Prof. Dr. Ülkü ALTINOLUK’dan yol haritası

Çanakkale’nin en eski merkezi Zafer Meydanı ve çevresi için bilimsel bir bakış...

1223
Çanakkale Belediyesi’nin ve bölge insanını yakından ilgilendiren bir konuyu uzmanı Prof. Dr. Ülkü Altınoluk ile konuştuk. "Zafer Meydanının önemi nedir ve geleceği nasıl şekillendirilmelidir?" sorumuza Altınoluk şu karşılığı verdi:
 
"Zafer Meydanı, Fevzipaşa Mahallesi yenilenmesi için bir çıkış noktası özelliğindedir. Meydan, onu çevreleyen binalarla birlikte hem kültürel hem de tarihsel olarak kentin önemli odaklarından biridir. Burada Güzel Sanatlar Fakültesi`nin üç bölümünün bulunduğu Nedime Hanım yerleşkesi ile Çanakkale Belediyesi`nin insanlığa sunduğu Korfmann Kitaplığı, alana "anlam" katmaktadır. Meydanı çevreleyen diğer tescilli binalardan 1873`te inşa edilmiş eski kilise, papaz evi ve okul binaları, 25 Aralık 2006 tarihinde imzalanan protokolle Kültür ve Turizm Bakanlığı`ndan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`ne devredilmiştir. Bu protokolde binaların korunması, her türlü bakımının yapılması ve kültürel işlev verilerek kullanılması, "amaç" olarak belirlenmiştir. Protokolün ardından, bu amaç doğrultusunda 10 Temmuz 1976`da tescillenen binalar için rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanması çalışmalarına başlanmıştı. Onarım için İl Özel İdarenin tescilli yapılar için ayrılan fonundan yararlanılabilir.
 
Öncelik koruma ve restorasyon…
Sanatın, kültürün ve tasarımın nesnel ve temel bilgi alanlarında bilgi üreten, uygulayan, öğreten ve geliştiren; standartların yükselmesine katkıda bulunan, sürekli kendisini yenileyen üniversite, bu yapıları işlevlendirerek yeni adımlar atmış olacaktır. Avrupa`da, cemaatlerini kaybeden kiliseler, mimarileri ve akustik özellikleri nedeniyle yıllardır konser ve tiyatro salonu olarak yeniden işlevlendirilmektedir. Türkiye`de de en son olarak Nötre Dame de Sion okulunun kilisesi çok amaçlı salona dönüştürülmüştür. Sanatın ve kültürün kavranması ve özümsenmesi, yaşamın farklı alanlarında başarıyı getirmektedir. Toplumun estetik değerlerinin yükseltilmesi ve estetik algılama yetisinin geliştirilmesi 21. Yüzyılın vazgeçilmez koşullarından biri durumuna gelmiştir. Bu noktadan hareketle; Zafer Meydanı ve çevresinin karakteristik özelliklerini saptama ve bunları değerlendirme çalışmaları, aşağıdaki başlıklar kapsamında tanımlanabilir.
 
Bunlar:
. İşlevsel değerlerin analizi,
. Program özellikleri ve organizasyonel durum saptaması,
. Mekan ve mekan komplekslerinin kültürel, fiziksel, teknolojik veriler doğrultusunda analizi,
. Mekanın estetik ve sanatsal özellikleri, orijinalitesini oluşturan girdiler olarak sıralanabilir.
 
Kentin bu kesimi, zaman içinde sosyal ve fiziksel özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiş olduğundan, kentsel yenileme çalışmalarının zamanı gelmiş bulunmaktadır. Zafer Meydanı, Fevzipaşa Mahallesi kentsel yenilenmesinin çıkış noktası olabilecek değerdedir. Burası şeffaf, demokratik bir çalışma ve tartışma platformunun kurulabileceği; yenilemenin sanatsal, kültürel, teknik ve mimari boyutlarıyla sergilenebileceği bir alandır kanısındayım.
 
