Umurbey Belediye Başkanı ve Çanakkale Belediye Başkan aday adayı AKP’li Sami Yavaş, Çanakkale Belediye Başkanı aday adaylığını gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirdi. Umurbey ve Çanakkale’yi kıyaslayan Başkan Yavaş, 2 bin 500 nüfuslu bir beldede yaptığı çalışmalardan bahsederek, Çanakkale’de daha iyilerinin yapılabileceğini söyledi. Hayalleri ve heyecanı ile yol yürümenin önemli olduğunu belirten Yavaş, Çanakkale için büyük hayallerinin ve heyecanının olduğunu söyledi. Belediye Başkanlığında iktidar partisinin gücünü hissetmenin son derece önemli olduğunu söyleyen Başkan Yavaş; “Bir kere yerel siyasette iktidarın gücünü arkanızda hissetmeniz şart. Bu güç olduktan sonra otomatikman özgüvenle, mutlulukla, heyecanla istediklerinizi yapmanız için bir problem kalmıyor” dedi. Siyasetin, hem iddia hem de heyecan işi olduğunu söyleyen Yavaş; “Benim hep iddialarım oldu, hep heyecanlıydım, hep güzel işler olsun isteğim vardı. Benim, hayallerimin peşinden koşan bir kişiliğim var. Ben, bunu ne kadar durdurmak istesem de durduramıyorum. Bakıyorum, iktidar partisinde olan belediyelerin işlerinin biraz daha hızlı, biraz daha kolay ve daha etkileyici olabilme ihtimali çok yüksek. Ben, Umurbey’de iktidar partisinden değil de başka bir partiden olmuş olsaydım, hayallerimi gerçekleştirmek çok zor olacaktı. Bir kere yerel siyasette iktidarın gücünü arkanızda hissetmeniz şart. Bu güç olduktan sonra otomatikman özgüvenle, mutlulukla, heyecanla istediklerinizi yapmanız için bir problem kalmıyor” dedi.
“Umurbey gibi küçük bir yerde bunları yapıyorsak, Çanakkale’de neden yapmayalım?”
Çanakkale için hayalleri olduğunu, heyecanı olduğunu ve hayallerinin peşinden koşmayı seven birisi olduğunu söyleyen Umurbey Belediye Başkanı ve Çanakkale Belediye Başkan aday adayı Sami Yavaş; “Siyaset de, yöneticilik de sadece fikirleri değerlendirip, her kesime kulak verip, ‘Bu iş, yapılırsa nasıl olur?’u inceleyip bir yola çıkmak işi. Ben, bazen Umurbey’in üst tarafına çıkıyorum ‘Bu kadar da çalışılır mı?’ diyorum. Gerçekten çok çalışmışız, çok koşturmuşuz. Kendimizden ödün vererek, ailemizden ödün vererek, eşimizden, dostumuzdan ödün vererek yapmışız işlerimizi. Ben de herkes gibi saat 08:00’da gelirim 17:00’da giderim, akşamları arayanların sorunlarını çözerim gibi bir belediye başkanlığı da yapabilirdim. Fakat ben bunu ister istemez kendime yediremem. Zaten memurdum bunu yapacaksam neden belediye başkanı oldum? Bu iş öyle değil. Ben hep ortaya bir iddia koydum, hep bir şeyler yapılması gerektiğinin peşinden koştum. Daha sonra iktidar partisiyle toplantılara katıldım, iktidar partisinde olan belediyelere gittim ve ‘Neden bu Çanakkale’de olmasın?’ dedim. Ben zaten Çanakkale’de oturuyorum, her gün çıkıyorum, geziyorum, hayaller kuruyorum ve hayallerimin peşinden koşmak için böyle bir fikre kapıldım. Bir kere Umurbey hem küçük bir yer hem de imkan, şart bakımından biraz daha kısıtlı. Bu şartlara rağmen bunları yapabildiysek, ‘Çanakkale gibi dünyanın adının ilk sıralarda anıldığı bir ilin başına geçip, burada heyecanlanan, burasıyla ilgili üretmeye koyulan bir insan neden olmayayım?’ dedim” ifadelerini kullandı.
