Şırnak’ın Uludere ilçesinin Roboski Köyü’nde yaşanan katliamı protesto etmek için HDK üyeleri Golf Çay Bahçesi’nde bir araya geldi. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı yürüyüş eyleminde polis ekipleri ile HDK üyeleri arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı. Yürüyüş için harekete geçen HDK üyeleri attıkları sloganlarla, yaşanan katliam nedeniyle AKP hükümetine tepki gösterdi. Toplu bir şekilde sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçen HDK üyeleri, bölgede bulunan polis ekipleri tarafından durduruldu. Çevik kuvvetin barikat kurduğu alanda polis ekipleri, HDK üyelerine toplu bir şekilde sloganlar eşliğindeki yürüyüşüne izin vermedi. Yapılan görüşmelerin ardından toplu bir şekilde yürümemek için gruplara ayrılan HDK üyeleri, pankartsız bir şekilde slogan atmadan İskele Meydanı’na kadar yürüyüşünü tamamladı. Burada bir basın açıklaması yapan HDK üyeleri, Şırnak’ın Uludere ilçesinin Roboski Köyü’nde yaşanan katliamı protesto edip AKP hükümetine tepki gösterdi.
“Katliamı gerçekleştirenler açığa çıkarılsın”
HDK adına açıklama yapan Yalçın Yazar, 1 yıl geçmesine rağmen katliamda sorumluluğu bulunanların yargılanması ve cezaya çarptırılması için adım atılmadığını söyledi. Katliamı gerçekleştirenlerin açığa çıkarılması gerektiğini belirten Yazar; “Roboski isminin anılmasını bile yasaklayan, kendi partisinden milletvekili ve parti yöneticilerinin hatırlatmasına bile tahammül göstermeyen Başbakan Erdoğan, tüm insanlık önünde, tarihe geçmiş olan bu katliamın üstünü örtme çabasını ısrarla sürdürüyor. 33 Kürt köylüsünün katledilmesinin sorumlusu olarak mahkum edilen General Mustafa Muğlalı`nın adını 2004`te Van Özalp`teki bir askeri kışlaya veren, tepkilerden 7 yıl sonra ise kaldıran AKP Hükümeti, askerin ve polisin işlediği suçlan örtbas etmek için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Roboski köylülerine ve halklarımıza hesap vermesi gereken, katliamın sorumlularını cezalandırması beklenen AKP Hükümeti`nin, bunun yerine başta Roboski köylüleri olmak üzere tüm bölge halkını hedefe koyduğu görülüyor. Operasyonlar devam ediyor. Sınır içinde ve sınır dışında süren bombalamalar, sadece bölge halkını değil, tüm halklarımızı kaygılandırıyor. BDP`lilere yönelik siyasi tutuklama furyası durmuyor. Savaş değil, Kürt halkının haklı taleplerinin karşılandığı bir barış ve demokratik çözüm istiyoruz. Roboski Katliamı`nın yıldönümünde ülkenin dört bir yanında bunun için haykırıyoruz: Katliamı unutmayacağız, unutturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Her il, ilçe, mahalle ve köyde açıklamalarla, etkinliklerle ısrarımızı göstereceğiz... Roboski`de olacağız ve ülkenin her yanında "emri verenler ve katliamı gerçekleştirenler açığa çıkarılsın" diye haykıracağız. 28 ve 29 Aralık`ta alanlarda olacağız. 28 Aralık`ta saat 21:30`da ev ve iş yerlerimizin ışıklarını yakıp söndürerek tepkimizi göstereceğiz” dedi.
“Roboski`nin hesabı verilmeli”
“Roboski`nin hesabı verilmeli, diyalog yolu açılmalı, müzakereler başlamalı” diyen Yazar; “Artık yeter! Bir yıl boyunca bir arpa boyu yol alınmayan katliam soruşturması sonuçlanmalı ve sorumluları hemen tutuklanmalıdır. Bölgede süren operasyonlara ve bombalamalara son verilmeli, siyasi operasyonlar durdurulmalı, Kürt sorunun barışçı demokratik çözümü için derhal adım atılmalıdır. Kürt sorununda şiddet dönemini kapatmak için talepleri karşılayacak ve anayasal güvenceye kavuşturacak diyalog yolu açılmalıdır. Roboski unutulmayacak. Sorumlular açıklansın, yargılansın ve cezalandırılsın!” diye konuştu. Basın açıklamasının ardından HDK üyeleri İskele Meydanı’ndan ayrıldı.
“Roboski katliamının ardından bir yıl geçti, sorumlular halen korunuyor!”
