Sarıbaş, soru önergelerinde hızlı
CHP Çanakkale Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş ülke gündemine ilişkin konularda soru önergeleri ile ilgili bakanlıklar nezdinde gerekli uyarıları yaparken vermiş olduğu soru önergelerine iktidar partisinin çok rağbet etmemesi ayrıca dikkat çekiyor. Sarıbaş, bu seferde zorunlu göçe tabi tutulan THY Ankara çalışanlarının sorunlarına el attı.
Türk Hava Yollarında, Hava-İş sendikasına üye bir grup personelin, grev yasağını protesto etmek için bir günlük iş bırakma eylemi sonucu işlerini kaybetmelerinden sonra, şimdi de Ankara’da çalışan 300’e yakın personel, kışta kıyamette, aile düzenlerini bozma pahasına, okula giden çocukların durumlarına bakılmaksızın “10 Aralık’a kadar kararınızı verin. Ya İstanbul’da çalışacaksınız, ya da sözleşmeniz feshedilecek” denilerek zorunlu göçe zorlanması konusunu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a sordu.
Bu kapsamda Sarıbaş tarafından gündeme taşınan sorular şu şekilde: “10 Aralık’a kadar kararınızı bildirin, İstanbul’a gitme kararını bildirmeyenlerin iş akitleri fes olacaktır” şeklinde bir telefon mesajı ile kışın ortasında İstanbul’a zorunlu göçe zorlandıkları doğru mudur? Doğru ise;10 Aralık 2012’ye kadar İstanbul’a gitmeye mecbur kalıp ta kararını veren kaç personel vardır? İstanbul’a gitmeyi kabul etmeyen personel sayısı nedir? Ankara’da personel bırakacak mısınız? Bırakacağınız personelin sayısı ve isimleri nedir? Ankara’da kalacak personelin seçimi nasıl yapılmıştır? Yapmadı iseniz; Ankara’dan, İstanbul’a zorunlu göçe zorladığınız personelin yerine kimleri yerleştirmeyi düşünüyorsunuz? Bu personelin yaptığı işi kimler yapacaktır? İstanbul’a zorunlu göçe zorlanan personelin Hava-İş sendikasına üye olmalarının bir etkisi var mıdır? Yoksa kışın ortasında, aile, okul ve iş düzenini bozmanın, eziyet çektirilmesinin gerekçesi nedir? Bir telefon mesajı ile hayatları altüst olup düzenleri bozulan 300’e yakın personelin mutlaka İstanbul’a gitmesi gerekiyorsa da okulların tatil olduğu yaz dönemine denk getirilerek, ev ve iş düzenlerini kurmaları için makul bir süre tanınması daha doğru olmaz mıydı?”