“Çanakkale’de nasıl misafirperverlik, kardeşlik, birliktelik olduğunu herke gösterelim”
Çanakkale’nin hayallerini gerçekleştireceği bir yer olduğunu söyleyen Başkan Yavaş; “Kendimde bu gücü, bu yetkiyi, bu imanı gördüğüm için buraya iddialı bir şekilde geçtik. Tabi istişarelerde bulunuyoruz, anketler yaptırıyoruz, milletin teveccühüne bakıyoruz, STK’larla konuşuyoruz, siyaseten büyüklerle konuşuyoruz. Ben burada en çok belediye başkanlarımın söylediklerini dikkate alarak ‘Sami yaparsan sen yaparsın, biz senin arkanda duralım, belediye başkanı sen ol’ diyerek bana bir heves, güç verdiler. Ben de Çanakkale’de iddialarımızı ortaya koymak için bir fırsatın oluştuğunu gördüm ve böylelikle burada geçmişimizin geleceğimizle helalleşebilir bir duruma getirmek için Çanakkale’ye aday oldum. Cumhuriyetimizin ön sözünün yazıldığı bir ilde neden belediye başkanı olmayayım? Dışarıda ‘Çanakkale’ dediğim zaman insanların yüzü gülüyor, ama ‘Hiç gittiniz mi?’ dediğimde de ‘Gitmedik’ diyorlar. Gidenlere soruyorum ‘Hayallerimiz yıkıldı’ diyorlar. Çanakkale’de nasıl misafirperverlik, nasıl kardeşlik, nasıl birliktelik olduğunu herkesin önünden gösterelim ve herkesin rahat edebildiği, kucaklaşabildiği ve her şeyiyle yaşanabilir bir kent olabilme yolunda iddialarımızı ortaya koyacağız” dedi.
“Çanakkale, kozmopolit bir şehir olma yolunda ilerliyor”
Çanakkale’nin gelecekte daha iddialı, daha iyi yönetilmesi gereken bir şehir olacağını söyleyen Başkan Yavaş; “Ben hiç ‘Yapabilir miyim, yapamaz mıyım?’ diye düşünmedim. Ben her şeyimi, programlı bir şekilde, özel firmalarla da çalışarak, profesyonel bir şekilde ‘Belediye Başkanıyım’ gibi çalışmalarımı yürütüyorum. Belediye Başkanı olduğumuzda da bunu herkes görecektir. Çanakkale’ye en iyi hizmetin nasıl verileceğini, en iyi ortamların, en iyi sürdürülebilir ekonominin nasıl oluşacağını herkes görecektir. Konjonktürel olarak da Çanakkale 1915 Köprüsü’nün yapılmasıyla burada değişik bir hareketlilik de oluşacak. Çanakkale, kozmopolit bir şehir olma yolunda ilerliyor. Ezine OSB’nin olması, Çanakkale Organize Sanayinin büyümesi, köprü güzergahlarının ona göre şekillenmesi, Kepez tarafının açılması, ÇOMÜ’nün öğrenci renkliliğinin artması, Çanakkale’nin gelecekte daha iddialı, daha iyi yönetilmesi gereken ve daha emin adımlarla yürünmesi gereken bir il olmasını bekliyoruz ve biz de buna göre adımlarımızı atmak için Çanakkale’ye hayallerimizin peşinden koşmaya karar verdik” dedi.
“Çanakkale’nin şehitliklerden, Truva Atı’ndan daha fazlası olması gerekiyor”
Çanakkale’nin tarihi, doğası, denizi, ekonomisi ve tarımı ile birlikte daha iyi bir yer olabileceğini söyleyerek; “İlk önce Çanakkale’nin hakkını vermemiz gerekiyor. Çanakkale sadece İskele’den Şehitliklere geçilen, kordonda Truva Atı ile fotoğraf çekinilebilen bir yerden daha fazlası olmalı. Gerekirse, Çanakkale bütün alışkanlıklarından vazgeçmeli ve bunları çözmeli. Tarihi, doğası, denizi, ekonomisi, tarımı her anlamda Çanakkale’nin çok büyük bir potansiyeli var ama hiçbir şekilde kullanmıyoruz. Hatta içimize öyle sindirmişiz ki ‘Çanakkale emekli kenti, Çanakkale asker kenti, Çanakkale öğrenci kenti’ diyoruz. Orası öyle de Çanakkale’de bacası tüten bir fabrika yok” dedi.
“Çanakkale’de bir tane ulusal markamız yok”
Çanakkale’nin ilçelerinde bulunan İÇDAŞ, Kalebodur gibi markaları örnek gösteren Başkan Yavaş, Çanakkale’nin bir tane markasını olmadığını söyleyerek; “Bir tane Dardanel’imiz vardı, pasife düştü. Çanakkale’de bir tane ulusal markamız yok. Çan’da Kalebodur’umuz var, Biga’da İÇDAŞ’ımız var, Çanakkale’de de Dardanel’imiz vardı o bile şehir dışında kaldı. Çanakkale’de bir marka oluşturmak lazım. Ben, çok heyecanlıyım, Çanakkale için hayallerim var ve bunları yapacağıma eminim. Ben Umurbey’de bir dönem daha yapayım, bir dönem daha seçilmemem için hiç bir sebep yok. Sokağa çıkıyorum, ‘Neden bizi bırakıp gidiyorsun, ne oldu?’ diyorlar. Çünkü ben, 4-5 yılda Umurbey’de hayal edilemeyenlerin nasıl yapıldığını herkese gösterdim. Zaten bu da benim farkım olarak Çanakkale’ye yansıdı. 3 dönemden beri Belediye Başkanlığı yapan arkadaşlarımız var. Çanakkale için daha profesyonel, daha donatılı insanlar var. Fakat ben, hepsini heyecanımla, hayallerimle geçilebileceğini, yapılabilir olduğunu gördüm ve bu iddialarla da yola çıktım” dedi.