Orası bir ibadethane olarak inşa edilmiştir.
İnanç(lara) saygı göstermek gerekmektedir. Örneğin kitaplık, araştırma merkezi gibi bir işlev verilebilir. Kanımca “okumak”, “araştırmak”, “öğrenmek” de ibadettir. Cemaatini kaybetmiş kiliseler, ihtiyaç duyulan yeni fonksiyonlar için düzenlenmektedir. İstanbul’da son zamanlarda bir sinagog ile bir kilise dönüştürülmüştür. Bu İngiltere’de çok yaygındır. Hatta İtalya’da Venedik’te “cemaatini kaybetmiş kiliselerin nasıl kullanılması gerektiği” üzerine çalışan ve uygulama yapan merkez bulunmaktadır.
 
Zafer Meydanı çalışmaları için en kısa zamanda “orada” bir ofis açılmalı, çalışmalar oradan yürütülmektedir. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun tasarısı gündemdedir. Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Bölümü hocalarının hazırladıkları bildiri bu ortamda çok iyi okunmalıdır. Bu bildiride; topluma ve kente karşılıklı sorumlulukların bilincinde olmak, sosyal eşitlik ve adalet ilkelerinden ayrılmamak, kültürel çeşitliliğe, çağlar içinden bugüne ulaşmış her türlü kentsel simgeye, sanata, doğal ve yapılı çevre mirasına sahip çıkmak ve saygılı olmak, bilim alanının temel ilkelerine, meslek etiğine uygun davranmak, katılım, şeffaflık, sağlıklı bilgi altyapısı gibi demokrasi kültürünün vazgeçilmez bileşenleriyle sürdürülebilirlik ve yaşanabilirlik ilkelerine saygı göstermekten söz edilmektedir.
 
Çalışmalar şeffaf bir şekilde planlanmalı ve sürdürülmelidir.
Çalışmalar şeffaf, paylaşımcı bir yaklaşımla sürdürülmelidir. Örneğin, Asya kıyılarında Çanakkale Savaşları ile ilgili tabya ve bataryaların yapısal rotası ne şekilde oluşturuluyor? Buralarda yapılması planlanan düzenlemeler neleri içeriyor? Bunları bilmiyoruz. Bu rotada tek tek projelendirme olmamalıdır. Bir bütün, bir dil oluşturulmalıdır. Uyum veya uyumsuzluğun sınırları tartışılmalıdır. Bu çalışmalar, Troia Milli Parkı ve müzesinin ele alındığı gibi farklı dallardaki uzmanların bir araya gelmesiyle başarılı sonuca ulaşabilir. Bu tür arterlerin kuşları, diğer hayvanları, bitkileri, tarihi, coğrafyası, arkeolojisiyle ilgilenen bir çok grup bulunmaktadır. Bunlar yaya, bisiklet veya motorlu araçlarla bunlara göre düzenlenmiş trafikte yürümek, spor yapmak, “keşfetmek” istemektedirler. Bu bilinen ve alışıla gelmiş profile ek yeni girdiler anlamına gelmektedir.
 
Üniversite, kültür, turizm, tarım vizyonumuza ulaşmak için “mekansal” omurgasının oluşturulması gereklidir. Bu omurgayı gerçekleştirebilirsek zaman içinde eklemlendirebiliriz. Örneğin, Güzelyalı’dan sonra biten asfalt yoldan sonra başlayan, yazın bile kullanılamayan kışın ise çamurdan geçilemeyen toprak yol nedeniyle Avustralyalı, Japon turistlerin yoldan geri döndüğüne çok şahit olunmuştur. Bu yol Troia Milli Parkı’na girer ve denizi takip ederek Kumkale’ye ulaşır. İnsanlar buradaki bitki, hayvan, tarih ve arkeoloji varlığı içinden geçerek gördüklerini, bildiklerini hazmetmek istemektedirler. Bu durumda doğal olarak hep şikayet ettiğimiz konaklamayı gerektiren “bir zaman dilimi” anlamına gelmektedir."
Paylaş