Fakat fiili gerçekleşmeler hiç de böyle olmuyor Çanakkale’de
Kazdağları’na üşüşen altıncılar ile Kazdağları’nın delik deşik edildiği, üretim faaliyetine başlamak için yoğun çabaların verildiği bir gerçek ile karşı karşıyayız.
Yine, Biga Yarımadasında hedeflenen termik santral yatırımları ile bu bereketli topraklar bir kalorifer kazanına dönüştürülecek.
Sempozyumlardaki, forumlardaki tespitleri takan yok anlaşılan,işte kapitalizm böyle bir şey.
Ekonomi ve üretimin kendi kaotik ortamında, bir kentin vizyonu başta olmak üzere her türlü değerini yok edecek şekilde hareket etmek sistemin doğasında var.
Böyle olunca da sempozyum ve forumlardaki gerçekler kağıt üzerinde kalmaktan öte bir anlam taşımıyor.
AKP’nin kent ekonomisi forumunda kendi ifadeleriyle, demokratik oylamayla belirlenen vizyoner proje listesi şu şekilde belirlenmiş:
1. Üniversite Kenti Çanakkale Projesi: En az üç üniversite daha kurulmalı
2. Tarım ve Hayvancılığa Dayalı Sanayinin Geliştirilmesi
3. Boğaz Köprüsü ve Entegre Ulaşım Ağı
4. Bilim, Kültür ve Kongre Kenti Çanakkale
5. Turizm Çeşitliliği, Kentsel Dönüşüm, Medeniyet Fuarı, Kongre Turizmi, Tarih Müzesi
Buradan hareket ile, AKP’li yöneticiler Çanakkale’ deki altın üretimi girişimlerini ve termik santral yatırımlarını nereye oturtacaklar?
Bu sorunun cevabını vermelidirler…
Aksi durumda bu forumun ve ortaya konulan tespitlerin hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Vizyoner projeler olarak belirlenen genel çerçevede, altın üretimine termik santral yatırımlarına yer yoktur.
Şimdi AKP’li milletvekillerine düşen görev bu forumda ortaya çıkan iradenin gereklerini yapmaktır.
Forumun temsil niteliğinin yeterli olduğundan, her düzeyde temsilin farklı görüşlere rağmen bir araya gelerek gerçekleştirildiği belirlenen bir forumda ortaya çıkan değerlendirmelere uygun hareket edilmesi bundan böyle bir gerekliliktir.
AKP şimdi yeni bir sorumluluk üstlenmiştir;altın madenciliğine ve termik santrallere karşı çıkmak zorundadır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çanakkale İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen Çanakkale 1. Kent Sempozyumu sonuçları açısından durum daha farklıdır.
Bu sempozyumda zaten içinde bulunulan tehlikelere vurgu yapılmış ve bu tehlikelere karşı mücadele çağrısı gündeme getirilmiştir.
Sonuç bildirgesinde yer alan bu tespit şu şekilde ifade edilmiştir:
“Kazdağı ve yöresinde, Biga Yarımadası`nda yaklaşık iki milyon insanın içme suyunu sağlayan kaynakları, sulama göletleri, Karamenderes ve Kocabaş Çayının suladığı topraklar üzerinden tüm tarımsal ürünleri olumsuz etkileyecek olan, madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak Uluslar arası altın şirketlerinin ve yerli ortaklarının yürütmekte olduğu çalışmalar bugün tehlikeli bir noktaya ulaşmıştır.
TMMOB, Bölgede on yıldır sürdürülen maden arama faaliyetleri endişe ile ve yakından takip etmekte, Çanakkale ilinin ve Kazdağları Bölgesinin eşsiz coğrafyası ve zenginliklerinin, gelecek nesillere bozulmadan aktarılabilmesini herkesin görevi olarak görmektedir”.
Önemli olan bundan sonrasındaki pratik olacaktır.
Bu sempozyum ve forumlardaki tespitlere uygun bir gelişim mi sağlanacaktır?
Yoksa bugünlerdeki gelişmelerin gösterdiği gibi o konuşulanlar sadece bir forum gerçeği olarak kâğıt üzerinde mi kalacaktır.
İşte bütün mesele budur…