“Artık devir bizim, genç olmam nedeniyle gençlerin sorunlarını, en iyi ben anlarım”
Gençlere yönelik çalışma yapmayı planladığını, gençleri ön planda tuttuğunu söyleyen Yavaş; “2 bin 500 nüfuslu bir belde de gençlerin nasıl mutlu olduğunu ben bilirim. Artık devir bizim devrimiz, genç olmam nedeniyle onların sorunlarını, sıkıntılarını en iyi anlayacak olan da benim. Bazen Büyük Belediye Başkanlarıma soruyorum ‘Mail’in var mı?’ diyorum, ‘O ne?’ diyor. Fakat artık devir bunu istemiyor. Akıllı telefon kullanmayan belediye başkanlarımız var. Gençlerle ilgili, spor faaliyetlerinde, girişimcilik konularında devletin birçok etkinliği var. Girişimcilik, ne kadar çok yapılabilir? Devletin ne kadar desteği var? İşte Çanakkale’de bunları göremiyoruz. Ben, KADEM aracılığıyla, geçtiğimiz hafta bütün ilçelerde 12 tane girişimcilik kursu açtım. Ve daha açar açmaz, hemen doldu. Fakat Çanakkale, bu kursu açmamış. Çanakkale’de bunları koşturabilecek genç nesil bile yok” dedi.
“Bir Çanakkale sevdalısı olarak çok üzülüyorum”
Çanakkale’de sadece ranta dönük işlerle uğraşan ve günü kurtaran işler yapılan bir yönetim olduğunu söyleyen Yavaş; “Çanakkale’ye bakıyoruz, 5 dakikada bitiyor. Bir kordon var, bir de üniversite var. Bursa’da bir FSM bulvarı açılmış, eğlence yerleri oraya taşımış, yürüyüş yolları yapılmış, ulaşımla ilgili çok güzel sorunların giderildiği çalışmalar var. Çanakkale Türkiye’nin en çok elektrik sinyalizasyon lambası olan iliymiş. Çanakkale’nin genişleme bölgesi, 100 binlik planlarla belirlemiş. Biz, ister istemez, trafiğine yönelik projeler yapamıyoruz. Çünkü şuandaki ana yerleşim alanlarına eski olduğu için yapılacak bir şey yok. Umurbey’in içine de bir şey yapamıyoruz. Ama yeni genişleme alanlarına modern bir Çanakkale yaratmamız lazım. Bakıyorum, Atatürk Mahallesi civarındaki alan, daha güzel bir şehirleşmeyle aşılabilirdi. Ancak yapılabilecek ekstra bir şey yok. Oraya bir ana cadde yapılsa, sağına soluna eğlence mekanları yapılsa, otoparklar, yeşil alanlar yapılsa güzel olur. Onu bile yapmaktan aciz, sadece ranta dönük işlerle uğraşan ve günü kurtaran işler yapılan bir yönetim var. Ben, bir Çanakkale sevdalısı olarak çok üzülüyorum. Bu heyecanımın kırılmasını kesinlikle istemiyorum. Hatta aday adaylık başvurumda da ‘buradaki adamlar, bizim partiye gelen adamlar değildi, kim bunlar?’dediler. Biz, oraya değişik kitleleri oraya çekebilen insanlarla yol yürürsek, bunların hepsi çözülür. Ben, bunların hepsini tek başıma yapacak biri değilim. Ben ticaretten biraz anlayan, memurluk yapmış, inşaattan biraz anlayan birisiyim. En iyileriyle istişare yaparak, nasıl çözülebilirin sonucuna varmamız lazım. Ama ben, benden daha çok bunları yapmak isteyen, hayallerinin peşinden koşmak isteyen arkadaşlarımız varsa kesinlikle onların yolunu açmaya çalışırım. Fakat ben daha iyisini yapabileceğimi iddia ediyorum. Heyecanım var, hayallerim var bunların peşinden koşmaya çalışıyorum” dedi.
