Sarıbaş, Başbakan’ın söylemlerine soru önergesi verdi

CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ulus’ta yapılan Cumhuriyet yürüyüşünü illegal eylem olarak, Sinan Erdem’deki protestocuları ise ‘holigan terörist’ olarak tanımlaması nedeniyle konuyu meclise taşıdı.

467
Konu ile ilgili TBMM’ye soru önergesi veren CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, önergede yer alan soruların İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istedi. Sarıbaş’ın sunduğu önergede şu ifadelere yer verildi:
 
“29 Ekim 2012 günü tüm yasaklamalara, baskılara, göz yaşartıcı gaz bombalarına, panzer ve zırhlı araçlar ile polislerden oluşan barikatlara karşın, tıpkı 23 Nisan 1920 olduğu gibi aynı coşku, heyecan, kararlılık ve inançla Ankara Ulus’ta Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önünde, başta Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partili Milletvekilleri, Genel Merkez Yöneticileri, İl, İlçe yöneticileri ve örgüt üyeleri ile birlikte CHP’sine gönül veren geniş halk kitleleri ile Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, Birleşik Kamu-İş Sendikası, Engelliler Konfederasyonu, Eğitim-İş Sendikası, Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği, Hacı Bektaş Veli Eğitim Kültür Derneği, İşçi Partisi, Demokratik Sol Parti ve Yüzbinlerce Vatandaşlarımızın ellerinde Türk Bayraklı katılımları ile Cumhuriyetimizin 89. Yıldönümü Kutlamaları gerçekleştirilmiştir.
 
Buna göre;
1) Başbakanını kutlamalara katılanlara “illegal”, AKP Genel Başkan Yardımcısının ise “marjinal” değerlendirmesi yapmıştır. Yukarıda Cumhuriyetimizin 89. Yıldönümü Kutlamalarına katılan Parti, Sendika, Dernek ve Sivil Toplum örgütlerinden hangisi-hangileri Başbakanın dediği gibi “illegal”, AKP Genel Başkan Yardımcısının dediği gibi “marjinal” grup ve örgütlerdir?
 
2) Yukarıda isimlerini sıraladığım parti, dernek, sendika ve sivil toplum örgütlerinin “illegal” ve “marjinal” oldukları nasıl tespit edilmiştir?
 
3) Yukarıda sıraladığım parti, sendika, dernek ve sivil toplum örgütleri madem “İllegal” örgütler ve “marjinal” gruplar ise, bu güne kadar bu dernek, sendika, parti ve sivil toplum örgütleri hakkında yasal bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmadı ise göz yumarak suç işlemiş sayılmaz mısınız?
 
4) Yukarıda isimlerini sıraladığım parti, örgüt, dernek, sendika ve sivil toplum örgütlerinin “illegal” olduğunu ispat edecek elinizde herhangi bir bilgi belge var mıdır?
 
5) Bu parti, sendika, dernek ve sivil toplum örgütleri hakkında elinizde “illegal” olduklarına ispat edecek bir bilgi ve belge yok ise, her önüne gelen kafasının estiği gibi bu parti, dernek, sendika ve sivil toplum örgütlerini “illegal” olarak suçlayabilir mi? Suçlayanlar hakkında yasal bir yaptırımınız var mıdır? Gereğini yapacak mısınız?”
 
Sarıbaş’a Bakanlık’tan yanıt
CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın termik santrallerle ilgili soru önergesine cevap verildi.
 
Çevrecilerin direnişlerine karşın, faaliyetlerini sürdüren Çan Termik Santrali’nde, son günlerde yaşanan çevre ve insan sağlığının ciddi şekilde tehdit eden gelişmelere ilişkin geçtiğimiz günlerde TBMM’ye soru önergesi veren Sarıbaş’ın sorularına ilgili Bakanlık’tan gelen yanıt şu şekilde:
 
“1-E.Ü.A.Ş. 18 Mart Çan Termik Santrali adı altında faaliyet gösteren katı yakıtlı enerji Üretim tesisi yakıt olarak kömür kullanmakta, kömür hemen tesisin yanında bulunan E.L.Î. Çan Linyitleri İşletme Müdürlüğüne ait açık kömür ocağından temin edilmektedir. Tesis akışkan yataklı termik santral olması nedeniyle yakma esnasında kükürtdioksitin tutulması amacıyla belli oranlarda kömürle kireçtaşı karıştırılarak yakma işlemi gerçekleştirilmektedir. Kireçtaşı temini sağlayan firmayla sözleşmenin sona ermesi ve yeni tedarikçinin tespitine yönelik ihale sürecinin tamamlanamaması: nedeniyle; 28.08.2012 tarihinden, itibaren tesis faaliyette değildir.
 