Eğitim-Sen Şube Yürütme Kurulu, 34 insanın savaş uçaklarından fırlatılan füzelerle paramparça edilerek katledildiği Uludere/Roboski katliamının 1. Yyılı nedeniyle basın açıklaması yaptı.
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski Köyü’nde, çoğu çocuk 34 kişinin, hava bombardımanıyla katledilmesinin ardından bir yıl geçtiğini ancak sorumluların halen korunduğunu belirten Eğitim-Sen Şube Yürütme Kurulu yetkilileri; “Bombalananlar bu ülkenin yurttaşlarıydılar. Bomba yağdıran uçaklar da başka bir yerden değil, bu ülkenin topraklarından havalanmıştı. Devlet, savaş uçaklarıyla kendi yurttaşlarının üzerine bomba yağdırmıştı. Bombardımanın ardından yaşamını yitirenlerin büyük bölümü 18 yaşın altındaydı. Katırlarla mazota gitmişlerdi. Daha önce onlarca, yüzlerce kez yaptıkları gibi. Mazota gittiklerinden yakınlardaki karakolun haberi vardı. Daha önce hep olduğu gibi. Hatta bombardıman başladığında köydekiler karakolu telefonla aramışlardı, "bunlar bizim çocuklarımız" diye. Karşıdaki ses, biliyoruz demişti. Buna rağmen bombardıman kesilmemiş, devam etmişti. Bu kadar da değil. Sabah saatlerine kadar bombardıman bölgesine ambulansların gidişi engellenmişti. Böylece bombalarla yaşamını yitirenlere, soğuktan ve kan kaybından yaşamını yitirenler de eklenmişti. Katliam haberi, görüntüleriyle birlikte internette yayınlanmasından, uluslararası medyada yer almaya başlamasından saatler sonra bile bu ülkenin tekelci medyasında görülmemişti. Haber değeri taşımamıştı! Artık görmezden gelmenin imkânı kalmadığında ise kafa karıştırmaya yönelik "kaçakçı mı/terörist mi" gibi vicdansız nitelemeler kullanılmıştı. Aradan geçen bir yıl içinde resmi mercilerin bütün yapıp ettikleri bu tutumun çeşitli biçimlerini sergilemekten öteye gitmedi. Başbakan, orta yerde katledilmiş 34 can varken, Genel Kurmayı kutladı. Bir özür dilemeyi dahi çok gördü. Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, olayın faillerini, bombalama emrini verenin hangi makam olduğunu ortaya çıkarmaktan ibaret olan işini, nedense bir yıl boyunca tamamlayamadı. Bir yıl sonunda anlaşılıyor ki, çoğunluğunu iktidar partisi temsilcilerinin oluşturduğu komisyonun kendine biçtiği misyon, gerçeği açığa çıkarmak değil, üzerini örtmekten ibaretti. Nitekim koca bir yılın ardından, bombardıman emrinin kim tarafından verildiği sorusu halen yanıtsız! Bu arada hiçbir şey olmadı mı? Oldu tabi. Başbakan, katliamın sorumlularının açığa çıkarılmasını isteyenlere "Yatıp kalkıp Uludere diyorlar" diye çıkıştı, Roboski diyenleri, terörist ağzıyla konuşmakla itham etti. Bu arada "her kürtaj bir Uludere`dir" vecizesini sarf etti. Sorumluların açığa çıkarılmasından itinayla imtina edilmesine, geride kalanlara bir özrün çok görülmesine karşın, her can için bedel ödemeyi teklif ettiler. Yoksul Roboskililerin, alacakları tazminat karşılığında susmalarını ve unutmalarını istediler. Roboskililerin bunu reddetmesine ise bir türlü anlam veremediler. "Parasını verdik daha ne istiyorsunuz" manasına gelecek sözler sarf etmeleri bundandı. Roboskililerin istekleri çok basit aslında: 34 vatandaşın katledilmesi kimin, kimlerin, hangi devlet kurumlarının sorumluluğunda gerçekleşti sorusunun yanıtı ve bir de özür. Bunu sadece Roboskililer değil, bu ülkede insanlığını, onurunu, vicdanını korumak isteyen herkes istiyor. 34 canın katli orta yerde kaldıkça kimsenin vicdanı, onuru, insanlığı yara almadan kurtulamaz çünkü. Tarihe pek çok despotik uygulamayla geçen Demokrat Parti bile 33 kurşunun sorumlusu durumdaki General Mustafa Muğlalı`yı yargılayıp mahkûm edecek basireti gösterebilmişti. AKP, bir yıldır bu doğrultuda bir adım atmadı. Eğitim Sen olarak, Roboski katliamının sorumluları bulunana, yargı önüne çıkarılana kadar, bu katliamı unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı bildiriyoruz” dediler.