“Bir tane markalı ürünümüz yok”
Çanakkale’de marka ürün oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Yavaş; “Ben, uçağa gündüz hiç binmedim ve Çanakkale’yi gökten izleyemedim diye Troy Air Fest’te Çanakkale’nin üstünde motorlu uçaklarla gezdim. Yukarıdan bakınca, Çanakkale’nin yerleşim yeri olarak gerçekten küçük olduğunu gördüm. Bununla ilgili ne yapılabilir? Bir kere herkesin mutluluğu cebinden geçiyor. Vatandaşın daha çok kazanmasını istediğimiz işler yapılırsa daha iyi olur. Çanakkale’nin kendini güncellemesi, yeni açılımlarını daha dikkatli bir şekilde yapacak, biraz da ileriyi düşünen modern atılımlar yapılacak. Çanakkale, Türkiye’nin her yerinden milyonlarca insana ev sahipliği yapan ve dönüşte bedavaya reklamını yaptıracak bir yer. Bizim için şehitlik velinimettir, Troya aynı şekilde. Biz, bunu değerlendirsek yeter. Buna rağmen bir tane markalı ürünümüz yok. Ben, iddia ediyorum. Çanakkale Store diye markaların olduğu hediyelik eşyaların yapıldığı, ortak girişim yapılmasının gerektiğini düşünüyorum. Gelen insan, hediyesini Aynalı Çarşı’dan da alsın ama evine gittiğinde evini başköşesinde duran bir abidesi olsun, markalı, lisanslı ürünleri olsun. Ben, Umurbey’de ‘Umey’ diye bir marka çıkardım, bununla ilgili patenti aldım. 500 bin tane sticker yaptırdım, vatandaşlara da dağıttım, ‘Sandıklarınızın üstüne yapıştırın, parasını da ben veriyorum, sizden bir şey istemiyorum’ dedim, İstanbul’da bir algı oluşsun ‘Umey nedir, nasıl bir şeydir?’ diye bir algı oluşmasını sağladım. Herkes, her ürününe yapıştırsa, ‘Bu Umurbeylilerin markası, bütün ürünleri böyle’ dese vatandaş kazanacak. Çanakkale’de de bunun gibi yüzlerce iş yapılabilir” ifadelerini kullandı.
“Ben, gök kubbenin altında hoş bir seda bırakmanın peşindeyim”
Öğrenciler için yeni çalışmalar yapılması gerektiğine ve komşuluk ilkesine değinen Başkan Yavaş; “Ben, öğrencilerin kampustan indiklerini göremiyorum. Kampus, onlara daha rahat geliyor. Önceden üniversitede bu kadar öğrenci yokken, bütün kafeler dolardı. Öğrenciler, şimdi üniversiteden neden insin? Üniversite’de Ardes diye bir yer var. Öğrenci, neden şehir içince kahvaltısını yapsın, eğlensin? Çanakkale’nin içinde o modernlikte bir yer yok ki. Yol ücreti de öğrenciler için sıkıntı. Ulaşım, öğrenciye 1 lira olsun, bu çok para mı? Eskiden Çanakkale’den Umurbey’e saat 18:00’a kadar otobüs vardı ama şimdi 24:00’a uzattık. Gerekirse zarar etsin. Bu çalışma, dışarıda çalışmak isteyen insanların göçünü önledi. Öğrenciye daha iyisini verebilmek lazım ki, merkeze insin. Ondan sonra ‘biz, üniversite kentiyiz’ diyorlar. Boş boş üniversite kenti olur mu? Sosyal etkinlik yok. Bu siyasetin de ötesinde bir şey. Marka, kentler bu şekilde oluşuyor. Aslında çok ekstra bir şey yapmak da gerekmiyor. Sanat var, kültür var. ‘Kültür’ diyoruz ama bir tiyatro salonumuz yok, opera salonumuz yok. Benim oturduğum apartmanda 195 konut var ama 5 kişiyi zor tanıyorum. Çünkü çağdaşlaşmışız biz artık. Milletin acısını, tatlısını paylaşmayı bize unuturmuşlar. Bizim, ilk önce komşuluk hukukunu gözetmemiz lazım. Ben, herkese dokunup, Çanakkale’nin menfaatlerini birinci planda gözetecek bir başkan olacağım. Ben, gönlü tok birisiyim. Benim babam, belediyede çalışan birisiydi. O beni okuttu çalıştırdı belediye başkanı yaptı, sonra da babamı ben emekli ettim. Benim babamın bir tane evi var. Evim var, arabam var, sağlıklı bir çocuğum var. Ben, daha ne isteyebilirim ki? Ben, gök kubbenin altında hoş bir seda nasıl bırakabilirim onun peşindeyim” dedi.
(Baykal Sağlam)