Bu nedenle 28.10.2012 tarihinden itibaren herhangi bir emisyon, baca; kirliliği ve toz kirliliğinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Tesise ait düzenli kül deponi sahasında çatlaklar olduğuna dair yerel basında, da haberler çıkması üzerine yerinde yapılan incelemelerde herhangi bir çatlağın ve sızıntının olmadığı görülmüştür. Ayrıca kül deponi sahasında bulunan 2 adet gözlem kuyusuna ait düzenli yapılan su analiz sonuçlarının da uygun olduğu tespit edilmiştir. Kül deponi sahasında yapılan incelemeler esnasında tesis yetkilisi tarafından tesisin etrafının tamamının güvenlik amacıyla çevrili olduğu, herhangi bir meslek odasının inceleme için kendilerine müracaata bulunmadığı beyan edilmiştir. Bakanlığımıza ve İl Müdürlüğümüze de Meslek Odaları tarafından herhangi bir müracaatta bulunulmadığı gibi herhangi bir rapor da sunulmamıştır.
 
Çanakkale İli, Çan İlçesi, Çanakkale Karayolu, 8 Km. adresinde faaliyet gösteren E.Ü.A.Ş. 18 Mart Çan Termik Santrali 28.08.2012 tarihinden itibaren kireç tedarik edilememesi nedeniyle faaliyette olmadığı, bugüne kadarki faaliyeti esnasında ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüzce düzenli olarak takip edilmekte ye denetlenmektedir. Emisyon değerleri sürekli takip edilmekte ve emisyon sınır değerlerini aştığı durumlarda da idari yaptırım uygulanmıştır. Bakanlığımızca faaliyette olan, kumlan veya kurulacak olan termik santrallerin çevre ile ilgili iş ve işlemlerinin takibi ve denetimi sürekli olarak yapılmaktadır.”
 
Sarıbaş TBMM’den seslendi
CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, TBMM Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı.
 
