Perinçek; "Depremlerle olağanüstü bir yıl yaşadık"

641

 

Prof. Dr. Doğan Perinçek, 2017 yılında Türkiye’nin batısında yaşanan deprem hareketliliğini inceledi. 2017 yılında yaşanan Gülpınar depremleri, Etili-Çan depremi, Manisa ve Gölmarmara depremleri ile Midilli depremlerini değerlendiren Perinçek, önceki yıllara oranla normalin üstünde bir yıl yaşandığını belirterek; “2000 ile 2015 yılları arasında ortalama günlük deprem sayısı 7 ile 56 arasında gerçekleşmişken bu yıl ortalama günlük deprem sayısının 60 ı geçtiğini görüyoruz. Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 1985 yılından 2015 yılına kadar olan depremlere baktığımızda, son beş yılda deprem sayısının hızla artığını saptanmış. Bu artışta belki istasyon sayısının artmasının da bir etkisi olabilir. Fakat istasyon sayısının artışının genel resmi pek değiştirmeyeceği düşünülmektedir. Geçmiş yıllarda en çok sayıdaki depremi 20608 sayısı ile 2012 yılında yaşadığımızı görüyoruz. Aynı yıl için günlük ortalama deprem sayısı ise 56 olarak verilmiş (Şekil 1). İçinde bulunduğumuz yıla baktığımızda ise ilk 6 aydaki deprem sayısına bakıldığında 2012 yılı toplam deprem sayısının geçileceği söyleyebiliriz. Sadece Gülpınar-Ayvacık depremleri bile 3000 sayısını geçmiş durumda. Ayvacık depremlerinin tek başına 2000, 2001 ve 2002 yılları toplam deprem sayılarını geçmiş durumda. Bu yılbaşından beri ülkemizin batısında yaşadığımız 4 depreme baktığımızda olağanüstü bir yıl yaşadığımızı söyleyebiliriz” dedi. 

 
 
“Yıkıcı bir deprem olması söz konusu değil”
İlk olarak Gülpınar depremlerini rakamlarla anlatan Perinçek; “15 Ocak 2017 de 4.8 ve 6 Şubat 2017 tarihinde 5.4 büyüklükte iki ana depremler yaşadık. Şubat ayında olan artçıların sayısına bakıldığında Ayvacık depremleri son 15 yılda en çok artçısı olan deprem olarak dikkati çekiyor. Bu alanda olan artçılar halen devam ediyor. Anormallik sadece artçı sayısının çok sayıda olması ile sınırlı değil. 6 Şubat sonrası üç adet 5.3 ve 5.2 büyüklüklerde artçı yaşanması da önemli bir ayrıntı. Bu alanda yaklaşık 20km uzunluğunda olan fayın 3000 üzerinde artçı yaratması da diğer bir anormallik olarak değerlendirilmektedir. Ayvacık ta artçı depremleri birkaç ay daha süreceği bekleniyor fakat bu alanda biriken enerji önemli oranda tüketildiği için bundan sonra yıkıcı bir deprem olması söz konusu değil” diye konuştu. 

“Önümüzdeki ay ve yıllarda büyük bir deprem olabilir” 
Etili-Çan depremi hakkında da bilgiler veren Perinçek; “1 Mayıs 2017 tarihinde 3.5 büyüklükte bir deprem yaşandı. Aynı alanda haftada bir ya da iki artçı deprem yaşanmaya devam ediyor. Her ne kadar depremin büyüklüğü 3.5 olsa da Çan depremini önemsiyoruz. Bayramiç, Çan, Biga, Yenice, Erdek arasında çok sayıda diri fay bulunuyor. Bu faylar üzerinde uzun yıllardan beri büyük bir deprem yaşanmadı. Etili-Çan depreminde ise buradaki faylar üzerinde biriken enerji yeterince boşalmadı. Bu nedenlerle yukarıda sıralanan yerleşim alanları dolayındaki fayların önümüzdeki ay ve yıllarda büyük bir deprem yaratması muhtemel olarak görülüyor. Ülkemizde güçlendirme çalışmalarının öncelikle başlatılması gereken yerlerden biri Bayramiç, Çan, Biga Erdek dolayı olmalıdır” dedi. 
 
Manisa’da tehlike geçti, Midilli’de ihtimal var!
Son olarak 2017 yılı Manisa ve Gölmarmara depremleri ve Midilli depremleri hakkında bilgiler veren Perinçek, “21 Nisan 2017 tarihinde 5.1, 27 Mayıs 2017 tarihinde ise 5.2 büyüklükte iki depremle Manisa dolayı etkilendi. Aynı alanda artçılar devam ediyor. Söz konusu alan için enerjinin yeterince boşaldığını düşünülmektedir. Manisa dolayı için tehlike geçmiştir. Bu alanda olan depremlerin komşu fayları tetiklemesi olasılığı ise mevcuttur. 12 Haziran 2017 tarihinde 6.2 büyüklükte olan depremin ardından yüzlerce artçı yaşadık. Artçılar devam ediyor, son 24 saatte ise 60 artçı oldu. Midilli güneyinde olan artçı depremlerin Karaburun Yarımadasına kadar yayıldığını görüyoruz. Son bir hafta içinde Urla –Alaçatı arasında büyüklükleri 1.6 ile 3.9 arasında değişen 34 depremin Midilli depremleri ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Midillli depremlerinin Karaburun yarımadası üzerindeki Kuzey-Güney doğrultulu aktif fayları tetikleyerek bu alanda yeni depremler yaratması ihtimal dahilinde görülmektedir. Sonuç olarak 2017 yılında ülkemizde olan depremlerin sayısında önemli bir artma gözlemlenmiştir. Deprem aktivitesinde 2011 yılında başlayan artış 2017 yılı içinde de devam etmektedir. Ülkemiz deprem kuşağında yer almaktadır. Deprem öldürmez bina öldürür gerçeğinden hareketle ülke olarak tedbirlerimizi almanın zamanı geldi geçiyor. Hızla eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması gerektiğinde binaların güçlendirme ile depreme dayanıklı hale gelmesi sağlanmalıdır. Bu konuda hepimize görevler düşmektedir. Ne yazık ki bu yenileme ve güçlendirme işinden rant elde etme girişimleri belirgin hale gelmiştir. Yenileme işlemlerinde denetim yetersizdir ve halkımızın evlerini yenileme çabasında önemli kayıplar yaşaması söz konusudur” dedi. 
(Şebnem Özer)
Paylaş