürülenler, yoksullaşanlar ve ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var. Emeğin, barışın, demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün egemen olduğu bir düzeni biz kuracağız! Küçük bir azınlık için çoğunluğun hiçe sayıldığı bu düzenin ömrünü kısaltmak, işçilerin, emekçilerin birlik ve dayanışma ekseninde mücadeleyi yükseltmesiyle mümkün hale gelecektir. İşçilerin gücü emeği ve bilincidir. Eşit, adil, demokratik ve emekten yana bir toplumsal dönüşüm için daha kararlı, daha örgütlü, daha dayanışmacı bir mücadeleyi hep birlikte öreceğiz. Sadece ekonomik kazanımlarımız için değil, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet talebimizdeki ısrarlı ve kararlı duruşumuzla işçi sınıfı mücadelesini büyütmeye ve bu acımasız düzen karşısında durmaya devam edeceğiz. Karanlık Gidecek, gezi kalacak, biz kalacağız. İnsanlığın Geleceği İşçi Sınıfının Ellerinde!" dedi.
(Seçkin Sağlam) 
Paylaş