TBMM Genel Kurulu’nda ilk olarak söz alan CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş; “18/9/2012 tarihinde, Çanakkale’nin Biga ilçemiz ve köyünde 3 vatandaşımız canlarını sel felaketi dolayısıyla yitirmişlerdir. Yaklaşık bir buçuk ay gibi bir süre geçmesine rağmen, ilçemizde zarar gören bu vatandaşlarımızın zarar ziyan tespitleri yapılmasına rağmen, arazileri hakkında işlemlerin sonucunda para ödenmedi. Hâlâ mağdur oldukları ve yine bununla ilgili dere ıslahları ve diğer altyapı çalışmalarının yapılmadığı… Her an yine sel basacağı endişesini yaşamaktadırlar. Bunların zarar ve tespitlerinin ve yardımlarının ne zaman yapılacağı ve ne kadar süre içerisinde de bunların verileceği vatandaşlarımız tarafından beklenmektedir” dedi. Görüşülmekte olan Teklifin 2. maddesindeki “yayımı” ibaresinin (1.1.2050) olarak değiştirilmesini talep eden CHP Grubu adına açıklama yapan Sarıbaş şu şekilde konuştu: “Öncelikle, Sayın Bakanımız konuşmasında, kanunla ilgili konuşmasında şunları söyledi: ‘35 bin ihale yaptık ve IMF’ye, 2001 yılında, bu yasa çıktığında, Uluslararası Para Fonu’na borcumuz vardı.’ dedi. Burada şunu mu demek istedi acaba? “Bu yasalar o zaman çok doğruydu, paramız vardı, o günkü ihale şartları ve o günkü ihaledeki kanunlarımız eşit fırsat ve yedirmeyen, içirmeyen, yandaşımızı doyurmayan bir ihale kanununu üzerinde değişiklikte ısrar ettik ve kalıcı mıydı?” anlamını taşıyor. Ben böyle anlıyorum. O zaman -borçlarımız bitti, para çoğaldı- yedirelim, içirelim anlamı çıkar. ‘Ben, şimdi, idareye inisiyatif verilmedi ve ihaleye giren şahısların da haberi olmadan, haberi olmadığı için de burada irat kaydediyoruz.’ diyor. Kendi kurduğunuz UYAP var, UYAP. Artık girersiniz İnternet’inize, oradan soruşturma açıp açmadığını şirket bilir. Gene, KİK’in İnternet sayfasında devamlı yazılır. Yine, ben ihaleye giren ve gerçekten, bir mimar olarak girdiğimde ben saf mıyım benim hakkımda soruşturma açılıp açılmadığını bilemeyecek, takip edemeyecek kadar? O zaman, o ihaleye girecek firmanın sahibi ya da tüzel kişisi ya da yöneticisi bu kadar safsa ondan da zaten ihaleyi bitirme şansı beklenmez. Böyle bir yutturmaca, kandırmaca yapmayın halkımıza, lütfen. Bunun adı başka bir şey. Bunun adı şu: Bayramdan önce getirilen hızlandırılmış bu 4734 sayılı İhale Kanunu’nun 11’inci ihale maddesinin 27 kez değiştirilmesi, 2001’den beri 45 kez değiştirdiğiniz bu İhale Kanunu’nun, gece yarısı bu saatte görüştüğümüz… Niye bu kadar hızlı ve heyecanlısınız? Burada doğru bir şey var. Doğru tespit şu: Bundan sonra ihaleye üç dönem milletvekili veya belediye başkanlığı yapıp bir daha seçilemeyecekler, TOKİ’deki yeni çıkacak büyük ihale ve rantlara; bu arada affedilmiş ya da suçlu olmuş ya da soruşturma açılmış insanlar. Bu kadar hızlı bir şekilde, gece yarısı alınan birkararla değiştirilerek geçirilmeye mi kalkışılacaktır? Az önce “Erken mi doğdu?” diyen arkadaşa bunları dinletmek istiyorum. Bu erken doğum bu yasanın doğmasıdır. Değerli arkadaşlarım, bu kadar basit değil. Bir ihalede üç ayak vardır: Bir tanesi kamu çalışanı; bir tanesi müteahhit, yüklenici; bir de siyasi ayağı vardır. Bu dönem içerisinde, siyasi yüklenicilerle birlikte, yükleniciyle birlikte acaba bu ranttan hızlı bir şekilde yararlanıp seçimlere hazırlanmak mı geçiyor aklınızdan? O zaman, ihalenin irat kaydedilmesine -bugünkü çıkardığınız, herkesin olacağı ihaleye giren A şahsının- soruşturmayı savcının gizli yapmasına rağmen, onun hakkında soruşturma yapıp onunla ilgili soru ve soruşturmasını yapmayacak mıdır? Burada bir sürü hukukçu arkadaşımız var. O insanın ihaleden haberi olmama şansı var mıdır? Akşamdan beri dinliyorum, lütfen, uyutmayın halkımızı. Yok böyle bir anlayış. Onun için de kandırmayın bu “irat kaydedilen” kelimesi arkasında. Halkımız, artık, bir ihalenin ülkede menfaatleri doğrultusunda şeffaf, rekabet ortamı içerisinde, gerçekten, kişiye, şahsa davetiye, şirkete davetiye çıkarır gibi değil, burada, Tekelde eskiden olduğu gibi, tekrar kendi yandaşlarımız içerisinde çantacı müteahhitler yaratmayalım. Bunlara af yetkisi vermeyin çünkü burada vicdanınız sızlar. Bu hepimizin parası. Bugün Sayın Bakan “TOKİ’de param yok.” diyor ama ihalelerinizde... 35 bin değil, inşallah 70 bin ihale yapın ama ihale, rekabet ortamı içerisinde, doğru yapıldığı sürece… Nasıl? Projenin bir bütünlüğü içerisinde, parça parça değil. Karayollarında bile hepsi bütünken 5 kilometre, 5 kilometre verdiniz. Bunlarla oynamayın.”
Paylaş