Pes doğrusu!

Ne yapacaklarını şaşırdılar.
Yolsuzlukları örtbas etmek için her türlü yola başvuruyorlar.
Güvenlik bürokrasisi ve yargı yer değiştirme, görevden alma operasyonlarıyla sarsılıyor.
Medya üzerindeki baskılarının hangi düzeyde olduğu gün gibi ortaya çıktı.
“Alo Fatih” hattı çalışıyor, yetmiyor, şimdide internet sansürü ile kendilerini garantiye almaya çalışarak; yolsuzluklarını gizleme çabası içersindeler.
Yok paralel di, yok üçgen di derken; ak mı, kara mı her şey ortaya çıktı.
Dezenformasyon tam gaz sürüyor.
Şimdide yolsuzluk tanımını değiştirerek yaptıklarının yolsuzluk olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.
Hani üç, beş paranın 1 triyon olduğunu söylemek gibi!

1061
Üç beş kuruş paranın, 1 triyon olduğu bir ülkede şimdi yolsuzluk tanımının acilen değiştirilmesi gerekmektedir.
O zaman hemen yeni bir tanım ile yolsuzluğun, yolsuzluk olmaktan çıkarılması için kollar sıvanmalıdır.
“Ben yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım; devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu ona bakarım” değerlendirmesiyle artık devlet kasasından para çıkmıyorsa yolsuzluktan bahsedilemeyeceğine hükmedilmiştir.
Yolsuzluğun bu şekilde bir yüzsüzlükle savunulması, gerçekten görülmüş bir şey değildir.
Böyle bir mantık ile yolsuzluğa yaklaşan bir siyasal iradenin olduğu ülkede durum vahim demektir.
Tüm bunlar yolsuzluk yağma ve rüşvet batağındaki kirlilikleri gizlemek için yapılmaktadır.
İşte bunun için ülkemizde medya kontrol altına alınmaya çalışılıyor, onun için “Alo Fatih” hatları kuruluyor.
Bunun için ülkemiz basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içinde 154. sırada.
Onlarca gazeteci cezaevlerine tıkılmış durumda.
Tüm bu baskılara rağmen halktan yana, gerçeklerden yana, kendisini satmamış gazeteciler halkın haber alma özgürlüğü için en zor koşullar altında mesleklerini yerine getirmeye çalışıyorlar.
Halkın karşısına çıkmaktan korkan, birtakım paralel ilişkilerin cıvatası olmuş sahte isimlerle manipülasyonlar peşinde olan, özel oluşturulmuş organize çetelerin medya üzerinden sürdürdüğü tezgâhlar bir bir ortaya çıkıyor.
Kentimizdeki bu çeteninde bilim adamı maskesi ortaya çıktı, çok yakında bütün siluetlerinin çirkinliklerini izleyeceksiniz.
Yolsuzluk tanımı değiştirilerek, yolsuzluklar gizlenmeye çalışılıyor,bakalım bu çete neyi değiştirerek, kendilerini aklamaya çalışacak
 
Sevginiz benciliğinizin bir parçası olmasın.
14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle “sevgi” üzerine birçok söz duyacağız; özünde sevgi bahane, alışveriş şahane halleri…
Kapitalist toplumun tüketim çılgınlığının araçları ne yazık ki bazı değerlerimize de el atmış durumda; sevgililer günü de böyle bir şey.
 Komünist Manifesto’nun yaratıcısı Karl Marx’ın sevgi üzerine yapmış olduğu bir değerlendirme günümüzde sevgi kavramı açısından son derece değerli ve öğretici: 
"Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir. Bir tutumdur. Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir.”
Genişletilmiş benciliğin küçük dünyasında sıkışmamak için sevgimizi bir tek kişi ile sınırlamayalım; doğayı sevelim, hayvanları sevelim, insanlığı sevelim, sanatı sevelim…
 Sevgimizi hiç bir şeyden esirgemeyelim…
Paylaş